sizin sihirli gözleriniz beni büyüleyip iki parça etti, 13

364 61 73
                                    

O sizin sihirli gözleriniz, beni büyüleyip iki parça etti.
Bir parçam sizin, öteki parçam da öyle.
Benim diyecektim, ama benim olan zaten sizin.
İşte böyle sizin olmama rağmen sizin olamıyorum.
Sonuç olumsuz olursa benim değil, kaderin canı cehenneme.

Venedik taciri, William Shakespeare

Her şey silik bir perdenin arkasından bakıldığında, o kadar da net değildi. Geçmişim, geleceğim karamsar olmuştu artık zihnimde. Ne yaptığımı, ne yapacağımı elbette bilmiyordum. Yağan yoğun kar, camıma vururken, kollarımın arasında masum bir şekilde uyuyan doktora kaymıştı gözlerim. Dün olanları düşünmek bile nefesimi kesmişti...

Sıcak nefesi, ateş gibi yanan teni, solukları, çıplak tenimde gezen sıcak avuçları... Hayalden bile daha güzeldi. Yavaşça parmak uçlarımı dışarda kalan kolunda gezdirdim. Sakince parmakları üzerine yaklaştım, elimi elleri arasına yerleştirdim. Sıcak teni aklımı başımdan alıyor ve beni bilinmez bir durumun içine sokuyordu.

Sabah uyandığımda yanımda olmasaydı o zaman dün gecenin hayal olduğuna inanırdım. Doktor öyle güzeldi ki, gerçek olamayacak kadar mükemmeldi. Beni öpüşünden tut, kucağıma oturuşu bile hala titrememe neden oluyordu. Ben dün gecenin etkisinden hala çıkamadığımda, ellerimin üzerini sıkıca tutan sıcak avuçlarla kendime gelmiştim.

Doktor sonunda güzel uykusundan uyanmıştı. Biraz esnediğinde onu hayranca izlemeden duramıyordum. "Günaydın sevgilim," sonunda kuru dudakları oynadığında genişçe gülümsedim. Sevgilim dediğine göre dün geceden pişman değildi. "Günaydın güzelim," ona böyle seslenmeyi cidden seviyordum. Doktor, gerçekten nadide bir eserdi gözümde.

"İyi misin? Ağrın yok değil mi?" Bu sorumdan sonra doktorun alt dudağını ısırması, göğsüme kafasını gömmesi utanmasına işaretti. O kadar çok seviyordum ki onu, içime işleyesim geliyordu güzel kalbini. "Yok, iyiyim ki ben." Mırıltılı çıkan sesi daha çok gülümsememe neden olurken, derin bir nefes alıp boynuma öpücük bıraktı. Her dokunuşu, titrememe neden oluyordu.

"Bugün ameliyat olacaksın, nasıl hissediyorsun?" Korkuyordum, çekiniyordum ama dün geceden sonra delirecek kadar heyecanlıydım. Doktor ile beraber olmanın bana bu kadar iyi geleceğini asla bilmezdim. Ellerim onun ince beline gittiğinde, sıcak etini kavradım. "Dün geceden sonra kötü olmam mümkün değil." Sözlerimden sonra nefesini tuttu.

Avuçlarını omuzlarıma bastırdı ve çeneme ufak bir öpücük bıraktı. "Buna çok sevindim." Bir öpücük daha bıraktıktan sonra tekrar konuştu. "Ameliyattan sonra neler yapacağız terzi?" Gitmek istiyordum. Ölüm kokan bu kasabadan, omuzlarıma yük olan bu yerden gitmek istiyordum. Birikmiş biraz param, satabileceğim bir dükkanım ve evim vardı.

Doktoru alıp gitmek istiyordum burdan. Omuzlarıma binen bu yükten kurtulmak istiyordum artık. "Burdan gitmek istersem, benimle gelir misin?" Doktorun kıvrılan dudakları, o güzel sesi... Biliyordum, beni asla bırakmazdı. Onu o kadar çok seviyordum ki, bayılacak gibi hissediyordum. Kollarını boynuma sardı ve burnuma bir öpücük bıraktı.

"Nereye istersen oraya gidelim sevgilim." O an içimden akan o sıcak sıvı delirmeme yetmişti. Sanki, bitmiş ruhumu elleri arasına alıp severek okşamıştı. Kalbim dayanmıyordu artık onun bu hallerine. Ne demem gerektiğini bilmiyordum ama ona bayılıyordum. Her haline açık açık tapıyordum. Doktorun üzerimde, ürkmeme neden olacak bir etkisi vardı.

"Ölmekten korkuyorum," bunu demek istemiştim ona. Gerçekten büyük bir korku vardı içimde. Kalbimi elleri arasına alan ve nefesimi kesen büyük bir korkum vardı. Ölmekten hiç korkmamıştım ama şimdi korkuyordum. Doktoru bırakma düşüncesi bile nefesimi kesiyordu. Onun bensiz ve tek kalması delirmeme yetecek bir düşünceydi...

"Korkma, arkadaşım bu işte gerçekten çok iyi." Kollarımı biraz daha beline sarıp, kendime çektiğimde burunlarımız birbirine değmişti. "Ben her şeyde nasılım?" Doktorun alt dudağını ısırması üzerine sert bir öpücük bıraktım. "Sen de çok iyisin." Beni övmesi üzerine, genişçe gülümsedim. Fazla güzeldi. Tatlılığı, onu ısırmama neden oluyordu.

"Sanırım kıskandım, sadece bana övgüler yağdır." Evet gerçekten kıskanmıştım. Başkasına güzel sözler ettiğinde istemsizce moralim bozuluyordu. Yine de onun konuşmasını çok seviyordum. Günlerce sadece onu dinleyebilirdim. "O işinde çok iyi ama sen her şeyde çok iyisin terzi." Uzanıp, dudağıma öpücük bıraktı.

"Ayrıca kendisi evli, kıskanmana gerek yok ki." Omuzlarımı oyunbozan bir tavırla oynattım. Onun tarafından böyle güzel açıklamalar duymak hoşuma gidiyordu. "Güzelim benim," diye fısıldadıktan sonra saçlarını okşadım. Onun güzelliği herkesi esir almaya yeterdi. "Seni çok seviyorum," diyerek avucuma saçlarını daha çok bastırdı.

"Ben de seni çok seviyorum güzel kokulum." Bu dediğimi duyduğu an genişçe gülümsedi. Onunla burda saatlerce kalabilirdim ama ameliyat için hazırlanmamız gerekiyordu. Bu yüzden yataktan yavaşça kalkıp, duşa girdiğimizde ben çoktan sobaya odunları atmıştım. İyice ısınmadan ve saçlarımız kurumadan dışarı çıkamazdık.

Ilık suyla duşumuzu aldıktan sonra, doktoru havluya sarıp sobanın karşısına oturttum. Üşüyordu ve üşüsün hiç istemiyordum. Saçlarımızı kurutup, kahvelerimizi içtiğimiz zaman, sobanın karşısında ısınan kıyafetlerimizi yavaşça giyindik. Onun da en az benim kadar heyecanlı olduğunu biliyordum. Bu yüzden daha çok heyecanlanıyordum.

Her şeyimiz hazırken, taehyung'un yardımcısı bizi hastaneye götürmek için yola koyulmuştu. Saatler süren yolculuk boyunca elimi asla bırakmamıştı doktor. Bana sanki bir daha kavuşamayacakmış gibi sarılıyordu. Ben de ona sıkıca sarılıp, saçlarına öpücükler bırakmıştım. Kalbi hiç kırılmasın, üzülmesin istiyordum.

Sonunda hastaneye geldiğimiz zaman derin bir nefes alarak büyük girişten içeri adımladık. Taehyung'un arkadaşı bizi karşıladığında artık çok daha fazla korkuyordum. Cidden ne yapacağımla ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Tek istediğim sevgilimi tekrardan görebilmekti. Taehyung'un da en az benim kadar korktuğunu gözlerinden anlayabiliyordum.

Şimdi beni almaya gelmelerini beklerken, taehyung ile öylece sarılıyordum. Yatağa ameliyat kıyafetlerimle oturup, bacaklarımın arasına çekmiştim minik bedenini. Sarhoş eden mis gibi bir kokusu vardı. Narkoza ihtiyacım bile yoktu benim. Onun manolya kokusu yeterdi beni mutlu etmeye. Saçlarımı okşuyor, korkmamam gerektiğini fısıldıyordu.

Bilmiyordu ki o varken asla korkmazdım ben. "Geri geleceğim söz veriyorum." Hıçkırık sesi kötü hissetmeme neden olmuştu. Onun ağlamasına dayanamıyordum. Yüzünü ellerim arasına alıp, uzun bir öpücük bıraktım dudaklarına, ne o benden kopmak istiyordu ne ben ondan kopacak gücü kendimde buluyordum. Çok zordu ikimiz içinde.

"Ağlama manolya'm benim, lütfen ağlama." Bir kez daha çekip dudaklarından öptüğümde derin bir öpücük vermiştik birbirimize. "Söz ver geleceksin bana," kırık ses tonu kalbimi eritmişti. Ellerimi beline sarıp, boynuna dudaklarımı bastırdım. "Ben senin için yaşıyorum," bir öpücükte kalbinin üzerine bıraktım. Öyle güzeldi ki sıcaklığı...

Birbirimizi öpücüklere boğarken, kapının açılmasıyla birbirimizden ayrıldık. Gitme vaktim gelmişti. Sedyeye uzandığımda taehyung elimi bir saniye bile bırakmamıştı. Ondan gitmemi, şu an bu odadan çıkmamı bile istemiyordu. Gelmem, ameliyat olmamı çok fazla isteyen bu adam şimdi beni bırakmak istememişti. Hep daha çok aşık oluyordum.

Ameliyathanenin önüne geldiğimiz zaman dudaklarıma son bir öpücük bırakıp, beni bekleyeceğini söylemişti. Kalbinden geçen her şeyi, dudaklarının titreyişine kadar çok iyi anlıyordum onu. Canımdan bir parçaydı benim için doktor. Nefes demekti, yaşam demekti, su demekti benim için. Var olması mucize olan bir güzellikti. İyi ki dediğim tek insandı.

Şimdi soğuk ışık gözlerime değerken, koluma vurulan iğneden sonra her şey bulanıklaşmıştı yavaş yavaş... Zihnimi doktor ele geçirmiş, tenime uzanan çıplak bedeni esir almıştı beni. O an hissettiğim tek şey canımdan bir parçanın ne kadar güzel güldüğüydü. Beynimi deşerlerken, ben hala taehyung'u düşünüyordum.

Aniden zihnimde oluşan karanlık, tamamen tüm duyularımı kapatmıştı...

Bundan sonrası, tanrı ile benim aramdaydı.

Manolya ✓Where stories live. Discover now