25. Bölüm

467 47 3
                                    


   Bir şey olmazdı, değil mi? Başımıza kötü bir şey gelmezdi yani? Geç bir saat olduğu için metro epey tenhaydı. Kimseden yardım da isteyemezdik ki!

  "Çığlık falan mı atsak?" Beren'in zeka üstü önerisi karşısında gözlerimi devirdim. "Tabi, zaten şehir meydanında olduğumuz için bir sürü insan duyar sesimizi! Değil mi canım benim?"

   "Daha iyi bir fikrin varsa duymaya hazırım Arya'cığım!" Bana söylendiği sırada tam cevap verecekken yanımızdan gelen sahte bir öksürük sesiyle onu boşverip dibimizde bitmiş olan semizotlarına doğru döndüm.

  "Buyurun, ne vardı?" Net bir ses tonu kullanırken duruşumu olabildiğince dik tutmaya çalışıyordum. Bunlar gibi nereden bittiği belli olmayan yabani bitkilere karşı böyle durmazsak sonumuz hayra alamet olmazdı çünkü, tahmin edebiliyordum.

   "Valla solunuzdaki ibişi saymazsak iki tane çıtır güzel vardı." Bir tanesi gevşek bir surat ifadesiyle cevap verdiğinde içimden sabır çektim. "İbiş ben mi oluyorum?" Batuhan'ın sorusuyla ise ona döndüm. "Yok, eben oluyor Batuş! Bir sus!"

    "Evet değişik oğlan, sen sus. Hatta az öteye git. Biz de bu cıvırlarla takılalım." Bu defa cevap veren öteki olmuştu ama verdiği cevapla birlikte benim sinirlerimi de zıp zıpa bindirmiş bulunmuştu!

   "Baya da güzeller, maşallah!" Bir tanesinin gözleri Beren'in şort giydiği için epey bir meydanda olan bacaklarına kaydığında ise artık sabrım son sınırlarında dolanıyordu.

    "Beyler siz yerinize mi dönseniz acaba?" Benim saftirik arkadaşımın kibar sorusu üzerine ise karşımızda duran iki kertenkele kahkaha atmaya başladı. "Sen ne kibar şeysin öyle!"  "Hem cıvır, hem kibar. Güzel bulduk lan." Kendi aralarında konuşmaya başladıklarında dayanamayarak ayaklandım.

  "Cıvır senin anandır lan zerzevat! Sen önce dön de kendine bir bak! Habeş maymunu gibi suratıyla gelmiş bize laf atıyor!"

   "Vay! Zor kızı oynuyorsun ha? Olur, severiz." Çıkışımdan zerre kadar etkilenmemiş olacaklar ki sırıta sırıta bize bakmaya devam ettiler. "Gelin, beraber oynayalım güzelim."

  Tahminen yirmi beş yaşlarında falandı ikisi de. Ve büyük ihtimalle kafaları güzeldi. Ama bu, bizi lafla taciz etmeleri için bir bahane değildi!

    "Lan hoşt! Gidin başka yerde havlayın!" Metronun hareket halinde olmasını umursamazken koltuğun tepesine çıktığımda düşmemem için Beren bacaklarıma yapıştı.

    "O değil de benim nerem ibiş acaba?" Tam o sırada Batuhan mevzuya olmadık yerden daldığında ise konum itibariyle tepesinde kalmamın verdiği avantajı kullanarak kafasına bir tane patlatıverdim.

     "Kapat çeneni sen!" "Harbiden Batuş! Zamanlaman mükemmel!" Beren de ona tepki verirken karşımızdaki kertenkele kılıklı tipler yine araya girdi. "Ne güzel azarlıyorsunuz öyle kız siz? Gelin biraz da bizimle eğlenin."

   "Kızlar hayırdır, bir sıkıntı mı var?" Metroya ilk bindiğimizde uzaktan gördüğümüz kız grubundan bir kişi yanımıza geldiğinde ise bakışlarımı ona çevirdim. Doğru görmüştük, artık emindim. Bu kız bizden bir yaş küçüktü ve bizim okulun spor bölümünün karate takım kaptanıydı. Hatırlıyordum.

   "Sen karşıma bücür, kendi aramızda eğleniyoruz biz. Değil mi cıvırlar?" Karşılarındaki kızın kim olduğundan bihaber olan bu iki gerzek an itibariyle kendi ayaklarına sıkmıştı. Bu kızlar, okulda zevk olsun diye tuğla falan kırıyordu. Bunları haşat etmeleri on dakikayı bile bulmazdı.

   "Biz miyiz bücür?" Takım kaptanlarına edilen lafı duymuş olan diğer kızlar da bu tarafa geldiğinde az sonra olacakları tahmin ederek sırıttım. İşte şimdi eğlenmeye başlamıştım.

   "Bacımlar bu iki tip önce bana ibiş dedi, sonra da kızlara sarkıntılık etti!" Batuhan'ın kendisine edilen lafa bozulmuş olduğu her halinden belliyken olanları anlatış şekline karşın gülmeden edemedim.

   Bu da böyle bir manyaktı işte.

  Ne derlerdi? Başa gelen çekilirdi.

  "Evet dedik, şimdi de size bücür diyoruz. Oldu mu?" Cahil cesareti denilen şeyin vücut bulmuş hali olan bu ikili son dualarını edecekleri yerde hâlâ kuyruğu dik tutarak laf yetiştirmeye devam ediyordu. "Bir itirazınız mı var bebeler?"

   Kızlar antrenman öncesi hazırlık yapar gibi hareketlere giriştiğinde gelecek olan sahneyi tahmin etmenin verdiği zevkle koltuk tepesinden indim.

    "Şov başlıyor, arkanıza yaslanın ve izleyin." Beren ve Batuhan'a söylediğim şeyden sonra kızlara döndüm. "Sahne sizin canlarım."

   Cümlem bittikten sadece on saniye sonra takım kaptanının kertenkelelerden birinin çenesine geçirdiği teklemenin ardından diğer kızların atağa geçmesiyle ise şenlik başlamış oldu.

   Yavşaklığı tutmuş iki gerzeğin bu geceki sonu önce kuru kayısıya, ardından da tatsız bir hoşafa dönmek olacaktı.

  İşte, ilahi adalet dedikleri buydu! 

🐚🐚🐚
Benim yazarken baya eğlendiğim bir bölüm oldu, umarım siz de sevmişsinizdir 🙈
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😇

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Where stories live. Discover now