8.bölüm

4.1K 337 456
                                    

1 - Medya da Mercan
2 - Siraç ve Mayıs'ın söylediği şarkı...

Ders çalışırken müzik dinleyemiyorum, çünkü ders dikkatimi dağıtıyor.

-Bölüm 8-
Eğlenceli düet, proje ödevi ve evlatlık sorunsalı...

Mayıs'ın ağzından

"Evet çocuklar, geçen ders size düet yapılacağı için eş seçmenizi söylemiştim. Bu düet sizin yıl sonu puanlarımız etkileyecek. Herkes seçti mi?"

Öğretmenin sorusuna herkes onaylar mırıltılar çıkartırken Siraçla birbirimize bakıp sırıttık. İkimizde eş olmak için başkasını seçmeyi düşünmemiştik.

"Güzel, diğer ders herkes konferans salonun da olsun. Birinciyi belirlemek için bütün okula performans sergileyeceksiniz. Jüriler ise ben, okul müdürünüz Arya hanım ve eşi Çınar bey olacak. Bilmeyenleriniz için Arya hanım ve Çınar bey, eskiden profesyonel olarak müzik eğitmenliği yaptı. Sizin için en iyi juri onlar olacaktır. Ah unutmadan, düet yapan iki kişiden biri mutlaka enstrüman çalmak zorunda. Hangisi olduğuna kendiniz karar vereceksiniz. Şimdilik bu kadar, ders bitmiştir."

Okulda ki tek sevdiğim öğretmenim siyah saçlarını savurarak sınıftan çıkarken hızla Siraç'a döndüm.

"Performanstan önce son kez prova yapalım mı?"

"Olur."

Siraçın olumlu cevabından sonra müzik odasının yanında ki kayıt odasına gittik.

Siraç eline gitar alırken ben de piyanonun başına geçtim. Sevgili öğretmenciğim bir kişi enstrüman çalsa yeter dedi ama ben piyano çalmak, Siraç ise gitar çalmak istediği için ikimizde ortak karara varmıştık.

"Hadi başlayalım."
_______________________

"Mayıs, şu bacağını sallamayı kes."

Konferans salonunun yanında ki bekleme odasın da stresle salladığım bacağımı Siraç'ın uyarısıyla durdurmuştum.

"Stresli misin?"

"Hayır." dediğimde bana inanmadığını belirtir bir bakış attı.

"Emin misin? Sanki 1.olamamaktan korkuyor gibisin."

"Benim gibi mükemmel biri yerine kim 1.olacak?"

'Egoist.' diye mırıldaşını duysam da umursamayarak sözüme devam ettim. "Sadece sözleri unuturum diye korkuyorum."

"Mayıs, defalarca tekrar yaptık ve çok iyiyiz. Sözleri unutman imkansız."

"Ama sana bakarken herşeyi unutuyorum."

Evet, çok açık sözlüyüm.
Ne? Karşımda Siraç gibi bir yunan tanrısı varken tabiki de herşey anlamsız kalıyor.

Siraç bana şaşkınca bakarken şirince gülümsedim.

"Bu kadar yakışıklı olduğun için suçu kendin de aramalısın bence." dediğim de şaşkınlığı daha da artmıştı.

"Bazen o kadar açık sözlü oluyorsun ki, 'artık yalan söylemeye başla' diyesim geliyor."

Karşımda ki insanı gerçekleri söyerek sinirini bozmak ve şaşkınlığa uğratmak varken yalan söylemek mi? İstemez, ben böyle iyiyim.

"Yalan söylemeyi sevmiyorum. Benim iyiliğim için bile olsa yalan söylemek yerine doğruların söylenerek kalbimin kırılmasını tercih ederim."

"Seni farklı kılan da bu." dediğinde gülümsedim.

"Sadece bu mu?"

"Hayır, hiperaktifliğin ve manyaklığın da seni diğer insanlardan farklı kılıyor."

Hiperaktif belaWhere stories live. Discover now