yavrum baban nereli

4.6K 323 138
                                    

Bu bölüm itibariyle 5 yıl öncesine, yani Tolga ve Koray'ın 12. sınıf olduğu zamana gidiyoruz. (O sıralar Furkan ve Cihan 8. sınıflar bu arada) Epey böyle devam edecek, günümüze döndüğümüzde ben bilgilendireceğim yine sizi. ❤️

"Kız, Ece! Bak bu senin için!" Bacaklarıyla yere kıstırdığı acılar içindeki çocuğa bir yumruk daha atarken konuştu Tolga.

Tıpkı bahçedeki diğer herkes gibi okulun basketbol sahasında yuvarlak oluşturup ortadaki kavga eden ikiliyi izleyen kız tatmin olmuş bir şekilde ellerini çırptı.

Dün okul çıkışında eteğini çeken çocuğu ilk iş olarak Tolga'ya şikayet etmişti bugün. Sağ olsun o da sabahın yedisi dememiş, yüzündeki sırıtışla altına almıştı çocuğu. Zaten o da olay çıksa da elinin kaşıntısı gitse diye bekliyordu ya, neyse.

Okulun idaresi ne kadar kötüyse Tolga'nın adalet anlayışı o kadar iyiydi. Bir sorun olduğunda koştukları ilk kişi o olurdu hep, yumruğunu kullanmaktan asla çekinmezdi. Muhtemelen bu olayı müdüre anlatsaydı çocuğa birkaç gün uzaklaştırma vermekle kalacaklardı ve bu olay telrarlayacaktı ancak iş Tolga'ya gelince, bir daha aynı hatayı yapamayacaktı.

"Abi tamam bırak artık, müdürün gelme saati." Volkan izlemekten ne kadar zevk alsa da arkadaşını uyardı.

Tolga onu duymamazlıktan gelip, altındaki bedenin çenesini avuçladı.
"Şimdi benim dediklerimi tekrarlayacaksın, anlaşıldı mı?"

Kanlar içindeki kafasını onaylar şekilde salladı hemen.

Tolga ciddiyetle yüzüne eğildi,
"Bir daha hiçbir kızı rahatsız etmeyeceğim,"

Çocuk, büzülen dudakları işini zorlaştırsa da tekrarladı onu.
"Bir daha hiçbir kızı rahatsız etmeyeceğim."

"Eteklerini çekmeyeceğim,

"Eteklerini çekmeyeceğim."

"En büyük Beşiktaş."

Kaşları çatışan çocuk Tolga'nın kafasını sarsmasıyla konuştu.
"En büyük Beşiktaş."

Okuldaki herkes Tolga'nın nasıl bir Beşiktaş fanatiği olduğunu biliyordu, bu yüzden kıkırdamaların yükselmesi uzun sürmedi.

"Tolga!" Yuvarlağın arkasından gelen sert sesle olduğu yerden ayaklandı hemen.

Müdürdü bu, anasından babasından daha çok bu adamın sesini duyduğundandır ki onca gürültüye rağmen hemen tanımıştı.

"Müdürüm!" Dedi ve çil yavrusu gibi dağılan kalabalığı aşıp her zamanki yalaka tavırlarıyla müdüre doğru yürüdü. Bu sırada kan içindeki ellerini pantolonuna silmeye çalışıyor, bir şey çakmaması için çabalıyordu ancak hala arkada yatan bir beden varken bu konuda pek başarılı olamayacaktı.

Gür kara kaşlarını çatan müdüre sevimli sevimli gülümsedi ama adamda bir değişiklik olmadı,
"Eşek sıpası, ulan sabahın köründe bari yapma!"

"Kahve gibi düşünün müdürüm, bir posta atmadan kendime gelemiyorum."

"İki gramlık beyniyle metafor yapıyor bir de." Eliyle ittirdi Tolga'yı. "Yürü! Doğru odama!"

"Hay hay efendim."
Dedi ve elleri ceplerinde, kendi sınıfından daha çok vakit geçirdiği odaya doğru adımladı.

Bu sırada kendisine gülerek bakan Volkan ve Özgür'e doğru sırıttı. Sadece Tolga müdürün odasına bu kadar rahat gidebilirdi, onlar da bu yüzden endişelenmiyorlardı artık.

Ankara İzmir'e Vurgun [slow update]Where stories live. Discover now