Evet bu final bölümü ama yine de kontrol etmeden atıyorum çünkü bu kez sadece vaktim yok değil, bölümde smut var neden var bilmesem de şfçsşdçsşdçwşdçwşdçş
🎠
Dudaklarımı şiddetle ezen dudaklarına aynı şiddetle karşılık verirken, birbirine doğrudan çarpmış iki tayfun gibiydik. Etrafımızda ne var ne yok dağıtıyor, birbirimizi yok etmeye çalışsak da bir türlü başarılı olamıyorduk.
Buraya nasıl mı gelmiştik?
Yaptığım rezillikler beni öperek sakinleştirdikten sonra o her şeyi anlattığında daha da cilalanmıştı. Annesinin kolu kırılmıştı ve küçük bir baygınlık geçirdiği için de korkup abilerine, yani Louis'ye haber vermişlerdi. Kız kardeşleriyle olan ilişki aslında imrenilesiydi ama ben o kadar yanlış anlamıştım ki yakınlıklarını, yalnızca kıskanmıştım.
Yine de her şeye rağmen, "Gelişin fırtına gibiydi, ama artık sakinleşme vakti," diyerek beni sakinleştiren Louis de, ailesi de çıkardığım olayı umursamamışlardı. Evin küçük ama sıcak hissettiren salonunda Louis gitar çalarken onlara şarkı söylemem de, iyice unutturmuştu yaşananları.
Her ne kadar haberlere çıksam da...
Korkudan Rose'un telefonlarına bakamadığım için telefonu kapatmıştım ve herkes yattığında, bana da çoktan ben yola çıktığımda hazırlanmış oda verildiğinde somurtmadan edememiştim. Evet, benim için daha yola çıktığımda bir oda hazırlayarak misafirperver bir davranış sergilemeleri gerçekten çok iç ısıtıcı bir davranıştı. Yine de... Yine de Louis tam yanımdaki odadayken nasıl burada yatabilirdim?
Suçlu çocuklar gibi onun tek kişilik yatağında yanına iliştiğimde sorun etmemiş, hatta gülmüştü. Dayanamayıp onu öptüğümdeyse, işlerin bu kadar alevleneceğini düşünmemiştim hiçbir şekilde.
Elbette şikâyetçi değildim. Sadece son derece erekte olmuşken beni birden bırakmasından korkuyordum. Oturup çocuklar gibi aplayacağımdan emindim bu olursa.
Dudaklarımdan ayrıldığında, korkuyla ve nefes nefese daha da sıkı sarıldım boynuna. Bacaklarım da aynı oranda beline sarılı duruyorken, "Sevgilim ol," dedi benim gibi nefes nefeseyken. Daha sonra cevabımı bile beklemeden yeniden dudaklarıma kapandığında, sırt üstü yatakta yatıyor olmama rağmen neredeyse dizlerinin üzerinde duran kalçalarıma bastırdı kendisini.
Dudaklarının üzerine derince inlediğimde, "Kabul ediyor musun?" diye sormuştu yeniden ayrılarak yüzüme bakarken.
"Bu ne boktan bir soru," dedim huysuzca. "Tabii ki de olacağım."
Dudaklarıma yeniden kapanmadan önce, "Güzel, işten ayrılıyorum," deyişine karşılık, üst dudağını sertçe ısırdım. Boğuk bir sesle küfrederek geri çekildiğinde, "Sikeyim," dedim öfkeyle. Ancak erekte olmanın kötü yanlarından birisi de, başkalarına son derece öfkelenmişken sesinizin süt isteyen kedi gibi çıkmasıydı.
Bana üstten üstten alayla baktığında utandığımı hissetsem de, "Öyle bir şey yapmayacaksın," demiştim kesin bir sesle.
Bana verdiği pijamanın kalçamdan birdenbire sıyrıldığını hissettiğimde gözlerim büyüdü. Louis pijamayı bacaklarıma kadar tamamen indirirken, "Şu an tek yapmak istediğim şey seninle sevişmek," dedi. "Ama duvarlar oldukça ince, bu yüzden sessiz olmalısın."
Tamamen geri çekilerek üzerindeki uzun kollu siyah badiyi çıkarttığında, bronz tenine baktım iştahla. Belki ona karşı duyduğum bu arzuyu sansürsüzce göstermemeliydim, ancak kendime hiçbir şekilde mani olamıyordum.
أنت تقرأ
𝐚𝐫𝐨𝐦𝐚//𝐥𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐬𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧 -𝐟𝐢𝐯𝐞 𝐬𝐡𝐨𝐭-
أدب الهواةHarry her gece o koku için sarhoş olmayı göze almıştı.