34.

630 80 80
                                    

•BORA ÇETİN•

Salona giren annem, "Gelmiyor mu?" dediğinde başımı iki yana salladım. Sabah Beren'e bağırmış, ona inanmamıştım. Bu yüzden trip atıyordu ve haklıydı da. Ben inanmayacaksam başka kim inanacaktı ki ona?

Karşımda açık olan televizyona bakışlarımı çevirdim. Ancak hiçbir şekilde odaklanamıyordum ve Beren'e olan davranışımın pişmanlığını yaşıyordum.

"Belki yemekte konuşursanız aranızdaki sorunu halledebilirsiniz." diyen Ayda'ya baktım. Ege'nin annesi doktordu ve Ayda'nın kollarındaki morlukları sabah çıkışta Ege'yi almaya geldiği zaman görmüştü. Bir tane krem vermişti, sabah-akşam sürmesi gerekiyordu.

Gözlerimi morluklara çevirdim. "Senin kremin neredeydi?"

"Odada."

"Gel sürelim."

Dudaklarını büzdü. "Ama daha sabah sürdük."

Tek kaşımı kaldırdığımda oflayıp ayağa kalktı. Arkasından bende kalktım ve odaya çıktık. Komodindeki krem kutusunu bana uzattı.

"Biraz yavaş sürsen olur mu?" dedi Ayda yatağa otururken. "Acıyor da."

Başımı aşağı yukarı sallayıp yanına oturdum. Kremi bileğinin üzerine denk gelen morluğa temas ettirdiğimde acıyla kolunu geri çekmeye çalıştı. Elini nazikçe  tuttuğumda kolundaki saatin titreşimini duydum. Sol kolunu arkasına saklayınca kremi sürmeye devam ettim.

Saati yüksek nabız uyarısı vermişti.

Yine.

"Ayda ben sana aşık oldum." dedim pat diye. Evet, ciddi ciddi demiştim.

"Ne?"

"Biliyorum, çok ani oldu. Bende beklemiyordum, eğer-" Bir anda boynuma dolanan kollarla sözüm yarıda kaldığında ellerimi beline koydum. Omzumda hissettiğim ıslaklık gözlerimin dolmasına sebep olurken bir elimi saçlarına çıkardım. "Şşş."

Dudaklarının arasından bir hıçkırık koptuğunda geri çekilip yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Küçük yüzü, ellerimin arasında daha da küçük göründüğü sırada gözlerimi gözlerine sabitledim. Yanaklarının ıslaklığı parmaklarımı da ıslatıyordu.

Bir şey demeden başını göğsüme yasladı. Konuşmaya başladığımızdan beri Öner diye biriyle uğraşıyorduk ve kimsenin bundan haberi olmayışı Ayda'yı daha savunmasız hâle getiriyordu. Ailesinin zaten pek umursadığı söylenemezdi. Dorukhan'a da peşini bırakacağını düşündüğü için söylememişti. Ancak durum öyle olmamıştı. Aksine Ayda'nın yanında beni gören Öner daha çok deliriyordu.

"Ben biraz uyusam olur mu?" Başımı salladım. Kremin kapağını kapatıp kutusuna koydum. Yatağa uzandığında battaniyeyi üzerine örttüm. Odadan çıkmak üzere hareketlendiğimde bileğimin tutulmasıyla Ayda'ya baktım.

"Bora iyi ki varsın."

Gülümseyip yanaklarına yapışan saçlarını geriye çektim. "Sende iyi ki varsın güzelim."

Odadan çıktıktan sonra Beren'in odasının önüne geldim. "Beren." dedim kapıyı tıklatırken.

"Ya gelme dedim. Neden anlamıyorsun?" diye bağırdığında saçlarımı karıştırdım. Suçlu olduğum için bir şey de diyemiyordum çünkü haklıydı.

"Beren hadi aç kapıyı güzelim, konuşalım n'olur."

"Ben bana inanmayan biriyle konuşmam." Sıfıra sıfır elde var sıfırla tekrar odama gittim. Belki siniri yumuşamıştır diye tekrar gitmiştim ama nafileydi.

Dönen sandalyeye oturup telefonumun kilidini açtım. Dorukhan'dan mesaj vardı.

Dorukhan: Kardeşinle artık çıkıyoruz 😌

Bora: Yoo çıkmıyorsunuz.

Dorukhan | Çevrimiçi

Dorukhan| Yazıyor...

Dorukhan: Sen öyle san.

Dorukhan: HEM SENDE BENİM KARDEŞİMİ SEVİYORSUN, BİLMİYOR MUYUM?

Bora: OLABİLİR

Dorukhan: Neyse berdel yaparız artık djkskdkdkdkdk

Bora: Yavaş gel kardeşim dkkexkdkkd

Dorukhan: -_-

Dorukhan | Çevrimdışı

~~~

"Beren tuzu uzatır mısın?" dedim Beren'e doğru. Yemeğe oturduğumuzdan beri Beren'le bir şekilde iletişim kurmaya çalışıyordum ama her seferinde ya duymamazlıktan geliyordu ya da tek kelimelik cevaplar veriyordu.

Bir şey demeden tuzu tabağımın önüne bırakıp yemeğiyle ilgilenmeye devam etti.

"Siz konuşmuyor musunuz?" diyen babama bakışlarımı çevirdim. Aramızdaki gerginlik bir kilometre öteden belli olduğu için sorması çok normaldi.

"Ben bana inanmayan ve üstelik bağıran insanlarla konuşma eğiliminde değilim." deyip bardaktaki suyu kafasına dikti Beren. "Ben doydum, elinize sağlık afiyet olsun."

Masadan kalkan Beren'in ardından bakarken saçlarımı karıştırdım. Sandalyeyi geri çekip bende kalktım. Yavaş ve sessiz adımlarla Beren'in odasına girişini izledim. Kapıyı kilitlemeden odaya girdiğinde kulağımı yavaşça kapıya yaklaştırdım.

Derin bir nefes alma sesinden başka bir ses gelmeyince kapıyı araladım. Yatağına yatmış, gözlerini kapatmıştı. Büyük ihtimalle daha uyumamıştı çünkü Beren hemen uykuya dalan biri değildi. Zaten normalde de bu saatte uyumazdı.

Odaya girip kapıyı kapattıktan sonra çekingen adımlarla Beren'in yatağının kenarına oturdum. Tepki vermediğinde yanına uzandım. Örtünün bir kısmını kendi üzerime aldım. Açık saçları muhtemelen ensesini terletmişti. Arkamdaki komodinin üzerinde duran tokasını alıp nazik hareketlerle saçını gevşek bir topuz yaptım. Ne bir hareket ediyor ne de bir şey söylüyordu.

Başını göğsüme çekip topladığım saçlarında elimi gezdirdim. Bir elimi yanağına koyarken, "Özür dilerim." diye fısıldadım. Bir damla göz yaşı yanağından süzüldüğü sırada o da kollarını belime dolayıp göğsüme daha çok sindi.

"Yapmadım." dedi yanakları ıslanmaya devam ederken. "Yemin ederim yapmadım abi, iftira atıyorlar."

”Şşş..." Akan yaşlarını sildim. "Biliyorum güzelim, sen yapmadın.

Titrek bir nefes verirken belimdeki kollarını daha çok sıktı ve mümkünmüş gibi yüzünü göğsüme daha çok bastırdı.

Bora şerefsizsin ama seviyom seni🤍

Son 2 :')

*Reklamlar*
Hacker'ın giriş bölümü yayında, bakmayanlar bakabiliirrr <3
*Reklamlar bitti.*

Bölüm kritiği yapalım hemennnn. Düşünceleriniz neleeerr?

Olayların biraz hızlı geliştiğini düşünebilirsiniz ama finale 2 bölüm kaldığı için hızlandırmam gerekti. O yüzden olaylar normalden hızlı gelişiyor.💙

Sizi seviyoruumm.♥️

çikolatalı puding•texting ✓Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang