19, ayrılık yine ayrılık.

126 27 8
                                    

HOMO HİSLER ÇÖKÜŞÜ LADY GAGA

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

HOMO HİSLER ÇÖKÜŞÜ LADY GAGA

Zamanıydı ama çok geç kalındı.

Minho'dan artık ses seda yok. Oysa bu çıkma işine daha yeni başlamamışlar mıydı?

"İyi de şakasına gider gibi randevuya gidiyorsunuz. Ben olsam ben de küserim. Adam ne zamandır aşık sana."

Seungmin ve Jisung ile çarşıda bir çay bahçesinde oturuyor. Doktorla bir görüşmeden dönüyorlar. Jisung'ın onlarla gelen babası işine dönerken üçlü aylak aylak dolanma gezilerinden birinde.

"Sevmiyor musun anlamıyorum," diyor sonra da Seungmin. Hyunjin'i sıkıntı basıyor. Bu havada çay. Ağaçların gölgesi altında biraz daha çekilir ama onun bu aşk meşk meseleleri engel oluyor.

"Seviyorum ama anlayamıyorum."

"Ben anlıyorum. Seni yani. Ne olduğuna karar veremiyorsun."

Belki. Hayır, tam denilmeyen bu durumun için de tam da bu.

Jisung işaret parmağını alnına değdiriyor, gözlerini yumup uzun bir "hmmmm" sesinden sonra "Onu öp," diyor. "Çek kendine," ellerini kaldırıyor, "yapış yakasına gör ne anlamda seviyormuşsun. Ama bence yanında azıyorsan ondan da anlaşılır."

"Azmıyorum." Kurt Seungmin ve Jisung'ın içine aynı anda düşüyor ancak ikisi de ses etmiyor. Belki de Hyunjin, Minho'yu gerçekten o anlamda sevmiyor.

İşte bu, daha korkunç çünkü eğer sevmiyorsa bu Minho'yu üzer ve taşın altında Minho'nun ondan başkasıyla olma rahatsızlığı var.

"Hem o beni zaten öptü."

Çelişkiler. Keşke Hyunjin diliyle tersini söylediği şeylerin farkında olsaydı. O zaman Jisung da bir "Oh," derdi. Aslında bir öpücük, Jisung bu öpücüğün yeteceğini sanıyor. Hyunjin ise yapamıyor. Öpmekten de kötüsü, Minho'ya olan hislerini değerlendiremiyor bile.

Kalkıyorlar, mahalleye varınca Hyunjin onlardan ayrılıyor, Minho'nun sokağına giriyor. Ne hikmetse ona metrelerce ötesinde evine doğru elinde bir poşet sallayarak kulaklıklarıyla yürürken buluyor.

"Minho!" diye kibarca sesleniyor. Minho duymuyor. Koşar adımlarla arkasında bitiyor ama elini tam kaldıracakken aklına söyleyecek hiçbir şeyi olmadığı geliyor.

"Selam."

Minho'dan yan bir bakış, poşetle bir kere daha elini kaldırmadan bir halka çiziyor. Gözleri önüne dönüyor.

"Ne bu surat?"

Küsler ya. Yani Hyunjin'in, Minho'nun grup mesajlarına ya da Hyunjin'inkilere, evet onlara bile, cevap vermemesinden ya da birkaç gündür görüşmemesinden anlamış olması gerekti.

"Nereden geliyorsun?" Sohbet çabası devam ediyor, Hyunjin kendi sorusuna kendisi cevap bulmak için poşete bakıyor. İki tanecik şişe. Biri büyük öteki ufaktı.

"Minho." Kulağındaki kulaklığı uzaktan fark etmişti de onu duymayacağını akıl edememişti. Gerginlikten hep.

Çıkarması için dürtüyor, bak ben konuşuyorum demeye getiriyor. Sonunda Minho bir kez daha ifadesizce dalgınlığını gizleyerek kısa bir bakış atıp önüne dönünce kulaklığı çekip kendi kulağına tutuyor.

"Ben de kötü hissediyorsun hüzünlü şeyler dinliyorsun sandım."

"Çok da mutlu değilim, Hyunjin."

"Lady Gaga mı bu?"

Minho kulaklığı çekip alıyor. Neyse ki takmıyor.

"N'oldu?"

Hyunjin etrafına bakınıyor. Ne dese, ne dese.

"Yolda gördüm, arkadaşıma selam vereyim dedim işte."

"Benim evin yolunda. Aynen. Sana da selam."

Bir yerlerden kurtarmak gerektiğinden Hyunjin kolunu Minho'nun omzuna atıp onu şaşırtıyor ve aniden basan utançla bu cesareti kayboluyor. Saçları Minho'nun çehresine sürtünürken dudaklarını onun kulağına yaklaştırıyor. Yolun ortasında durdular. Fısıldayarak şöyle diyor: "Sizin eve geleyim mi? Burada olmuyor."

Minho iç çekiyor. Yanından aralarında  nir esinti çıkarıp sıyrılıyor ve paniğe kapılan Hyunjin onu kolundan tutup kendisine çekince Minho'nun kafasının arkası çenesine çarpıyor.

"N'olur küsme ya," diyor ağlamaklı. Minho ekşiyen yüzüyle başının arkasını tutarken ona dönüyor. "Ne küsmesi? Bundan sonra mesafeli olacağım sadece."

Bu daha kötü. Hem de çok daha kötü.

"Asıl ne mesafesi? Seni öpmediğim için mi? İstediğin öpücük olsun be Minho." Tam da ona yaklaşmış ve dudaklarını yanağı hizasına indirmişken Minho Hyunjin'in yanağına elini koyup başını sertçe öbür tarafa çeviriyor.

Reddin böylesi. Yerin dibine girme sırası Hyunjin'de artık.

"Yanağından öpecektim."

Geri çekiliyor. Gitmeye hazırlanıyor. Böyle olmamalıydı. Onu üzmüşken bir de kendi canı istryince öpücük vermek ne hakkı?

"Pardon. Sonra görüşürüz o zaman. Belki görüşmeyi-" derken "z"yi koyduğu anda Minho da elini onun bileğine koyuyor ve öfkeyle çekiştiriyor. Hızlı adımlarla Hyunjin'i de peşinde sürükleyerek apartmanlarının önüne kadar gidiyor, Hyunjin'i hala bırakmadan kapıyı açıyor ve onu yukarı çıkarıyor.

Eve nihayet girdiklerinde dönüyor. "Ne var söyle şimdi." diyor. "Ne derdin var? Öpücük nereden çıktı?"

Hyunjin mal gibi kalıyor.

"Biz senle çıkmıyor muyuz, Minho? Sen beni öpmek istemiyor muydun?"

"Sence çıkıyor muyuz? Bir kerecik. Randevu dedin. Ben bu işi yürütemiyorum ama. Çünkü beni sevdiğinden emin olamıyorum odun gibi bir sik olmasını bekliyorum."

Odunlar bir sik olmasını bekler mi? O malum kelime neyi karşılıyor?

"Anlamadım."

"Beni sevmeni bekliyorum ama burama kadar geldi! Sevmediğin için kızmıyorum da. Kararsızlığın beni öldürüyor. Sabredemiyorum."

"Ben de belki flörtleşirsek anlarım dedim."

Durgunluk. Minho'nun öfkesi diniyor. İşine bakıyor. Hyunjin'e baksaydı bu kavga başladığı anda bitmeyecekti. Anahtarlarını askıya astıktan sonra poşetten büyük olan rakı şişesini alıp poşeti yere bırakıyor, "Ama olmuyor," diyor. "Sevseydin şimdiye anlardın."

Mutfağa gidiyor, şişeyi buz dolabına koyduktan sonra elini yıkıyor, kuruluyor, kalan nemi üzerine silerken geri döndüğünde Hyunjin'i duvara yaslanmış buluyor ve Hyunjin onun kırgın gözlerine saniyelik bir bakışın ardından duvardan ayrılıp kapıyı açtığı gibi dışarı çıkıyor. Kapı büyük bir gürültüyle kapanıyor.

BÖLÜM SONU.

BÖLÜM SONU

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sj

DİONYSOS'UN GAYRİMEŞRUSU. HyunhoWhere stories live. Discover now