15. Kaçınmak

11.9K 926 123
                                    

23.09.2021

***

Sabahın ilk ışıklarında gözlerimi aralamış, birkaç saniye tavanla bakışmıştım Artık bir şeylerden kaçamayacağım için yatakta doğrulmuştum.

Dün geceden sonra Ufuk'la tek kelime etmeyip eve dönmüştük. Yüzünden hiçbir mimiğinin nedenini çözememiştim. Dümdüz şok olmuş bir ifadeden başka bir şey çözemediğim yüzüne bakakalmış, sonrasında tek kelime etmeden odama girip yatağıma uzanmıştım. Birkaç dakika sessizlik sonrası adım sesleri ve ışığın sönmesiyle onun da uyumaya gittiğini anlamıştım.

Ve saatler sonrasında bir parça aldığım uykunun ardından uyanmış bulunmaktaydım. Yarın iş gezisine gidecektim. Ondan önce aramızı düzeltmek istiyordum. Açıkçası biraz korkuyordum. Belki sıcağı sıcağına bir şey dememiş ve kendisini sabaha hazırlamıştı.

Oflayarak ayaklanmış ve kapıya ilerlemiştim. Mutfaktan ses geliyordu. Oraya uğramadan banyoya yönelttim adımlarımı. Musluğu açtım ve bir avuç suyu yüzüme çarptım. Şu an beni kendime getirecek yegane şey buz gibi bir suydu, zira hâlâ kafamı toparlamakta zorlanıyordum.

İşimi bitirdikten sonra mutfağa girdim. Ocağın başında yumurta yaptığı tavayı birkaç kere sallamış ve ocağı kapatmıştı. Tavayı masaya yerleştirirken bakışlara bana kaydı. Bana dönen kahvelerle olduğum yerde durmuştum. Yüzünden neler olduğunu çözmekte zorlanıyordum ancak sadece bu kahvaltıdan bile tahminlerimin dışında bir şeyler olduğu kanısına varmıştım. Ne bileyim, dizilerdeki gibi masada ciddi bir konuşma, belki bu kahvaltılıklar değil de sade iki kahve eşliğinde yürütülecek muhabbetti benim düşündüğüm. Şu ortam birkaç tık daha samimi gelmiş, kafamda canlandırdığım ölüm sessizliği ile başlayan, sorasında bağırışlarla devam eden ve sonunda benim evden kovulmamla falan bitecek olan o konuşmaya çok tezattı şu anki ambiyans.

''Geçsene.'' dedi karşı sandalyeyi işaret ederek. Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama dudaklarımı hafifçe büzüp kafamı sallamış ve komutlarına uymuşken onun da suratı düşmüştü. Tam sandalyeye oturacağım sırada kolumdan tutup kendine çekti. Anında göğsüne kafamı yaslarken sırtıma dolamıştı kollarını. Saçlarımın üzerine öpücük kondururken oluşan duygusal ortamla gözlerimden birkaç damla yaş süzülmesine mani olamamıştım. ''Özür dilerim. Yemin ederim öyle tepki vermek istemedim, sadece şok oldum.''

''Tepki vermedin Ufuk. Aksine hiçbir şey söylemedin ve ben daha çok korktum.''

''Yemin ederim şok olduğum içindi. Ki yine kötü bir şey geçmedi içimden sadece bu zamana kadar neden bana söylemediğini düşündüm daha çok.''

''Yeni bir şey. Yani ben de sonradan fark etmiş olabilirim.'' Kafamı geri çekip yüzüne baktım. Onun da gözlerinden yaşlar akıyordu. Yüzünü elinin tersiyle sildi. ''Bundan sonra tam destek çıkacağım. Her şeyi paylaşabilirsin benimle.'' Bir anda anne moduna geçince gülmeden edemedim. ''Off ufuk! seviyorum seni.'' Tekrar ona sarılmış birkaç saniyenin ardından ayrılmıştım.

Kahvaltı sırasında sürekli Kıvanç beyden bahsetmiştim. Sürekli onun hakkında bir şeyler sormuştu. ''O da seni seviyor mu peki?''

''Sanmıyorum.''

''Arada bakışları falan...''

''Emin değilim.''

''Merak etme, o olmasa da benim çok yakışıklı arkadaşlarım var. Buluruz birini.'' Çatalımı tabağıma bırakıp gözlerinin için baktım boş bir ifadeyle. Şu yumurtayı onun suratına atasım gelmişti.

HIRS | bxbWhere stories live. Discover now