20

8.3K 1K 588
                                    

Sarı ve alnı açık saçları, ince beli, mavi kotu ve yarım kol tişörtüyle, elinde ki gitar Han Jisung'a tam anlamıyla oturmuştu. Bunu düşünüyordu Minho. Şarkıya odaklanamadı gözü hep üzerindeydi. Neyse ki Jisung'un gözleri kapalıydı ama böyleyken bile etkileyici gözüküyordu.

"Nasıl?"

Minho, Jisung'un sorusuyla düşüncelerinden ona odaklanmıştı. 'Ne nasıl?' diye sormak istedi ama son anda hatırladı. Şarkı aklında hiç kalmadı zaten.

"Şey, üzgünüm... Pek odaklanamadım şarkıya tekrar çalabilir misin?"

Jisung iç çekip telefonundan saate baktı. Gecenin bir yarısı Minho'nun evinin önünde oturmuşlardı.

"Saat gerçekten geç oldu. Yarın çalmamı ister misin? Uykun gelmiş gibi."

Hemen iki yana salladı kafasını. Bulmuşken bırakmak olmazdı.

"Olmaz! Gidemezsin, şarkıya odaklanamadım lütfen sadece bir kez..."

Diye yalvardı dudaklarını bükerek. Jisung bu hallerine gülümseyip tekrar çalmaya başladı. Şarkı kırk beş saniyelikti. Bu sefer gerçekten odaklanmıştı Minho. Sesi insanı huzura kavuşturuyor, sanki bulutlarda koşuyormuşsun hiç düşmeyeceksin gibi.

"Başka yok."

Tepkisine bakmak için kafasını kaldırdığında, bir elini sağ yanağına koyup diğer yanağını öpen Minho'yu beklemiyordu.

"Yanakların çok yumuşak."

Utançla yere bakarken ikisi de sustu. Hiç konuşmadılar öylece yere baktılar. Bu ölüm sessizliğini bozan kişi Jisung'tu.

"Gitmem gerekiyor, saat geç oldu. Kedilerin uyku saati çoktan geçti!"

Alayla gülümserken gitarını çantasına koyuyordu. Tabii ki gitmesini istemiyordu Minho ama zorla da 'gitme' diyemezdi.

"Teşekkür ederim, gitarı güzel çalıyorsun herkesin duyması gerek, hoş..."

Jisung gülümsedi ve saçlarını karıştırdı.

"Ben de teşekkür ederim."

Kısa ama onlara göre uzunca bakışıp Jisung arkasını dönüp gitti. Minho'nun evini fazla aşmamış ki arkadan ses duydu.

"Jisung!!"

Hızla kedi gibi ona dopru koşan Minho'ya baktı. Gülümseyerek koşuyordu ve bu gülümsemesine karşılık veremeden edemezdi kimse.

"Bekle!! Seni seviyorum Jisung!"

Duyduğu cümle ve ona doğru koşarak gelen kişiye donup kalmıştı. Kim olsa donardı çünkü beklenmedik bir olay. Minho yakınlayıp Jisung'a konuşma fırsatı bile vermeden dudaklarına kapanmıştı bile... İki eli yanaklarında, sırf hislerini ona söylemek için gelmiş şimdi onu öpüyordu. Geri çekildiğinde gayet enerjik gözüküyordu Jisung'un aksine.

"Niye yaptın bunu şimdi?"

Minho gergince güldü, bu soru onu germişti. Reddedileceğini düşünmüştü çoktan.

"Sana hislerimi söylemeye çalıştım bu gece başarılı olamadım ama sonradan cesaret geldi. Biliyorum olumsuz yanıt alacağım lütfen söyleme cevabını çünkü biliyorum sadece git tamam mı? İyi geceler."

Minho arkasını dönüp gerçekten gitmişti. Jisung kendine gelene kadar o eve varacaktı bile. Duyacağını umarak arkasından son sesiyle bağırdı.

"Hislerimiz karşılıklı!!!"

hackerWhere stories live. Discover now