Yeni bir kurgu ile karşınızdayım, umarım beğenirsiniz.
Medya sevdiğim bir şarkı
İyi okumalar
Atlas'tan
Artık birinin şaka yaptık dediği kısma geçebilir miyiz?
Tahminimce eve yaklaştık ve artık biri bu anı durdurmalıydı.
Böyle sikik bir olay nasıl benim başıma geldi?
Ben Atlas. Doğduğu zaman hastanede karıştırılan çocuk. Sikik hastanenin sikik hemşiresinin yapacağı tek şey bebeklere bakmaktı. Onu bile becerememişti.
On yedi yıl sonra neyi düzeltmeye çalışıyorlarsa, aramış haber vermişlerdi.
Üç gün önce test yaptırmıştık. Bugün çıkan sonuç ile abimin evine gidip eşyalarımı toplamıştık.
Ben abimle kalmak istesemde, o babam olacak şerefsiz çocukları değiştirmeyi teklif etmişti. Bize yapamadığı babalığı ona yapacaktı demek ki.
Umrunda değildi. Ne bok yerse yesin. Ama velayetim onda olduğu için, diğer ailede -öz ailem- beni istediği için, mecburen onlarla gidiyordum.
Abim onlarla kalmamı istedi. Bu zamana kadar aile sevgisi görmemiştik, bu saatten sonra görmemi istiyordu.
Ben aile sevgisi aramıyorum ki, abim bana yeterdi.
Abim okulun ikinci senesinde ayrı eve çıkmıştı ve beni de yanına almıştı. O zamandan beri onunla kalıyordum. Gereksiz aileminde işine gelmişti.
Üniversite okuduğu zaman çalışıyordu, bende ona destek olmak için çalışıyordum. O gerizekalıların parasını yiyeceğime aç kalırdım daha iyi.
Biriktirdiğimiz paralar ile ayrı eve çıkmıştık. Gerçi abim paramı almıyordu. Hep okuyup, hem çalıştıyordu.
Şimdi ise iyi bir şirkette mimarlık yapıyordu. Hatta daha iyi bir eve çıkmıştık. Daha doğru düzgün kalamadan bu karıştırılma olayı çıkmıştı.
Abim sorun olursa yanına alacağını söylemişti ama bir şans vermezsem ileride pişman olacağımı söylüyordu.
Pişman falan olmayacaktım. Gitmekte istemiyordum.
Öz annem durmadan ağladığı için biraz üzülmüş olabilirdim. Ama o kadar.
Onlarda çocuklarını değiştirmeyi istemişti. Hadi bizimkiler neyse de, insan çocuğunu bir anda nasıl değiştirmek ister ki?
Öz babam ise karışan çocuğun evde her zaman huzursuzluk çıkardığından bahsetti. İyi anlaşamazlarmış.
Bu arada öz babam -Serkan Ekinci- bilindik bir takı firmasının sahibiymiş. Öz annemde -Melek Ekinci- tasarımcısıymış.
Abilerim ve bir ikizim olduğundan bahsettiler. Önceki çocuktan dolayı ön yargılı olabileceklerinden bahsettiler.
Çokta umrumda.
Araba durduğunda düşüncelerimden kurtuldum.
Büyük bir evin önüne gelmiştik. Belli ki durumları iyiydi. "Evine hoşgeldin oğlum." dedi öz annem.
Kafa sallamakla yetindim. Hepimiz arabadan inmiştik. Öz babam kolunu omzuma attı. "İçeride sana bir şey derlerse, laf atmaktan çekinme."
Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Aralarına yeni katılmama rağmen, benim yanımda oluyordu.
"Emin olun altta kalmam."
Gülümseyip, omzuma iki kere vurdu.
Kapının açılması ile tatlı bir teyze karşıladı.