Nefes

349 29 82
                                    

Gerileme sahnelerinde "Ne olur, üzülme" fon müziği dinlemeyi unutmayın!

Genç adam ödül töreninde, tekbaşına kahramancasına mücadele ederek, 8 kurşunla yaralanmıştı. Tim ve sevdiği kadın adamın bir an adamın şehit olduğunu sanmıştı. Genç kadın son dayanacağını kaybetti diye paramparça olmuştu. Al bayrağı üzerine örtüldüğünde ani bir haraketler olmuştu. Genç kadın çocuklar gibi, sevinç çığlığıyla " Fethi... Fethi yaşıyor! Fethi Yaşıyor!" Tim derhal adamı hastahaneye götürmüştüler.

Genç adamın vurulmasından neredeyse 29,5 ay geçmişti. Bu süre içinde adam komadaydı. Kendine hala gelmemişti, kadın bunca zaman içinde sevdiğini adamdan "canıım" deyişini, birlikte zaman geçirmesini, her şeyi çok özlemişti. Genç kadın her gün, bir boş zaman bulduğunda hemen sevdiği adamın yanına koşar, hep umutla beklerdi bir gün kendine gelir diye... Sanki onunla sohbet ederdi. Günü nasıl geçtidiğini ona anlatırdı. Bir tek birlikte ağır şekilde nefes alıyorlardı diye şükür ediyor kadıncağız.

Genç kadın ile Tim birlikte operasyona çıkar. Kadın Gonca'yı eline alıp, sevdiği adamın bunu yapanlardan hesap sorar. Mücahit delicesine çatışsa da, sonunda bıkıp usanır: " Bu nedir aga, öldürüyoruz, bir yerlerden geliyor ya" Genç kadın sıkıntılı sesle telsizden: "Sorma Mücahit ya, mantar gibi bittiler. Kaç saattir uğraşıyoruz. Bir bitseydi, bu operasyon Fethi'yi görseydik". Tim adamın ismini duyar ve üzülür, ama atışmaya devam eder.

En nihayetinde Tim düşmanlarını temizlemiştir, herkes güvenli yerinden ayrılırken, düşmanlardan biri kadını vurarken Yavuz bağırarak: "Eylem, dikkat et!" Ama kadın bu duyuruyu duymaz, dalgındır. Çünkü hala kulağında sevdiği adamın son sözleri kulağında çınlanıyordu. Mücahit düşmanı vurur ve öldürür. Bu sırada kadın ateş sesiyle kendine gelir. Feyzullah yanına yakınlaşır, sakince: "Abla, iyi misin?" Eylem derin nefes aldıktan sonra: "iyiyim, iyiyim".

Yavuz hafif şekilde kadına azarlar: "Eylem, az kalsın ölüyordun! Kendine gel biraz! Böyle hayatına devam edemezsin. Operasyonda olduğunda Fethi'yi unut, dikkatini topla!" Genç kadın zorlukla yutkunarak, sakin olmaya çalışarak: "Yavuz, ben bir an Fethi'yi unutursam, kalbim durur. Ben onun sayesinde güç alıyorum, bak bunu Gonca'yı şimdilik benim kullanmamı istedi. Sence ben 3 yılı birlikte geçirdiğim adamı nasıl unuturum? Ama senin için hava hoş tabi. Merve'yi, Baharı unuttun". Yavuz sinirle lafını keser: "ben onları hiçbir zaman unutmadım, Eylem!" Genç kadın başını sallar: "o yüzden mi, Derya ile hemen evlendin?" Yavuz: "Eylem, sus yoksa fena kalbini kırarım. Eylem acı şekilde gülümseyerek: Zaten benim yeterince kalbim kırık, seninki mi kıracak?!" Dedikten sonra çıkıp gider.

Tim operasyondan çıktıktan sonra, dinleme odasına gider. Genç kadın cebhaneye gider ve sevdiği adamın gözbebeğini öper ve dikkatlice yerine bırakarak, umutlu sözler söyler Gonca'ya: "Gonca, ne olur üzülme! Üzülme! az daha sabret, Fethi kendine gelecek ve seninle atışlar isabetli atışlar, birlikte yine 3'müz belki bir gün 4'müz operasyonlara çıkacağız. Ne olur o güne kadar dayan tamam mı, kızım?"

Feyzullah durumuna bakar. Kadının halini hiç iyi olmadığını görür ve gider Tim'e anlatır. Tim de durumdan kahrolur. Mücahit: "Yemin ederim, kendini çok üzüyor. Bu ne zamana kadar böyle devam edecek?" Mansur: "Acaba bir doktora mı göstersek?" Ateş oflayarak: "Oğlum, anlamıyorum ki. Bizde üzülüyoruz. Ama neden bu kadar kendisini harap ediyor?! Boş boş umutlar ediyor. Ben ne yapacağımı biliyorum". Feyzullah endişelenerek: "Abi, umarım tahmin ettiğim şeyi yapmayacaksın". Ateş dişlerini sıkarak:" Eğer biraz daha zorlarsa, kusura bakmasın yapacağım".

Kadın cebhaneden ayrılarak, odasına gider. Fethi vurulduğundan beri o odaya kimsenin girmesine izin vermezdi, çünkü bu oda onlarla saklıydı. Eylem hazırlandıktan sonra, dinlenme odasının kapısından: "Ben gidiyorum Fethi'yi görmeye, size iyi dinlenmeler". Ateş bağırarak kadını durdurur: "Dayıoğlu, bekle birlikte çıkalım". Genç kadın bekler. Mücahit kolunu tutar, Ateşin ve sert şekilde bakarak: "Öyle bir şey yapmayacaksın, Tamam mı!" Ateş kolunu kurtarır, birlikte hastahaneye doğru giderler.

Genç kadın tam kapıyı açıp, sevdiği adamın odasına girecekken Ateş durdurur. Ateş artık dayanamayıp sinirle: "Eylem, ne zamana kadar böyle devam edeceksin? Anla artık, 2 yıldan fazladır ki, Fethi bu halde! Kendine gel artık, hayatını değiştir. Ne malum kendine geleceği? Onun için değer mi bu kadar, kendini harap etmek? Nefessiz biraz nefes alman hakkın yok mu? Kendini düşün artık! Deli gibi tüfekle konuşuyorsun. Benim tanıdığım, Avcı Kız böyle değildi! Seni tımarhaneye göndermeliyim, yoksa hiç kendine gelemeyeceksin".

Genç kadının bardağının taşıran son damla olur ve sinirle: "Sen ne dediğinin farkında mısın Ateş?Burada uyan benim ailem, benim son sığındığım adam. Senin de kardeşin! Doğru, Fethi sana kardeşim derdi. Ama sen kardeşi olarak arkasından pıçakladın hep. Ya sen, Nazlıyı komada 1-2 gün güçle görmeyi kabullendin ve aniden intikam almayı planladın tek başına. Hemingway sanki sana demiş bu sözcüğü: "Umut etmemek aptalca, üstelik bunun günah olduğuna inanıyorum". Ama ben yavaş yavaş planlarımı uyguladım ve Çolağı, Draganı mahvettim. Gerekirse 2 yıl, gerekirse de 20 yıl beklerim. Ben inanıyorum, biz yeniden kavuşacağız. Nefes alması benim için değerli ve önemli. Doğru Fethi'siz aldığım her nefesin, her an acısını çekiyorum. Ama nefes alıyorsak bunda umut vardır. Çünkü Hemingway burada da der ki: "Yalnızca artık şansım yok. Ama kim bilir? Belki bugün olur. Her gün yeni bir gündür..." Bu sırada Ateş ağlar. "Ha bu arada bitmedi. Biz seni bu intikam aşkından kurtarmak yüzünden, neler yaşadık haberin var mı senin? Nerde haberin olacak? Erdem albay, seni kurtarmamızı istedi, ama sen dönmedin. Ben o sırada hamileydim, canımız neyin pahasına olursa olsun mücadele ettik, ama senin boş boş intikam hırsı yüzünden bebeğim feda etti. Senin yüzünden, bir anlık sevincimiz mahvoldu, canımızdan can aldılar, haberin var mı? En sonda bu! Erdem albay siz endişelenmeyin diye, haber vermemi istemedi. Ama Fethi tekbaşına mücadele etti, şimdi de can çekişiyor. Söyle, vicdanın rahat mı?! Emin ol bütün bunları asla unutamayacaksın! Şimdi git beni, bizi rahat bırak!"

Genç kadın odaya girer ve kapıyı kapatır. Ateş duyduğu acı hakikatler yüzünden vicdan azabı çeker. Pencereden ağlayarak bakar, kadın bunu görür perdeyi çeker. Ateş kafasını duvara vurarak: "Benim yüzümden kaç can kayıpları gitmiş? Şimdi Avcı benim yüzümden giderse, hayatta kendimi affetmem. Onlar affetse bile".

Genç kadın sevdiğinin yanına gider. Adamın elini sımsıkı tutar: "Fethi, şuan senin desteğini duymama öyle çok ihtiyacım var ki, senin canıım deyişine öyle çok ihtiyacım var ki...Dayanamıyorum artık, canım çok yanıyor. Kimse beni anlamıyor. Herkes beni deli gibi görüyor. Nolur kendine gel artık, beni bu acımasız hayatta yalnız bırakma! Mercimeğin, Zeynep'imiz bizi bıraktı, sende bizi Gonca'yla bırakma nolur!" Başını da adamın omuzuna koyar ve hıçkıra hıçkıra şiddetli şekilde ağlayarak: "Fethi, ne olur gitme! Bırakma beni!..."

Aniden genç adam kadının elini sıkar ve aylar sonra cılız, umutlu sesiyle: "E-Eylem!" Kadın şaşkınlıkla başını kaldırır ve adamın gözlerinin açtığını görür. Sevinç gözyaşlarıyla: "Fethiii, sevgilim. Şükürler olsun". Adamın saçını okşar ve yerinden kalkıp dudağına buse kondurur. Doktora durumu bildirmek ister, ama Fethi izin vermez kadının elinin avucunu öper: "Canıım, gitme. İzin ver biraz göreyim seni. Sanki seni bir gündür görmemişim. Ne kadar özlemişim seni".

Genç kadın: "Neredeyse 30 aydır olsun, senin sesini duymadım, Fethi. Ben de o kadar özledim ki o bakışını, sesini. Bundan sonra beni yalnız bırak tamam mı?" Fethi: "Senden vazgeçmemin bedeli artık çok ağır be gülüm". Eylem sıksıkı sarılır Fethi'ye. Fethi de bir şekilde sarılır, ama yalandan bir yeri acımış gibi ahlar. Genç kadın ayrılır ve endişeyle: "iyi misin?" Genç adam tek kaşını kaldırarak: "bir daha öpücük verersen, acımaz belki". Der gamzeli gülüşüyle kıkırdar. Eylem gülümseyerek: "artist yaa". dedikten sonra, hayat öpücüğünü verir. Genç adam: "seni seviyorum, Eylem Mercier". Genç kadın da: "bende seni seviyorum Fethi Kulaksız..."




Hemingway bir konuda yanılmıştı: "Eğer iki insan birbirini seviyorsa, bunda mutlu son vardır!" EyFet sonsuz kadar, hep mutlu oldu... ❤️💫

Merhaba arkadaşlar, nasılsınız?

Bir anda aklıma geldi, umarım beğenirsiniz 😊

Sanki fotoğrafı bir hastahanede çekildiyi düşünün ve hallerinde olduğunu düşünün. ( Photoshop yapamadığım için böyle resim koydum.)

Yazılarımda hatalar olabilir, kusura bakmayın arkadaşlar 😊

Yorumlarınızı ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum

Ve de oy vermeyi (vote atmayı) unutmayın

Sağlıkla...Sevgiyle...EyFet'le kalın ❤️💫

Tarifsiz aşk hikayeleri... *EyFet*Where stories live. Discover now