Wattpad'deki En Berbat Hikaye

33.2K 2.1K 4K
                                    

Yazar/Author: arcticstars
Çevirmen/Translator: Benbeniyerim
Instagram• miyaov  



Kimse inkar edemezdi; Ben, Summersberry Applewinter Newtonsmith yaşadığım banliyödeki en sıradan kızdım. Bunları okula hazırlanıp birbiriyle uyumsuz bazı kıyafetleri fırlatıp, saçlarımı at kuyruğu toplarken düşündüm.

"Tatlım!" Annem aşağı kattan seslendi. 3 katlı bir köşkte yaşadığımızdan, onu duymak biraz zordu. "Yeni taşındığımız marka şehirdeki marka okulundaki ilk gününe geç kalacaksın"

Geç kalmama lanet edip, aynadaki tepkimi yakaladım. Güneş ışığıyla parıldayan sarı buklelerime ve ayışığında parlayan bir havuz gibi olan mavi gözbebeklerime baktım. "Tanrım, çirkinlik abidesiyim" melodramatiçe iç çektim. Hiç arkadaşım olmamasına şüphe yoktu.

Hızla aşağıya indim ve orta-sınıf zenginlikteki aileme sarıldım. "Bay bay Annecim! Bay bay babacım!"

"Bay bay, şey," diye başladı annem, gözlerini adımı hatırlamaya çalışırcasına devirdi.

"Summersberry" diye cevapladım.

"Herneyse" omuz silkti. " Belli ki adını sarhoşken koymuşum"

"Ama anne," dedim yavaşça, "Sen hep sarhoşsun"

Günlük sabah vodkasının üçüncü shot'ını fondipledi ve beni kapıdan dışarı tekmeledi.

Okula vardığımda, kordidorda neden şuana kadar heyecan verici bir şeyin olmadığını merak ederek yürümeye başladım. Dolabım için etrafa bakınırken tatlı bir kızın kaslı bir çocukla konuştuğunu gördüm. Kız sarışındı, ve ponpon kız kıyafeti giyiyordu, yani resmen şeytanın çırağıydı.

"Merhaba" bana el sallayarak gülümsedi. "Adım Courtney! Buralarda yeni olmalısın? Sana etrafı gezdirmemi ister misin?" Diye önerdi nazikçe

O anda bana düşmanlık beslediği izlenimine kapıldım, ve bildiğim iç güdülerime göre besliyordu da, hemen sınıfıma koşarak kaçtım.

"Tanrım, umarım yolunu bulabilirsin!" Diye seslendi arkamdan, sesi bana zararlı şekilde narin bir ilgi alakadaydı. Tıpkı aldatıcı canavarın teki olması gibi.

Sınıfa girip, çalışkan görünümlü Asyalı kızın ve zayıf oğlanın arasına oturdum. Siyah kıyafetlerinden ve bana tıpkı benim gibi toplumdan dışlanmış olduklarını söylediklerinden onlarla harika arkadaş olacağımı söyleyebilirdim.

"Merhaba, yabancı" dedi kız "Ben Xing Lou Li Wang Xen Tzau. Seninle tanışmak bir zevk" başıyla selamladı.

Kafamı salladım. "Evet, sağol. Hey şu öğretmen çok ateşli değil mi?" Dedim tahtaya çekici bir şekilde volkanik dağ çizen coğrafya öğretmenimizi gösterip.

Xing omuz silkti. "Hiçbir kızın onunla şansı yok. Ya da hiçbir erkeğin." Dedi bilmece gibi kahin düşüncelerini çıtlatıp, eski bir kahin çanını çalarak.

"Selam" dedi yanımdaki çocuk aniden. "Naabr qızm? Yaş/cinsiyet/mekan?"

Xing 'e yardım etmesi için baktım "Ha?"

"Ah, bu 2Mas." Diye açıkladı spring roll yiyerek. " Sadece zavallı yazılı mesaj konuşmalarıyla iletişim kurar"

Kafamı anlayarak sallayamadan, öğretmen bana döndü. "SEN, ORADAKİ!" diye bağırdı. "Derste konuşuyorsun! Git ve arkadaki seksi, gizemli çocuğun yanına otur."

Çocuğa baktım. Pekala, seksiydi, hakkını yemeyeyim. Ve gizemliydi. Gidip yanına oturdum. "Merhaba"dedim ve der demez utandım çünkü asosyal biriydim ama çok çekici gözüküyordu.

"Merhaba" dedi. "Ben İngiliz."

Tek kaşımı kaldırdım "İlginç. Yani, İngiltere'de nerede yaşadığını bile belirtmedin, hadi nere olduğunu boşverelim. Ama İngilizsin, ve neyse işte."

"Torrential downpor, scones, teapot, wanker, pavement.*"diye cevapladı.

*(Sağanak yağmur, çörek, demlik, otuzbirci, kaldırım kelimelerinin Amerikanlardan farklı olarak İngilizler tarafından kullanımı.)

Bu çocuk beyaz solgun teniyle çok gizemliydi, (Çünkü Tanrı beyaz tenli olmayanlara karşı olan ilgimi yasakladı) ve feri gitmiş gözleri vardı. O an bana göre olduğunu anlamıştım. "Ee bu akşam ne yapıyorsun?" Diye sordum, çünkü okula sadece erkek avlamaya gelmiştim aslında, bir şeyler öğrenmeye değil.

Omuz silkti "Kahve içmek için Courtney ile buluşacağım"

Gözlerim hiddetle açıldı. Şu kötü kız! Belli ki benim erkeğimi çalacaktı! "Eğer sana onun ilk sevgilisi olduğunu söylerse muhtemelen yalan söylüyordur" dedim.

"Sevgili mi? Hayır, hayır sadece arkadaşız" gülümsedi.

Bir şeyi farketmeden önce bunun besbelli bir yalan olduğunu düşünmeyi tercih ettim. Bu çocuğun adını bile bilmiyordum henüz. "Ee, şey, adım Summersberry"

"Güzel." Dedi. "Ben İngiliz."

Ona yan yan baktım "Bunu çoktan konuştuğumuzu sanıyordum."

"Hayır" dedi çocuk. "Adım İngiliz. İngiliz Lachowski. Warsaw'da doğdum"

"Hoş isim"dedim açıklamaya çalışma tarzı hakkında hiçbir fikrim olmadan. Resmen, genç kurgu hikayelerindeki kahramanlar gibi, tuğla kafalıydım.

"Polonya'da büyüdüm" dedi gururla.

"Bu ne anlama geliyor bilmiyorum."

"Polonya" dedi İngiliz.

"Polonya ne?"

Kaşlarını çattı. "Bir ülke." Neyden bahsettiği hakkında ne bir şey bildiğimi ne de umursadığımı farkedince, aramızdaki mesafeden somurtkan bir bakış atı ve fısıldadı."Ben bir vampirim."

¤

Merhaba, lütfen aklınıza gelen her arkadaşınızı veya arkadaş olmadığınızı bile yorum kısmına etiketleyin. Profilinize, biyografinize aklınıza gelen her yere #YeterSummersberry yazarak hikayeye destek olabilir. Daha fazla kişinin okumasına olanak sağlayabilirsiniz.

Worst Story on Wattpad (TÜRKÇE)Where stories live. Discover now