1.1

3.9K 190 50
                                    

[anıl]

"Niye bu kadar çok içersin ki?"

Mirna'nın beni gram umursamadan kendi kendine bir şeyler mırıldandığını işittiğimde onu görmezden gelip evine doğru sürüklemeye devam ettim. O ise bana zorluk çıkarmak için âdeta uğraşıyordu. Sitenin girişindeki kaldırıma çökmesi buna ufak bir örnekti.

Gözlerimi devirip ona doğru adımladım ve kollarından tuttuğum gibi ayağa kaldırmak amacıyla kendime çektim. Sarhoş olduğu için iyice yalpalarken kafasını göğsüme çarpmasıyla kahkaha atmıştı.

"Kafamı kırsaydın Anıl!"

Söylediğine karşılık sessiz kalıp onu bir çırpıda kucağıma aldım. Aksi takdirde beni uzun bir süre daha oyalayacak gibi gözüküyordu.

Diğer elim de sırtını sıkıca kavradığında oturduğu sitenin girişine adımladım. Bir yandan da üzerindeki beyaz elbisenin açılmaması için ekstra bir çaba sarf ediyordum.

Kapıdaki güvenlik bizi tanır tanımaz yanımıza gelerek apartmanın giriş kapısına kadar eşlik etti. Kendi başıma kapıyı açamayacağımı anladığından olsa gerek cebindeki anahtarla kapıyı açıp içeriye girmeme yardımcı oldu. Ardından yanımızdan ayrıldı.

Ben de daha fazla oyalanmadan asansörlerin olduğu kısma ilerledim. Halihazırda bu katta bulunan asansöre dirseğimle dokunup asansöre bindim ve sırtımı destek almak istercesine arkamdaki asansör duvarına yasladım. Çünkü ayaklarını bana inat sallayan Mirna dengemi bozmaya çalışıyordu.

"Şuna bak, sinirlenince aşırı tatlı oluyorsun."

Kahkahası tekrardan kulaklarıma ulaşırken istemsizce işaret ettiği hemen yanımdaki aynaya çevirdim bakışlarımı. Hiçbir şey söylemeden bir süre aynadaki yansımamıza odaklandığımda asansörün durmasıyla bakışlarımı aynadan çektim. Dalıp gittiğimi o an fark etmiştim.

Gecenin bir yarısı tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de Mirna'nın sarhoş kafayla çantasından anahtarını aramasını bekledikten sonra beş dakikanın sonucunda eve girmeyi başarabilmiştik.

Onu ezbere bildiğim evinde yatak odasına kadar taşıdım. Odasına girer girmez ise yatağın üzerine bırakıp geri çekildim.

"Üzerini değiştirip uyu. Ben evime gidiyorum."

Arkamı dönüp odasından çıkacakken "Anıl!" diye seslenmesiyle duraksadım. Yönümü ona çevirip öylece ne söyleyeceğini bekledim.

"Terk ettim."

Neyden bahsettiğini anlamakta zorlanmazken omuzlarımı silkip "Geç bile kalmıştın," diye cevap verdim. Her şeyi onun yüzünden mahvetmişti ve şu an sırf onu terk ettiği için teşekkür edeceğimi ya da minnet duyacağımı düşünüyorsa yanılıyordu.

"Nedenini sormayacak mısın?"

Kafamı olumsuzca iki yana salladım.

"Üzerini değiştir, Mirna."

Yattığı yerden doğrulup ayağındaki topuklu ayakkabıları çıkardıktan sonra ayağa kalktı. Aynı şekilde ceketini de çıkarmak için uzandığında üzerini değiştireceğini anlayıp tekrardan odasından çıkmak amacıyla hareketlendim.

"Elbiseyi çıkarmama yardım eder misin?"

Sorduğu soru karşısında kısa bir an tereddüte düştüm. Mirna ise benim itiraz etmeme kalmadan birkaç adımda tam dibime ulaşıp arkasını döndü ve beklemeye başladı.

Derin bir nefes aldım. Aramızdaki mesafeyi tamamen yok ederek elbisenin iplerine uzandım. Sırtından beline kadar çapraz uzanan ipleri oyalanmadan çözmeye koyulurken Mirna'nın kafasını geriye atıp göğsüme yaslamasıyla ellerimi elbiseden çektim.

"Özür dilerim. Seni hayatımdan çıkarmak yaptığım en büyük hataydı."

Ellerimi iki yanından beline yerleştirip onu kendimden uzaklaştırdım. Sarhoş olduğu için ne dediğini bilmiyordu. Lakin yine de sessiz kalmamayı tercih ettim.

"Evet, beni hayatından çıkarmak yaptığın en büyük hataydı. Ama bak, yine buradayım işte."

Bir an önce şu lanet elbiseden kurtulup onun uyumasını sağlamam gerekiyordu çünkü Ceren'den öğrendiğim kadarıyla yarın önemli bir çekimi vardı. Hanımefendi buna rağmen deli gibi içip sarhoş olmaktan geri kalmıyordu.

En sonunda elbisenin iplerini tamamen çözmeyi bitirmiş, geri çekilmiştim. Mirna da bunu fırsat bilip elbiseyi omuzlarından aşağıya çekiştirdiğinde saniyeler içersinde elbisesi yeri boylamıştı.

Bense arkamı dönmeyi son anda akıl edebilmiştim...

ziyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin