🕐

509 56 27
                                    

Dünayaya gitmek bugün için hyunjini fazlası ile yormuştu. Siyah kanatlarının her bir tüyü titriyordu resmen.

Karanlıklar şatosuna varmasına kadar hafif hafif sendelemiş odadaki yatağa kendini bıraktığında sakinleşmesi dahada zor olmuştu. Chan ile kaldıkları odanın tavanı Chan ın isteği üzerine dev bir aynayla süslenmişti. Ve hyunjin bir gözü açık yeşil parlarken öbürünün kırmızılığını fazla net görüyordu. O gözlerdeki derin arzular hem onu cezbediyor hemde fazlasıyla korkutuyordu. Şeytanlar, aslında normal şeytanlar mı demeliydi? renkli gözlerle doğmazlardı. Kahverengi veya siyah başka renk göremezdiniz onlarda. Ama hyunjin nedenini bilmediği saçma birşeyden parlak yeşil gözlere sahipti ve yine normal şeytanlar gibi ne zaman alev alıcağınıda kontrol edemiyordu.

O kırmızı parlak gözler sadece bir renk değildi işte. Bir şeytanın gözleri kırmızının en koyu tonu olduğunda maviye dönerdi mesela. Tıpkı alevlerin en yakıcısı mavi Ateş gibi. O kırmızı gözler bir günaha teşvik edildiğinde yada şeytan kendi isteği ile birşey yaptığımda oluşurdu. Cehennem ateşlerin gösterirdi aslında. Yakılan yıkılan ruhları, belki geçmişi yada geleceği. Kafasını çevirip gözlerini yumduğunda sadece azıcık uyumak istemişti, kafasını dağıtmak fazlasıyla düşündüğü yeşil gözlerinden uzaklaşmak istemişti. Hayallerinin rüyalarına sızmasını değil.

Amfide gördü önce onları. Dev derslikte Chan ın kanatları altında etrafını sinir ederken eğlendiğini arada saçına konan öpücüklerle huzura kavuştuğunu hissetti.
Dolunayı gördü dışarıda akşam olmuştu birden beraber uçuyorlardı şimdi siyah kanatları birbirine karışırken ayın önünde nefes nefeselerdi. Yine yarış yapmışlardı kesin. Zaman veya mekanı konrtrol edemezken tavandaki aynadan gördü yansımalarını gözleri kırmızıydı işte bugünkü gibi aynı onun gözlerine sahip bir Chan ise karşısındaki beyaz boyna küçük öpücükler bahşediyordu. Ve sonra karardı heryer, yine o kızıl saçlı kişi ordaydı kim olduğunu bir türlü anlayamadığı çocuk.

Gün doğarken yanına çektiği sarı saçlı minik beden ona sürekli daha çok sokuluyordu ve arada konuşup gülüşüyorlardı. Güneş doğmaya devam ederken kanatlarının acısını da hissediyordu aslında. Anlamdıramamıştı ama. Önündeki çifte bakmaktan kendini alamıyordu birtürlü. Bütün kanı çekiliyor kalbi kendini zorluyordu. Elleri titremeye kanatlarının acısı bütün bedenine yayılmaya başlarken sarı saçlı genç ona döndü. Gülümsemesi kalbine resmen bir ok saplarken turuncu saçlı genç görmekten korktuğu kişi çıktı. Ona dönüp çarpık gülümsemesini sergilerken Felix i çekip dahada sarıldı ve boynunda açığa çıkan mührü göstermek istercesine orayı sevdi. Kanatlarındaki acı son seviyesine çıktı. Nefesi kesildi kanatlarının vücudunu terk edişini uyanıkken yaşadı.

Chan eşini seçmişti. Onu mühürlemiş bütün aşkını ve kalbini ona vermişti. Gözyaşları yerini kana bırakmış yere damlayan kırmızı damlalar durdurak bilmemişti.

Çığlık atarak uyanması sonucu ona korkuyla bakan bir changbin beklemiyordu. Kanatlarının yerinde olduğunu konrtol ettikten sonra omuzlarından onu sarsıp duran arkadaşına cevap vermek istemişti. Ama konuşamıyordu! Kelimeler boğazında düğümleniyor sesi çıkmıyordu. Attığı çığlıklar aslında duyulurken sadece şeytanlar başı Jennie bunu başarabildiği için kulaklarını kapayıp yere çökmek zorunda kalmıştı. Karmaşanın başındayken Chan şatodaki telaşı görüp odasına dalmış acı içinde sesi çıkmadan bağırıp ağlayan hyunjin i görmüştü.

Bir çığlık daha kopardı hyun, yine duyamadı kendini vurmaya başladı boğazına tırmaladı tırnaklarıyla. Ama ona sarılan Chan durması için yalvarıyordu. Changbin elinden birşey gelmemesi yüzünden başlarının odasına ışınlanmış ama jennienin yerde kulaklarını tuttuğunu görünce ona yardım etmeye odaklanmaya çalıştı. "Durdurun, durdurun" diye sayıklarken acı çığlıklar koparamıyacak kadar canı acıyordu şuan onun.

Odada hala sesini duyurmaya çalışan hyunjini sakinleştirmeye çalışan Chan başka hiçbir şeyle ilgilemiyordu anlık. Susmalıydı şuan çözüm bulana kadar kendine zarar vermemeye çalışmalıydı. Yaklaşık 10 dakika sadece sarılıp ona varlığını hissettirmeye çalıştı. Kalbinin derinlerinde çok keskin bir sızı hissediyordu ve bu onu yakarken hyunjin in ölürmüşçesine ağlaması ona asla yarar sağlamıyordu.

10 dakika sonra zarif beden kollarına yığıldı. Yorgun düşen benliği vücudu kaldıramdı ve ruhu tekrar uykuya daldı. Chan kendine bastıran saçma uykuya direnmeye çalışırken resmen bayıldı.

İkiside dışarının karanlığında kendini gizlemiş onlara bu işkenceyi refah gören kişinin gülümseyerek onları izlediğinden bir haberdi. Chan kafasını azıcık çevirse görebiliceği kişiyi bile hyunjinin acısını azaltmaya odaklandığı için kaçırmıştı. Artık şeytanın oğluna cehennemin mavi alevlerini tattırma zamanıydı, karanlık süilet ikisininde bunu hakettiği kararındaydı.

devils love | hyunchanWhere stories live. Discover now