astronomide birbirimizden iki dünya ötedeyiz

1.2K 134 233
                                    

"planlı ve sıradan olan her şey aşka yabancıdır."

"Ayrılmışlar."

"İlk önce hangisi ayrılmıştır sizce?"

"Duyduğuma göre; Harry Potter. Çünkü Draco'ya istemiyorum seni artık demiş."

"Hayır, saçmalamayın. Harry Draco gibi birini bulmuş, bırakır mı? Kesin Draco sıkılmıştır."

Harry yaslandığı duvarda gözlerini sımsıkı kapatarak derin bir iç çekti. Sanki tekrar ikinci senesindeydi, herkes onun Slytherin varisi olduğunu ve safkan olmayan herkesi öldüreceğini falan sanıyordu, gerçi en azından o zaman bu durumdan kurtulabilmişti ancak şimdi daha altıncı senesinin en başında, sonunu bildiği bir yenilgiyi kabullenmiş hissediyordu. Evet, insanlar konuşacaktı, evet insanlar yüzüne yüzüne üzgün bakışlar atacak ve 'ah, ne yazık.' diyecek arkasından Draco yalnız kaldığı için içten içe sevineceklerdi. 

Gözlerini tekrar araladığında karşısındaki boşluk beraberinde ikinci bir iç çekmeyi getirdi, geçen sene bu zamanlar bir çift griler ona aşkla karışık bir muziplikle bakıyor ve kendisine karşı olan hislerini belli etmemeye çalışmayı bırakmış bir halde alenen kendisiyle dalga geçiyordu. 'Biliyorsun, yaptığın her şeyden haberim var.' demişti alayla. 'Seni pembe cadıya söylememem için bana yalvarman gerekecek.'

Harry o zaman sırıtmış ve elini sarışının tatlı çenesine yaslayıp 'Senin yatakta bana yalvardığın gibi mi?' diye sormuştu. 

"Tüm okul yılı boyunca buraya saklanamazsın, biliyorsun değil mi?"

Harry yerinde sıçradığında Ron da onunla beraber sıçradı, Herm ise sırıtarak gözlerini devirmişti. "Birbirinizden betersiniz."

"Ne zamandır buradasınız?" diye sordu Harry kendisini toparlamaya çalışırken. İçinde bir yanı herkesten her şeyden kaçmak istiyordu. Tanıdık olsun olmasın. Diğer yanı ise en yakınları etrafındayken şömine önüne uzanıp uzun uzun uyumak istiyordu. 

"Duvarla olan hüzünlü bakışmayı izledik, sen hesap et dostum." dedi Ron, koridorda yürümeye başladıklarında. 

Harry gözlerini devirerek Ron'un omzuna geçirdi, bu sırada Hermione onların bu hallerine gülüyordu. Herkesten kaçma planı görüldüğü üzere suya düşmüştü. Ona kalsa tüm gününü o duvar aralığında geçirebilirdi. O zaman grileri görmez, insanların acıma bakışlarına maruz kalmaz ve kalbi böylesine acımazdı. Gerçi düşününce bu zamana kadar hiçbir şeyden kaçmamıştı. Ne garipti, yatağının altındaki canavarlardan değil de hislerinden kaçıyordu. 

"Sirius nasıl oldu bu arada?" diye sordu Hermione merakla. Geçen senenin sonunda Harry'nin zihnindeki Sirius'un işkence görüntüleri için bakanlığa sızdıklarında az kalsın Sirius ölüyordu. Neyse ki Remus son anda onu Bellatrix'in ölümcül lanetinden kurtarmış, Sirius'u arkasına saklamıştı. Harry kendi aptallığından dolayı onları bu belaya bulaştırdığı için hala Sirius'un yüzüne bakarken utanıyordu. "Senin hatan değildi, kendini suçlamayı kes." dedi Ron, artık birbirlerini çok iyi tanıyorlardı ve haliyle birbirlerinin yüz ifadelerini çözmeleri zor değildi. 

Büyük Salon'un girişine geldiklerinde Harry'nin ayakları istemsizce yere yapıştı. "Buna hazır değilim." dedi birden. Konuşan kendisi değildi. "Godric Gryffindor'un kemiklerini sızlatma." dedi Hermione "Ondan ömrün boyunca kaçamazsın Harry." Hermione onu ikna etmek ister gibiydi ama bir bakıma da gözlerinde anlayış vardı. Harry derin bir nefes aldı. Onu görmeye hazırlamamış mıydı kendini? Bugün görmese bile yarın ya da ertesi gün illa ki görecekti. Kahvaltıda görmese, Slytherin tarafına hiç bakmasa bile derslerde görecekti. 

you were my everything // drarryWhere stories live. Discover now