8

1.2K 140 32
                                    

       《Kuzuyu Değil Kurdu Avla》

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

       Kuzuyu Değil Kurdu Avla》

Adım sesleri ufak ateşlerle aydınlanan zindanda yankılanmaya devam ediyordu. Büyük imparator durduğunda tok sesler kesildi ve etraf ağır bir sessizliğe büründü bir süre. Mahkumlar nefesini tutmuş, zar zor açtıkları gözleriyle tedirginlikle etrafa bakınıyorlardı. Sessizlik onları daha fazla germeye başlarken sukuna cebindeki anahtarı çıkardı ve bir süre çıkan metal seslerden sonra ağır kapı açılmıştı. İçeri girmiş, yerde yatan bedeni süzmüştü kısaca. Yere çöktü ve bileğini dudaklarına götürdü ağır hareketlerle. Efsanelerdeki vampirleri andıracak kadar sivri olan köpek dişlerini pürüzsüz bileğine geçirmişti. Bileğinden damlayan kanlar soğuk mermer ile buluştuğunda imparator uzun süredir söylemediği sözleri söyledi.
"faire revivre les corps décomposés des morts."
Sukunanın yere damlayan bütün kanları anlık harekete geçip büyük bir büyü çemberi çizdi. Etrafa yayılan ışıklarla yerde yatan bedenin kalbi iplik iplik yaratıldı gözler önünde. Ardındansa derin boşluğun yerini çürümeye yüz tutmuş, pis deriler almaya başladı. Moraran ten yavaşça soluklaşmaya başladığında kralın gözleri aniden açıldı ve ciğerlerini taşıracak kadar geniş bir nefes çekti. Kabaran göğsü bir süre aynı kaldığında kral gözlerini hızlıca etrafta gezdirdi ve olup biteni anlayamadan kesik kesik nefesler verdi.
Sukunanın yüzünü hafif bir sırıtma aldığında bedenin gösterişli kıyafetinin yakasından tutup kendine çekti.
"Söylesene, cehennem nasıldı?"
Kral büyümüş göz bebekleri ile sukunaya bakıyordu korkuyla. Titrek aldığı nefesler imparatora daha fazla haz verirken konuşmaya devam etti.
"Birkaç kere daha o kalbini çıkarıp götüne sokmama ne dersin?"
Sukunanın alaycıl kahkası zindanda yankılandığında kral titrek sesiyle konuştu.
"N-ne olur.. yaşamama izi-"
İblis imparatoru tuttuğu yakayı sertçe bırakırken kral geriye savrulmuş, sözü yarıda kesilmişti.
"Seninle oynamaya devam ederim ama maalesef sevgili kızınla ilgilenmeliyim.. Bilirsin, beni oldukça seviyor."
Yere tutunan parmaklara ayağını bastırıp ezdiğinde kralın tiksindirici inlemesiyle bakışlarını çekip hücreden çıktı. Muhafızlara seslendi zindandan çıkmaya yeltenirken.
"Yarın geldiğimde ölmüş olsun."
Ne de olsa değer verdiği prensesi için tekrar canlandırabilirdi o çöp yığınını.
....
   Prensesin odasını bir süredir ziyaret eden genç, ikisinin arasındaki ilişkiyi tazelendiriyordu. Yine elindeki tepsi ile odaya girdiğinde prenses her zamanki gibi camın önünde, alışkın olmadığı manzarayı izliyordu yorgun gözlerle. Belki de izlemekten çok düşünüyordu. O kadar çok düşünüyordu ki zihni artık ona işkence ediyor, ihtimaller hiç de derin olmayan sularda boğulmasını sağlıyordu. Kayboluyordu, bir toz parçası olarak ordan oraya savruluyordu.
Kulağına dolan kilit sesiyle içeriye birinin girdiğini anlamış, onun megumi olması hevesiyle gözlerini kapı tarafına çevirmişti. Beklediği üzere son zamanlarda sıkça gördüğü beden içeriye girmişti elindeki metal tepsi ile. Üzerinde birkaç porselen tabak ve de bardak vardı. Komodinin üzerine bıraktıktan sonra prensese hafifçe gülümsedi.
"İyi hissediyor musun bugün?"
Prenses tamamen ona döndü ve sırtını cama yasladı. Gülümsemesine tebessüm etmekle yetindi.
"Sen gelmeye başladığından beri daha iyi hissediyorum."
Megumi prensese yaklaştı ve onun gibi sırtını cama yaslanıp yanına yerleşti. Hafifçe tenine çarpan güneş ışığıyla parlayan yüzünde gezdirdi irislerini. Genç kız hissettiği bakışlardan biraz çekinse de bir şey dememiş, sadece gözlerini kaçırmakla yetinmişti.
Megumi karşısındaki güzellikten çekemedi kendini bir süre. Dudaklarını araladı ardından.
"Fazla etkileyicisiniz prenses. Eğer size karşı farklı duygular beslemeye başlarsam lütfen beni değil kendinizi suçlayın."
Ufak bir gülüş sundu megumi. Prenses duyduğu sözler ile dudaklarını birbirine bastırdı ve mırıldandı.
"Bunun sırası değil megumi.. Neyin içinde olduğumun farkındasındır umarım."
Megumi bir süredir genç kıza devamlı iltifatlar ediyor, hislerini üstü kapalı da olsa anlatmaya çalışıyordu. Prenses bundan memnundu, hiçbir zaman görmediği ilgiyi ve alakayı gördüğü için gayet memnundu ama ne yeri ne de zamanıydı.
O arada ise sukuna ise sarayın koridorlarında prensesin odasına giden yolda ilerliyordu. Burnuna yavaş yavaş prensesin kokusu dolarken odaları arkasında bırakmaya devam etti. Kralla oynamasının üstünden çok zaman geçmese bile sıkılmış hissediyordu, prensesini de uzun süre ziyaret etmiyordu. Bir eksiğinin olduğunu da düşünmüyordu çünkü kapısının önünde bekleyen hizmetçi her şeyi sağlayabilirdi. Sonunda yaklaştığında prensesin varlığından farklı bir varlık sezdi. Eş zamanlı olarak çatılan kaşları ile adımlarını hızlandırdı. Hizmetçi kapının önünde duruyordu ve göz bebekleri olabildiğince büyüktü. Yüzü ifadesizleşmiş, düz bir şekilde karşıya bakıyordu sadece. Zihni yıkanmıştı kısaca, kontrol ediliyordu. Etrafta ise hiç şövalye yoktu. İçerideki her kimse sukunanın geldiğini hissedemezdi, en iyi o gizlerdi varlığını. İçerideki beceriksiz de gizlemeye çalışmış fakat sukunayı kandıramazdı.
İmparator kasılan çenesi ile yumruğunu sıktı. Kimseye bu odaya girmemesi gerektiğini sert ve kesin bir biçimde anlattığını düşünüyordu.
Büyüsü ile efsunladığı yumruğunu geniş kapıya geçirdiğinde kapı parçalar halinde kırılmıştı. Büyük açıklıktan içeri giren imparator çoktan odadakilerin hareketini engellemek için büyü kullanmaya devam ediyordu.
"Hangi orospu çocuğu.."
Gözleri yerinde kaskatı kesilen megumi ile buluştuğunda kaşları daha da çatılmış, sinirden boynundaki damarlar belirginleşmeye başlamıştı. Gözü bir süre prensesi bile görmedi, adımlarını megumiye doğru attı. Megumi çevresini sıkıca saran büyülü zincirlerden kaçmaya çalışsa da nafileydi. Sukuna meguminin boğazına sardı parmaklarını ve duvara itti. Prenses korkuyla elini dudaklarına götürmüştü.
İmparatorun sivri tırnakları gencin tenine saplandı tek tek ve derine kadar indi. Süzülen kanlarla megumi konuşmaya çalışsa da konuşamıyordu, nefes dahi alamıyordu. Sukunanın tek bir el hareketine bakardı meguminin boğazının parçalanıp kafasının uçması. Prenses üzerindeki zincirlerin yavaş yavaş kalktığını hissetti. İmparator kendisine odaklanmaktan çok megumiye odaklandığından olmalıydı. Gözleri etrafı taradı, kullanabilecek bir şey aradı. Şuan iyileştirme büyüsünü yapsa bile sukunanın aurasına ve hala vermeye devam ettiği zarara karşı koyamazdı. Yanlış bir hareketinde megumiyi bırak, kendisinin bile kafası uçabilirdi. Megumiyi kurtarmak için kendini riske armak yerine daha az incinebileceği bir şey seçti. zincirler kendisinden yok olduğunda aceleyle sukunaya yaklaştı ve kollarını cüsseli bedene sardı. Sukunanın kan kırmızısı gözleri bir süre duraksadı ve beline sarılan bedene yöneldi.
"Ona öldürme! Sadece bana yardım ediyordu, başka bir şey değil!"
Sukuna boşta kalan eliyle kızın yakasından tuttu ve kaldırıp duvara fırlattı bedeni. Sinirden kuduruyordu resmen ve ne yaptığını gram düşünmüyordu bile. Prenses acıyla inlerken zar zor nefes alan bedene çevirdi gözlerini. Sert sesi odayı doldurdu.
"Ben prensese yardım etmesi için saray hizmetçisi görevlendirdim. Senin gibi bir büyü kulesi başı değil."
Elini sertçe çektiğinde boğazı biraz daha yırtılmış, kanları duvara sıçramıştı. Sukuna öleceğini anladığında ufak bir iyileştirme ile yaşayabileceği kadar sınırda bıraktı. Tiksinir bakışlarını yere çöken bedende gezdirdi.
"Belki de hizmetçi olmaya sen layıksındır. Varlığını gizleme büyüsünü bile beceremiyorsun. Büyücülerin başıymış, hah. Zindana gireceksin, megumi. Seni çöplüklerden kurtarmama rağmen yaptığına bak. Nankör."
Prensese kısa bir bakış atıp arkasını döndü ve parçalanan kapının yokluğundan ilerledi. Bu saçmalıkla sonra uğraşacaktı.

tatildeyim ve zorlukla yazdım bölümü. yine her zamanki gibi içime hiç sinmedi ama yeni bölüm isteyen arkadaşlar için atıyorum. yani güzel olmadıysa da çok şeyimde değil, öylesine başlamıştım kitaba ve okunuyor diye, yazarken de keyif alıyorum diye devam ediyorum.

neuuyyyseee, iyi okumalar bebekler.

sukuna x readerWhere stories live. Discover now