I. | Kaptan ve Müzisyeni

328 29 27
                                    

Minho bir kez daha gözlerini kapayıp uyumaya çalıştı fakat bu girişimi de başarısızlıkla sonuçlandı. Yattığı samanlı zeminden doğruldu ve sırtını yanındaki fıçılardan birine yasladı.

Esir düştüklerinden beri üç gün geçmişti ve üç gündür Minho'nun gözüne gram uyku girmiyordu. Koca mürettabatından geriye sadece 7 kişi kalmışlardı ve onlara ne olacağı korkusu Minho'nun yakasını bırakmıyordu. Her an her türlü şey olabilirdi çünkü esirdiler ve kaptanın sözüne bakılacak olursa onlara her şeyi yapmakta serbestti mürettabat. Minho'yu da asıl korkutan buydu işte. Her şeyi yapmakta serbest olan bir avuç korsan... Bu insanlar kanun kaçaklarıydı ve daha önce adam öldürmekten yağmalamaya neredeyse her türlü şeyi yapmışlardı. Minho korkmaktan başka ne yapacağını bilemiyordu ve bundan nefret ediyordu.

Kontrolü dışında olan her şeyden nefret etmişti Minho. Her şeyden! Çocukluğundan beri hayatıyla ilgili her şeye kendisi yön vermeye çalışmıştı. Her zaman aklına koyduğu şeyi yapardı ve ondan dönmezdi. Fakat şimdi bütün her şey kontrolünden çıkmıştı. Elinde kalan neredeyse her şeyi kaybetmişti. Gemisini kaybetmişti, rütbesini kaybetmişti, mürettebatını kaybetmişti... En önemlisi ise özgürlüğünü kaybetmişti.

Derince bir iç çekti ve eliyle ayak bileklerine taktıkları prangalara baktı. Bu duruma düştüğüne inanamıyordu. Gülesi geliyordu. Kahkahalarla gülesi geliyordu. Çünkü o kadar saçma bir durumdu ki onun için... Korsanları yakalamasıyla ünlü olan amiral korsanlara yakalanmıştı.

Minho kendini tutamadı ve kıkırdamaya başladı. Güldükçe sesi yükseliyordu ve kıkırdamaları kahkahaya dönüyordu. Gözlerinden yaş gelene kadar kahkaha attı. Aynı hücrede olan Changmin ve Jonghyun endişeli gözlerle bakıyorlardı Minho'ya.

"Sonunda kafayı yedi mi dersin?" diye sordu Jonghyun Changmin'e. Changmin ona ters bir bakış atıp tekrar Minho'ya döndü.

Minho hala aklını yitirmişcesine gülüyordu ve bu sadece hücredekilerin değil etraftaki korsanların da dikkatini çekmeye başlamıştı. Bazı korsanlar ayağa kalkıp hücrenin yakınına geldiler. Bakışları Jonghyun'u çok rahahtsız etmişti. Minho'yu susturmak için bacağına tekme attı ama Minho durmadı. Hatta nasıl başarıyorsa daha şiddetli gülmeye başladı.

"Minho! Tanrı aşkına kes şu lanet gülmeyi!"

Minho elini ağzına bastırdı susmak için ama hala kıkırdıyordu. "Ö-özür di-dilerim." dedi kıkırdılarının arasından.

Onların bekçiliğini yapan korsan demir parmaklıklara sertçe vurdu ve Minho'nun susmasını sağladı. "Hey! Bu kurbağa suratlı sırtlan neye gülüyor?"

Jonghyun yüzündeki iğrenmişliği gizlemeden ona baktı ve "Kendin verdin ya cevabını. Sırtlan işte! Ne olsa gülüyor." dedi tersçe.

Korsan sinirle demirliklere tekrar vurdu. "Benimle doğru konuş!"

"Ben burada doğru konuşulacak bir insan göremiyorum, kusura bakma." Jonghyun yine dilini tutamıyordu. Changmin susması için koluna vurdu fakat o umursamadı.

"Sen yine fazla olmayı başladın sırtlan dölü. Dilini koparmadan kes sesini." Hırlayarak çıkan sesi ve sert bakışları başkalarını korkuturdu ama Jonghyun'u değil. Minho'yla beraber yıllardır denizdelerdi ve bunun gibilerle yeterince uğraşmıştı. Bu yüzden bütün bu korkunç tavırlar ona etki etmiyordu.

Jonghyun sertçe ona baktı ve "Dene bakalım domuzcuk." dedi sıkılı dişlerinin arkasından.

Jonghyun'un dedikleriyle bekçi korsan iyice sinirlendi ve hücreye girip Jonghyun'un karnına tekme attı. Jonghyun acıyla inleyip iki büklüm oldu.

Anima Tenebroso | 2minDonde viven las historias. Descúbrelo ahora