1 ₪ ''Yemek yememek''

57K 1.5K 454
                                    

Bu kitap sizde olumsuz düşünceler veya olumsuz etkiler oluşturabilir. Tamamen gerçeklere dayalıdır.

Üzerimde hüzne bürünmüş ağır bir gökyüzü vardı. Gökyüzüyle bütünleşen yıldızlar sönüklüğüyle onun hüznünü dile getiriyordu. Uçsuz bucaksız sonu belli olmayan maviliğe gömülmüş bir gökyüzü. Biz insanlar ne kadar da benziyorduk bu yönden gökyüzüne. Hayatlarımızın başrolü biz olmamıza rağmen sonumuzun ne zaman geleceğini bilmiyorduk. Bu Hayatın bize karşı gösterdiği bir ironiydi.

Uzun bir süre pencereden gökyüzünü izlediğimi fark edince, yatağıma doğru yalpalanarak yürüdüm. Biraz hayatımda olan olayları kavramaya ihtiyacım vardı. Herkesten ve her şeyden boğuluyordum. Okula gitmekten, arkadaş edinmekten, insanların arasına karışmaktan... Kısacası hayatım berbattı. Çevremdeki insanların yüzüne bakamayacak, gözleriyle temas kuramayacak kadar kendimi çirkin hissediyordum. Ve karşımdaki insanın çirkinliğimi görmemesini istiyordum. Etrafımda olan insanlar incecik vücutlara sahiplerdi. Ben ise on yedi yaşında yağ tulumuydum. Ama yağ tulumu olmam, yemek yememe engel olamıyordu. Boyum 1,67 kilom ise altmış dokuzdu. Artık kilolu olmayı sindiremiyordum. Azıcık bir şey yesem pişmanlık bedenime işliyordu. Ve aldığım kalorileri vermemi sağlayacak şok diyetleri yapmaya başlıyordum. Asla ideal kiloma ulaşamayacaktım. Ben böyleydim ve her zaman böyle kalacaktım. Herkes gibi ince ve sağlıklı bir vücuda sahip olmak istiyordum. Sanırım istediğim imkânsızlığın tanımıydı.

Kaç günden beri ağlamaktan gözlerimde yaş kalmamıştı. Kalbim parçalara ayrılmıştı çünkü sevdiğim çocuk Ateş herkesin yanında bana ''Dalya, şu yağlarını Afrika'ya yollasan valla aç kalmazlar. En azından yemeklerinde kullanırlar. ''demişti. İnsanlar Ateş'in bu dediklerine gülerken, benim gözlerimin içi dolmuştu. Ateş'e o an sadece tebessüm ederek karşılık vermek zorunda kalmıştım. Sevdiğim birinden bu sözleri duymak canımı yakmıştı. Sonuçta ben de bir insandım. Kilolu olmam insan olduğum gerçeğini değiştirmezdi. Ateş'in benle dalga geçmesine gülerek karşılık veren insanları unutmamıştım. Onları kafama kazımıştım. O insanlar kafamın içinden asla çıkamayacaklardı. Üzgünüm ama yüzümdeki var olan tebessüm ruhumda yer edinmiş acıları kovmuyordu.

Bu olan olaylardan sonra insanların bana tamamen şişko, çirkin, yağ tulumu gözüyle baktıklarını düşünmeye başlamıştım. Ateş'in sözleri aklımdan çıkmıyordu. Sürekli beynimde tekrarlanıp kulağımda yankılanıyordu. O harfler, kelimeler, cümleler sanki kalbimi bir ok gibi delip geçmişti. İnsanlar neden başkalarının kalbini kırmaktan zevk alıyorlardı ki? Anlamıyordum. Her insanın kırılgan bir kalbi vardır ve her insan kendisi hakkında güzel şeyler duymak ister. Buna ben de dâhildim. Bir insanın kilolu olması, eleştiri alacağı anlamına gelmemeliydi.

O günüm bununla da bitmemişti. Annem kuzenime abur cubur almam için beni zorla markete yollatmıştı. Hiç istemeyerek de olsa markete gitmeyi kabul etmiştim. Kısa bir yürüyüşten sonra suratımı asarak büyük marketin kapısından içeri girmiştim. Kenarda gördüğüm kırmızı sepetlerden birini elime alıp raflara bakınmaya başladıktan sonra sepetin içini rastgele cips, çikolata ile doldurmuştum. Almam gerekenden daha fazlasını almıştım. Açıkçası fazla almak umurumda değildi. Tek bildiğim bu marketten bir an önce çıkmak istediğimdi.

Aldıklarımın fiyatını ödemek için kasiyere doğru yöneldiğimde, biraz beklemek zorunda kalmıştım. Çünkü sıra vardı. İçimden derin bir nefes alıp verdikten sonra etrafımı incelemeye başlamıştım. Kasiyer yapmak olacağı işinden bunalmış olduğundan dolayı suratı asık bir biçimde insanların aldığı şeyleri kasadan geçirirken, sırada önümde olan bayanın terden sarı saçları alnına yapışmıştı. Saçlarıyla oynayıp bitmek bilmeyen sıra yüzünden kasiyere söyleniyordu. Ben bunları düşünüp incelerken, sonunda bitmek bilmeyen sıra bana gelmişti. Kasiyere sepettekileri çıkarıp kasadan geçirmesine yardım ederken, arkamdan yükselen gülme sesleriyle neye uğradığımı şaşırmıştım. Merakıma yenik düşüp arkama döndüğümde Ateş'in arkadaşlarını görmüştüm. Benim onlara baktığımı gördüklerinde şiddetlenen gülmeleriyle bana yaklaşmaya başlamışlardı. Hepsi aldıklarımı göz uçlarıyla süzdükten sonra benimle alay etmeye başlamışlardı.

Bedeninden Nefret EtWhere stories live. Discover now