VİCTOR FRANKL&İNSANIN ANLAM ARAYIŞI

156 4 0
                                    

# Değiştirilemeyecek bir kaderle yüz yüze geldiğimiz zaman bile, yaşamda bir anlam bulabileceğimizi asla unutmayalım.

# Yaşamda bir anlam bulmanın ikinci yolu bir şey (iyilik, doğruluk, güzellik gibi) yaşamak, doğayı ve kültürü yaşamak, son ve bir o kadar önemlisi de olanca eşsizliğiyle bir insanı yaşamaktır. Yani onu sevmektir.


# Bazı otoritelere göre anlamlar ve değerler "savunma mekanizmalarından, tepki oluşumlarından ve yüceltmelerden" öte bir şey değildir. Ama bana göre ben sadece "savunma mekanizmalarım" uğruna yaşamak istemeyeceğim gibi, sadece "tepki oluşumlarım" uğruna ölmeye de hazır değilim.

# Varoluşsal boşluk temel olarak kendini can sıkıntısı durumunda dışavurur. İnsanlığın, bunaltı ve can sıkıntısından oluşan iki uç arasında sonsuza kadar mekik dokunmaya mahkum olduğunu söyleyen Schopenhauer'i anlayabiliriz.

# Artık bir durumu değiştiremeyecek noktaya geldiğimiz zaman kendimizi değiştirme yoluna gideriz.

# Yaşamda bir anlam bulmanın üçüncü yolu acı çekmektir

# Yaşamak acı çekmektir ve hayatta kalmak acıda bir anlam bulmak demektir.

# Bir başka insanı, kişiliğinin en derindeki çekirdeğinden kavramanın tek yolu sevgidir. Sevmediği sürece, hiç kimse bir başka insanın özünün tam olarak farkına varamaz.

# Hiç uğruna ölmek istemiyordu. Hiçbirimiz bunu istemiyorduk.

# Nihai anlamda kişinin yaşamın anlamının ne olduğunu sormaması, bunun yerine bu sorunun muhatabının kendisi olduğunu kavraması gerekir. Her insan yaşam tarafından sorgulanır ve herkes sadece kendi yaşamı için cevap verirken yaşama cevap verir; sadece sorumlu olarak bunu yapabilir. Bu nedenle logoterapi, insan varoluşunun özünü sorumlulukta görmektedir.

# Kişi, hizmet edeceği bir davaya ya da seveceği bir insana kendini adayarak ne kadar çok kendini unutursa, o kadar çok insan olur ve kendini de o kadar çok gerçekleştirir.

# Bir insanın acı çekmesi boş bir odada ki gazın davranışına benzer. Boş bir odaya belli bir miktarda gaz verildiği zaman, oda ne kadar büyük olursa olsun gaz odanın tamamına yayılır. Ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun, acı da insanın ruhuna ve bilincine tamamen yayılır. Dolayısıyla insanın çektiği acının 'büyüklüğü' kesinlikle görecelidir.

# Mutluluk gibi başarının da peşinden koşamazsınız; kendisi ortaya çıkmalı, kendisi oluşmalı.

# Anormal bir duruma gösterilen anormal tepki normal bir davranıştır.

# "Dünya ne kadar güzel olabilirdi!"

# İnsan özgürlüklerinin sonuncusu, insanın kendi tutumunu belirlemesi, kendi yolunu seçmesidir.

# Eğer yaşamda gerçekten bir anlam varsa, acıda da bir anlam olmalıdır. Acı da yaşamın kader ve ölüm kadar silinmez bir parçasıdır. Acı ve ölüm olmaksızın, insan yaşamı tamamlanmış olmaz.

#  Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediğini öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara bunu öğretmemiz gerekiyordu.

# Dayakların en acı verici yanı içinde barındırdığı hakarettir.

# Gelecekte bir hedef göremediği için kendini çöküşe bırakan bir insan, kendini geçmişe yönelik düşüncelere dalmış buluyordu.

# Frankl, Nietzsche'den şu alıntıyı severek kullanır: "Yaşamak için bir nedeni olan insan, her türlü nasıla katlanabilir."

# Logoterapiye göre bu yaşam anlamını üç farklı yoldan keşfedebiliriz:
1- Bir eser yaratarak ya da bir iş yaparak
2- Bir şey yaşayarak ya da bir insanla etkileşerek
3- Kaçınılmaz acıya yönelik bir tavır geliştirerek.


# Zayıflık anlarını ve gizli gözyaşlarını mini­mum düzeyde tutmaya çalışarak, acının tamamını göğüslememiz gerekiyordu. Ama gözyaşlarından utanmamız gerekmiyordu, çünkü gözyaşları, bir insanın, cesaretlerin en büyüğüne, acı çek­me cesaretine sahip olduğuna tanıklık ediyordu.

# İnsan seçim yapmak zorundadır... Hiçbir içgüdü ona ne yapacağını söylemez. Hiçbir gelenek ona ne yapması gerektiğini söylemez; bazen neyi arzuladığını bile bilmez. Bunun yerine ya diğer insanların yaptığı şeyleri arzular (uydumculuk) ya da diğer insanların kendisinden yapmasını istedikleri şeyleri yapar (totalitercilik)

_________________________

Viktor E. Frankl Avusturyalı bir psikiyatrist. Yunanca 'logos' yani 'anlam' kelimesinden türetilen logoterapinin kurucusu, varoluşcu terapinin en önemli isimlerinden biri.
 Yazar sadece bunlarla değil, hayat hikayesiyle de daha doğrusu hayatta kalma hikayesiyle de çok şey öğreten biri. İkinci Dünya Savaşı sırasında insanlık dışı toplama kamplarında uzun süre tutuklu olarak kalmış; babası, annesi, erkek kardeşi ve karısı bu toplama kamplarında ölmüş, kız kardeşi hariç ailesinin tamamını kaybetmiştir.
 Her şeyini kaybeden, bütün değerleri yok edilen, açlığın ve acımasızlığın altında ezilen, her gün ölümü baş ucunda hisseden biri nasıl olur da yaşamı sürdürmeye değer bulabilir? Bu kitapta bu sorunun cevabını bulacaksınız.  30'un üzerinde dile çevrilen ve 15 milyondan fazla satan bu kitabında logoterapiyi keşfetmesine yol açan kendi deneyimlerini, toplama kampında ki zamanlarını ve kendi psikiyatrik öğretilerini anlatıyor. Psikoloji kitapları genelde ağır bir dilde yazılsa da bu gayet akıcı, okumaktan sıkılmayacağınız, size mutlaka bir şeyler öğretebilecek olan bir kitap. 
Buraya son olarak bu psikiyatristin hastalarına sorduğu bir soruyu bırakıyorum; Neden intihar etmiyorsunuz? 

KİTAPLARDAN ALINTILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin