WHELVE

121 14 57
                                    

Midd-Nightt

✧✧✧

Oldukça güzel bir cuma sabahıydı, en azından öyle olması gerekiyordu. Busan şehrinin en prestijli okullarından biri olan Kangmin Bilim Lisesi'nin öğrencileri bugün haftanın son okul günü olduğundan olsa gerek, hayli mutlu görünüyordu diğer günlere nazaran. Okul bahçesine üstlerinde üniformaları, ellerinde çantalarıyla giren öğrenciler konuşuyor ve birbirleriyle gülüşüyor, öğretmenlerine selam veriyordu, herkesin hafta sonu için heyecanlı olduğu belliydi ancak bu ne yazık ki çok uzun sürmedi, okulun koridorlarından birinden bir çığlık sesi yükseldi, bunu duyan öğrencilerin bazıları umursamadan devam etse de bir kısmı durmuş ve ileriye bakmış, kendilerine doğru koşan son sınıflardan Kim Jungwoo'yu beti benzi atmış bir şekilde gözyaşları içinde görmüşlerdi. Kimse ne olduğunu bilmiyordu, herkes merak etmişse de sadece birkaç kişi Jungwoo'nun neden böyle davrandığını anlamak için geldiği yere ilerlemeye başlamıştı.

Bu birkaç kişiden birisi şüphesiz Jungwoo'nun bulunduğu sınıfın da başkanı olan Kim Doyoung'tu.

Doyoung sırtındaki çantasıyla yavaş yavaş oraya ilerlemeye başladı, aklında birçok soru vardı. Jungwoo sadece bir örümcek veya fare görmüş, bu yüzden korkup kaçmış olabilirdi, öyle olmalıydı. Ancak yaklaşmaya devam ettikçe bunun pek de böyle olmadığını anlamaya başlamıştı.

Okulun kullanılmayan konferans salonuna giden o uzun koridorda değişik bir gerginlik hakimdi. Kimsecikler yoktu fakat öğrencilerin sesleri oldukça yakındı, duyuluyordu. Rahatsız edici bir koku vardı ancak çok keskin değildi, bu yüzden aldırış etmedi ve yürüdü ancak yürümemeliydi.

Yeri kızıla boyayan ve duvarlara sıçrayan kanı görmese daha iyiydi.

Muhtemelen Jungwoo'nun görmüş olduğu manzara karşısına çıktığında küçük dilini yutacak kadar oldu, nefes alamadı, bacaklarındaki hakimiyeti kesilmişti sanki. Ne ileri, ne de geri, hiçbir yere gidemiyordu, daha iyi nefes alabilmek için açtığı ağzından küçük ve cılız birkaç çığlık kopmuştu, gözleri yuvalarından fırlayacak kadar açıktı. Gördüğü bu şeyin gerçek olamayacağını söyledi kendi kendine, aklını kaçırmak üzereydi. Bacakları kendini taşıyamadığında geriye düştü.

Okulu onurlandıran kupaların bulunduğu vitrinin bir kapağının camı kırıktı, içindeki kupaların birkaçı yere düşmüştü, ahşap dolaplar kırmızı lekelerle kirliydi, bej tonlarındaki mermerlerde ise bir bedenin kanı yayılmıştı, dolabın ve duvarın dibinde tanıdık bir beden uzanıyordu, özellikle önceki okul gününden dolayı tanıdık olan bir beden. Alnına dökülen kahverengi saçları, gittikçe bembeyaz olmuş teni, morarmaya başlamış dolgun dudakları, kanlı elleri, başının arkası ve karnındaki yaralarıyla Jung Jaehyun...

Doyoung kaçmak istedi ancak yapamamıştı.

Çok geçmeden müdür yardımcısı, iki öğretmen ve birkaç görevli koridorun başında görülmüş, bu manzaraya onlar da şahitlik etmişti, karın boşluğuna saplanan kırık cam parçalarının yansıttığı güneş ışığının parıltısında kaybolmuşlar gibi hepsi de birkaç saniye öylece kaldı, Doyoung artık ağlamaya başlamıştı ki onu ancak fark ettiler ve en sevdiği öğretmenlerinden biri olan Kim Minha onu oturduğu yerden kaldırıp sınıfına gitmesini söyledi. Az önceki görüntünün şoku içerisinde titrek ve küçük adımlarla ilerlemeye başladı, bunu nasıl atlatacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Doyoung? Ne bu halin?" Koridorun başında görünen beden de tanıdıktı, Lee Taeyong. Lise boyunca arkadaşıydı ancak henüz önceki gün kendisini sevdiğini söylemişti Taeyong ve Doyoung da ona her zaman bir sempatisi olduğundan birlikte olabileceklerini söylemişti. Henüz çiçeği burnunda bu ikili için hiçbir şey yolunda gitmeyecekti belli ki, Jung Jaehyun'un ruhu gitmiş olsa da, ardında kalan bedeni bir şeyleri anlatmak üzere bekliyordu. "Koridorun sonunda... Jaehyun..." Taeyong'un ona merakla bakan gözlerine baktı, hiçbir şeyden haberi yoktu muhtemelen ancak anlatmak için kullanabileceği kelimeleri de kaybetmiş gibiydi. Taeyong onu zorlamadı ve ilk önce koluna girip lavaboya götürdü, elini yüzünü yıkadı, Taeyong'un verdiği suyu içti, kendine gelmeyi denedi. Sonrasında kurduğu ilk cümle ise "Jaehyun öldürülmüş." olmuştu.

Whelve | Yongyoung Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt