8

2.6K 183 6
                                    

Alper ve Arslan'la beraber film izliyorduk. Sarmaş dolaş bir şekilde. Ben Arslan'ın kucağındayken, Alper'de göğsüme uzanmıştı.

Filmin sonuna geldiğimizde, beklediğim güzel sonla bitmişti. "Çok etkileyici bir filmdi." dedim, yerimde mayıştığımı hissederken.

Alper çenemden öptükten sonra, "Bence de çok güzeldi." diyerek onayladı beni Alper.

"O zaman yatağa geçelim mi?" diye sordu Arslan. Sesi uykulu çıkmıştı. Alper ve ben başımızı sallayıp ayaklandığımda, Arslan ikimizin de elinden tutmuştu.

Yatak odasına çıktığımızda, Alper bedenini hemen yatağa bırakmıştı. Bu görüntüsüne gülümserken, bacağımla bacağını dürttüm. "Üstünü değiştir, rahat edemezsin." desem de, beni dinlememiş ve uyuklamaya devam etmişti.

Arslan kendi kıyafetlerini, yani şortunu çıkardıktan sonra, başka bir şort daha tutuşturdu elime. "Şunu giydirir misin? Gece huysuzlanıp kalkmasın." dediğinde, bir elindeki şorta, bir de Alper'e baktım.

Sanırım giydirebilirdim.

Şortu alıp, Alper'e doğru ilerledim ve belinden kavrayarak sırt üstü çevirmeye çalıştım ama olmadı. "Alper, bana yardımcı ol da şunu giydireyim." desem de beni dinlememişti.

Çekingen bir şekilde ensesinden öptüm. Kokusu burnuma dolarken, birkaç kez daha tekrarladım ve belinden kavrayarak yüzünü bana dönmesini sağladım.

Dudaklarında tatlı bir gülümseme vardı.

Parmaklarımı gri eşofmanın beline koyduktan sonra, yavaşça çektim ve sadece boxerla kalmasını sağladım. Şortu bacaklarından geçirecekken, "Çok sıcak, giymeyeceğim." diyerek itiraz etti.

Bacaklarını kendisine çekerek yan döndüğünde, dolgun poposu gözler önüne serilmişti.

Ben Alper'i ve kusursuz vücudunu izlemeye dalmışken, Arslan'ın adım sesleri hemen arkamda son buldu. Ellerini belime sardıktan sonra, çenesini omzuma yasladı.

"Çok güzel değil mi?" diye sorduğunda, başımı salladım yavaşça.

Sırtında sebebini bilmediğim bir kaç iz ve kesik vardı. Aynı şekilde bileklerinde de daha önceden dikiş atıldığını gösteren, canımı yakan izler vardı. Ama her şeye rağmen o kadar güzeldi ki, içimin titrediğini hissettim.

"Bir romanın en can alıcı sözleri gibi." diye mırıldandım. "Canının acısını göğsümde hissediyorum ama o kadar güçlü ki, bana bile ilham oluyor."

Arslan bedenimi yavaşça kendisine doğru çevirdiğinde, ellerimi koyacak yer bulamamıştım. Beni bu zahmetten kurtarıp, parmaklarını parmaklarıma geçirdi.

"Sen de çok güçlüsün." dedi, gülümseyerek. Ve omuzlarımdan öptü. "İkiniz de omuzlarınızda büyük yüklerle yaşadınız, ama artık birbirimize sahibiz." Gözlerimiz kesiştiğinde, sertçe yutkundum. Bakışları beni etkisi altına alıyor, bedenimi yakıp kavuruyordu. "Omuzundaki yükler arttığında bizimle paylaşmaktan çekinme olur mu? Emin ol ki seve seve derdine ortak olmaya hazırız."

İşte bu cümleler beni en başa götürmüştü. Kimsesiz olduğum o zamana. Ne demiştiler? Kimse, kimsesiz değildir.

Küçük hayatımda atılan büyük adım için ikisine de minnettardım. Parmak uçlarımda yükseldim ve Arslan'ın dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım.

Gözlerimi yummuş, dudaklarım dudaklarının üstünde öylece beklemiştim. Gülümsediğini hissediyordum, ben de gülümsedim. Aralanan dudaklarımın arasına, dudakları değdiğinde beklediğim kadar küçük kalmamıştı öpücüğümüz.

Dolgun dudakları alt dudağımı kavramış ve sömürücesine emerken, destek aldığım tek şey Arslan'ın parmaklarımı saran parmaklarıydı.

Nefessiz kaldığımı hissettiğimde geriye çekildim ve derin nefesler çektim içime. Hiç böylesine derinden öpüşmemiştim. Hiç kimsenin dudaklarını kanarcasına emmemiştim.

"Beni ve Alper'i kimsesiz bırakmadığın için teşekkür ederim Arslan." dedim, duygu dolu bir sesle. Ve o hoş gülümsemesinin yüzünde yayılmasına sebep oldum.

"İyi ki hayatımdasınız."

Bir süre öylece birbirimize bakıştıktan sonra, yatağı gösterdim Arslan'a. "Yatalım mı?" diye sorduğumda, başını salladı.

Alper'i yerinden kaldırmaya çalışsak da, başarılı olamamıştık. "Ya Alper, biz nereye yatacağız?!" diye sitem ettiğimde, oflayarak yerinden kalktı ve sarsak bir kaç adım attı. Ayakta zor duruyordu.

Arslan yatağın örtüsünü kaldırdığında, önce Alper'in yatmasını sağladım, sonra da yanına ben kıvrıldım. Arslan'da arkama geçmiş ve belime sarmıştı parmaklarını.

Alper'in yüzünü incelerken, göz kapaklarını titreşerek açtı ve "Su" diye mırıldandı. Arslan komodinde duran sudan verirken, bardağı elime aldım ve içmesine yardımcı oldum. Bardağı geri uzatırken, Alper'in dudaklarının kenarından sızan suyu da parmaklarımla silmiştim.

"Çok mu yoruldun iş yerinde?" diye sordum Alper'e, sessizce. Başını sallayıp, dudaklarını büzdü. "Ben çalışmak istemiyorum." dedi, huysuz bir sesle. Tek gözünü açarak Arslan'a doğru baktıktan sonra "Ama onun yüzüne çalışıyorum."

Arslan ve ben kıkır kıkır gülerken, Alper bize poposunu döndü. "Gülmeyin, yorgunum." dediğinde, bariz bir şekilde trip attığının ikimiz de farkındaydık.

"Yarın dersin var mı?" diye sordu Arslan.

Sırt üstü uzanıp, bakışlarımı tavana çevirdim. "Sabahtan var." diye yanıtladım onu. Okul beni fazla yoruyordu ama, gitmekten başka çarem de yoktu.

"Sabah seni okula bırakırız. Dersten çıktıktan sonra da beraber kahvaltıya gideriz, olur mu?"

Bir süre düşünüp, "Olur." dedim. Onlarla vakit geçirmeyi seviyordum.

Bir süre sessiz kaldık. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken, Arslan'ın da düzenli nefesleri kulağıma dolmuştu. Ve hissettiğim huzurla gözlerimi kapattım.

Tam görünmüyorum dediğim anda beni fark eden ve hayatımı değiştiren bu adamların yanında, çekeceğim her uykunun beni huzura kavuşturacağından hiç mi hiç şüphem yoktu.

-
Umarım ben de uyuyabilirim :(

KİMSESİZ × bxbxbWhere stories live. Discover now