17. Bölüm

296 16 5
                                    

Taehyung'ın söyledikleri karşısında şoka girmiştim. Söylemesini beklediğim şeyler bunlar değildi... Kendimi gerçekten çok kötü hissettim. Bu yüzden söylenmesi gerekeni söyledim.

Y/n: Madem zaman istiyorsun, tamam o zaman sana düşünmen için biraz zaman tanıyacağım. Ama lütfen beni çok bekletme.

Taehyung: Söz veriyorum seni çok bekletmeyeceğim...

Taehyung'ın gözlerine son kez baktıktan sonra odadan çıktım. Acaba ne kadar süre bekleyecektim? 2 hafta? Yada 1 ay? Bunları düşünürken bir anda susmaya başladığımı hissettim. Ama dayanmak zorundaydım çünkü hava kararmıştı ve Taehyung olmadan da gitmek istemiyordum. Bu yüzden hemen odama çıktım.

Odaya geldiğimde Jimin uyuyordu bu yüzden bende sessizce koltukta oturup Taehyung'ı düşünmeye çalışıyordum. Ama susuzluğum buna izin vermiyordu. Artık dayanamıyordum. Bu yüzden hızlıca odadan çıktım ve yapmaman gereken şeyi yapacaktım. Taehyung'ın kapısındaydım. Tam kapıyı açacakken Namjoon kolumdan tuttu.

Namjoon: Y/n şuanda Taehyung iyi değil. Lütfen onu yalnız bırak.

Y/n: Biliyorum, özür dilerim. Lütfen buraya geldiğimi ona söyleme.

Namjoon: Söylemeyeceğimden emin olabilirsin.

Şimdi ne yapacaktım? Namjoon'a söylemedim çünkü onlara hala güvenemiyordum ve eğer ormana onlarla gidersem başıma bişey gelebilir diye düşündüm. Bu yüzden odaya geri çıktım.

Jimin'i uyandıracaktım. Bu yüzden yavaşça Jimin'in omzunu dürttüm. O da yavaşça gözlerini açtı.

Jimin: Ne oldu y/n?

Y/n: Benimle ormana gelir misin?

Jimin: Neden?

Y/n: Çünkü susadım

Jimin: Aslına bakarsan bugün bende çok susadım. Hadi gel bir an önce gidelim.

Y/n: Tamam hadi acele et.

Jimin elini yüzünü yıkadı ve kendine geldiğinde evden çıktık.

Y/n: Diğerleri ne zaman avlanıyor?

Jimin: Onlar geceleri gidiyor.

Y/n: Hmm anladım...

Jimin: Sanırım şurada bir ses duydum. Koş o tarafa gidelim!

Jimin'in söylediğinden sonra koşarak oraya gittik. Gerçekten de doğru duymuştu, orada bir ceylan vardı. Gerçekten de kulakları çok iyi duyuyordu. Acaba o Taehyung'ın dediği gibi gerçekten de tehlikeli miydi?

Offf hayır ne saçmalıyorum...
Hem en fazla ne yapabilir ki?
Bunları düşünmeyi bırakmalıyım.

Ben daha hamlemi yapmadan Jimin ceylanın üzerine atlamıştı. Cidden çok hızlıydı. Ağzım açık kalmıştı. Ve o an gerçekten de diğerlerinden daha da tehlikeli olduğuna inanmıştım.

Sırasıyla önce Jimin sonrada ben susuzluğumuzu giderdik. Daha sonra eve dönerken Jiminle konuşmaya başladım.

Y/n: Gerçekten de çok hızlısın. Peki nasıl oluyor da diğerlerinden daha iyi özelliklere sahipsin?

Jimin: Sen daha Sugayı görmediğin için böyle söylüyorsun:D Duruma açıklık getirmem gerekirse ben ve suga diğerlerinden farklı ve aynı zamanda üvey kardeşiz. İkimizin de soyu diğerlerinden farklı. Babamız en soylu vampirlerden biriydi. Ama Suga'nın annesi onu zehirleyip öldürdü. Tek istediği onun mirasıydı. Sonra da bu olay Suga'da büyük bir travma yarattı bu yüzden pek konuşmayı sevmez.

Y/n: Gerçekten de çok kötü bir durummuş... Peki ya Suga'nın annesine noldu?

Jimin: Hala yaşıyor ama Suga onunla görüşmüyor.

Y/n: Eminim bu Suga için çok zor bir durumdur. Bunları bildiğim iyi oldu. Artık Suga'ya karşı daha hassas davranıcam.

Konuşmamız bittikten sonra eve varmıştık. Etrafa baktığımda Taehyung yoktu. Jisoo'da yoktu. Fakat diğerleri salonda bişeyler izliyordu. Hemen merakla Jin'e sordum.

Y/n: Jisoo ve Taehyung nerede?

Jin: Taehyung odasında ama Jisoo ağlayarak gitti. Sanırım kavga ettiler...

Y/n: Hmm anladım... Peki Taehyung iyi mi?

Jin: Aslına bakarsan onu daha önce böyle üzgün görmemiştim. Sorunun ne olduğunu sen biliyor musun?

Y/n: Evet biliyorum. Herşey benim yüzümden oldu, özür dilerim. Lütfen şuanda anlatmamı istemeyin. Sonra konuşalım. Ben yatmaya gidiyorum iyi geceler.

Diğerleride bana iyi geceler diledi. Jimin'de diğerleriyle oturacağını daha sonra da misafir odalarından birinde kalacağını söylemişti. Bende onu kafamla onayladım ve odama çıktım.

Gerçekten kendimi hiç olmadığım kadar yorgun hissediyordum. Bu yüzden önce güzel bir duş aldım. Sonra da üzerime rahat bişeyler giyip yatağa uzandım. Ve uyumaya çalıştım. Ama bir türlü uyuyamadım.

Saatler geçmişti ama ben hala bir sağa birde sola dönüp duruyordum. Saate baktığımda saat 2.00 olmuştu. Ve aşağıdaki seslerde kesilmişti. Sanırım herkes yatmaya gitmişti. Bende bunu fırsat bilip yavaş adımlarla seoju almak için mutfağa indim. Fakat tam dolabı açmak üzereyken onu gördüm...

A Sadistic Vampire | KTHWhere stories live. Discover now