2.7

2.5K 163 31
                                    



ortaya çıkan gerçekler.



Taşındığımızdan beri her şeyin daha basit, monoton ve sade gerçekleşeceğinden eminken daha da karmaşık hissettirmesi hayatın cilvelerinden biri olsa gerekti. Her zaman istediklerimizin gerçek olmayacağını ve kendi planlarının olduğunu her defasında hatırlatıyordu hayat.

Jungkook ile düşman olmam karmaşıklığın başlangıcı olmuştu. Daha sonra yaptıkları iyice ortalığı karıştırdıktan sonra düşmanlığımızın sona erişi beynimi daha da allak bullak ederken abim ve Jungkook'un gerçekten iyi anlaştığından emin oluşum beni bir kez daha büyük şaşkınlığa sürüklemişti. Jungkook beni yemek yemeye götürdüğü gün gerçekten abimden fikir almış ve abime yemek yemediğimi söylemişti. Abim bunu ağzından kaçırdığında Jungkook'un beni ispiyonladığını anlamıştım. Benimle bütün gece oturup eski günlerimize yeniden dönüp dönmediğimizi sorgulamıştı abim ve bunun onu gerçekten korkuttuğunu görmek kalbimi acıtmıştı.

Abimi yormak istemiyordum ama her defasında sorun çıkarıyordum. Ona iyi bir kardeş olamamak beni üzüyordu ve işler daha da kötüleşmeden bedenim ile ilgili sorunlarımı çözmem gerekiyordu.

Abime ispiyonlamasına sinir olmamıştım Jungkook'un. Gerçekten birazcık bile... Artık bu sorunumu yeniden gündeme getiren kişi olmasını bile umursayamıyordum. Gözlerinde bunu telafi etmeye can attığını görmek bütün eksileri birden bire silmişti gözümde. Daha kötü olabilirdim, bu sorun büyüyebilirdi ve geri dönülemez şeylere yol açabilirdi ama hissettiklerim böyleydi işte. Daha kötü olmamıştım, bu sorun büyümemişti ve geri dönülemez şeylere yol açmamıştı.

Jungkook'un eksileri silinmişti ve beni şaşırtan şeyler listesine bu da eklenmişti kesinlikle.

Yanaklarıma sürdüğüm allığı yerine bırakırken düzleştirdiğim saçlarımı düzelttim ve geriye attım. Görünümümden emin olup ayaklandığımda sırt çantamı tek koluma geçirdiğim gibi odamdan çıktım.

Abimin sabah erken çıkması gerektiğinden okula kendi başıma gidecektim. Abimin attığı mesajda okula gitmeden önce kahvaltı yapmamı söylese de hazırlanmakla vaktimi harcadığımdan buna zamanım kalmamıştı. Kendi kendimi kısıtlamadığımdan emindim, okulda yiyebilirdim.

Daha fazla evde oyalanmadan okula gitmek için kendimi dışarı attığımda durmadan telefonumu kontrol ederek ilerleyen zamanı gördükçe kendimi panik içine sokmayı başarmıştım. Neyse ki kısa sürede gelen otobüse binerek boş koltuklardan birine oturduktan sonra kulaklığımı takmış ve bir şarkı başlattıktan hemen sonra abime yolda olduğumu yazmıştım.

Dakikalar sonra okula ulaşabildiğimde dersin başlamasına üç dakika kadar kaldığını görmüştüm. Demir kapıdan içeri girip bahçede var gücümle koşturmaya başlamıştım ki okul binasına yaklaşmışken karşıma aniden çıkan beden, ona sertçe çarptıktan sonra durmama neden oldu. Sert çarpışmanın etkisiyle tek kolumda takılı olan çanta yere düşmüştü, peşinden dengemi sağlayamadığımdan benim de yeri boylamama az kala bu küçük kaosa neden olan beden kollarını etrafıma sararak beni tuttu.

Etrafımdaki kollar beni tutmayı sürdürürken gözlerimi yüzüne çıkardığımda ciddi bir ifadeyle bana bakan Jungkook'u gördüm. Dersin başlamasına az kalmıştı, bu çocuk neden dışarıdaydı ki? Bahçede ikimizden başka kimse yoktu, tek tük birkaç öğrenci koşar adımlarla okul binasına giriyordu sadece.

"Neden koşuyorsun?"

"Neden aniden karşıma çıkıyorsun?" Belimdeki kollarını tutarak çektiğimde sorusuna soruyla karşılık vermeme gözlerini devirmişti.

Ellerini okul pantolonunun cebine sıkıştırırken derin bir nefes alarak boş bahçede gözlerini gezdirdi ve, "Bilmem," dediğinde gözlerini gözlerime çevirdi. "Komik koşuyordun, karşına çıkıp seninle dalga geçecektim."

505 • jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin