bölüm 56

243 18 4
                                    

Jiminden

Gerçekten de anlımızda ne yazarsa o mu olurdu yoksa bizim istediğimiz mi olurdu. Gerçekten de tanrıdan sabır dilediğimiz zaman sabır mı veriyordu yoksa sabredeceğimiz bir zaman mı veriyordu.

Hayatım o kadar karışıktı ki bugüne kadar hep matruska gibiydim,kimse beni çözemiyordu nasıl olduğumu bilmiyordu. Mafyayım diye kalbimde yok sanıyorlardı.

Kalbimdeki herşeyi silip atmayı o kadar isterdim ki hatta silip atmak değil kalbimi söküp atmak isterdim. Aşk öyle hain ki nerde imkansız varsa gidip onu seviyor.

Lisa neden bu kadar imkansız geliyordu bana. Aslında imkansız değiliz sadece denemiyoruz ki onun daha onu sevdiğimden bile haberi yoktu. Evet artık kabullenmiştim ne kadar itiraz etsemde artık kabul ediyordum ben

Lisa dan hoşlanıyordum.

Aşık oldum demiyorsun da hoşlanıyorum diyorsun.

Lisayı öldürme planları kurarken kalbim benden habersiz haraket etmişti. Bugüne kadar kimseye bu denli hisler hissetmemiştim.
Ben birinden hoşlanıyordum ve o kişi imkansızın dibiydi.

Lisayı önceden ne zaman görsem hep onu satmakla ilgili planlar kuruyordum. Yanımda kalması sadece onu tehlikeye atmıyordu beni ve diğerlerini de tehlikeye atıyordu. Eğer Namjoonun bir üst lideri lisayı üç aydır evimizde esir tuttuğumuzu öğrenirse hepimize büyük bir ceza verirdi. Cezalar bizim pek umurumuzda olmasa da mafyaların en iyisi olarak şanımız vardı ve bunu korumamız gerekiyordu.

Lisa bugüne kadar yaptığım her şeyi kabullenmiş gibi davranıyordu. Aslında Soo bin gelmeden önce hatta joon seo gelmeden önce onu serbest bırakmayı düşünüyorduk.

Namjoonun son dediği şeyle şaş kalmıştım ama belli etmemiştim. Lisanın surat ifadesi sinirlendiğini baya belli etmişti.

Gardırobun kapağını açıp içinden lisanın 3 ay önce içine koyduğum çantasını çıkardım. İçini açıp içinden telefonunu aradım ama içinde o kadar şey vardı ki telefonun bulunaması imkansız gibi...

Daha fazla dayanamayıp çantayı ters çevirip içindeki tüm eşyaları yatağıma döktüm. Yatağımın üstünden bir resim uçup arkası dönük şekilde yerde durdu. Hafifçe  eğilip resmi aldım. Resmi çevirdiğimde kalbimde bir sızı hissettim. Fotoğrafta lisa ve sevgilisinin birbirlerine sanki hiç bırakmayacakmış gibi sarıldıkları bir fotoğraftı. Gözlerimi birkaç kere kırpıp başımı iki yana salladım. Resmi yatağa bırakıp telefonu bulduktan sonra odadan çıktım.

Lisa dan

Soo bine belli etmeden nefesimi verdim. Hepsi Soo binle beni yanlız bırakıp gitmişti. Ne olurdu ki sanki biri beni de çağırsaydı da beni zor durumda bırakmasalardı.

"Ee lisa sen ne iş yapıyorsun? "

Sanane ne yapacaksın ne yaptığımı.

"Hemşireyim yani hemşireydim bıraktım. " hafif şaşırmış gibi yaparak

"Aa neden bıraktın ki ne güzel iş işte ben olsam bırakmazdım. "

"O sensin ben bırakmayı istedim ve bıraktım. Geri dönmek istersem de dönerim. "Bozulsa da hiç belli etmeyip yine soru sormaya devam edince bir süre etrafa baktım.

"Numaran var mı ben gidince konuşuruz."tek kaşımı kaldırıp

"Pardon da neden sana numaramı vereyim." Suratını bu sefer tam asıp

"Şey ben orda tek başıma kalıyorum da hiç arkadaşım yok belki seni arar konuşuruz dedim de kusura bakma."

"Yeter Soo bin..."Diyerek kurtarıcım olan jimine baktım. Jimin içeriye gelip yanımda oturunca biraz rahatsız oldum ama belli etmedim.

"Lisayı kandırmayı bırak o herşeyi biliyor ona kendini acındırmaya çalışma." Soo bin yüzünü düşürüp

"Jimin ben kendimi acındırmıyorum ve olanlardan gerçekten de pişman olduğumu biliyorsun neden hala yüzüme vuruyorsun" Jimin alay eder gibi gülümseyip

"Çünkü sen hala tanıdığım Soo binsin bencil ve kendini düşünen." Jimin Soo bini kırgdığının farkındamı acaba çünkü Soo binin gözleri dolmuştu.

"Ben değiştim jimin inan bana değiştim ben." Gözünden bir damla yaş akınca ona çok üzüldüm. Jimin cevap vermek için ağzını açacakken uyarır gibi birden elini tuttum. Jimin elime bakıp sonra da bakışlarını gözlerime çevirdi. Ne dediğimi anlamış gibi sustu. Elimi jiminin elinden çekip ayağa kalktım.

"Ben akşam yemeği hazırlamaya gidiyorum. "

Valla salaksın lisa sen yemek yapmayı bilmiyorsun ki ne yapacaksın.

Jiminde ayağa  kalkıp

"Sana yardım edeyim bende." Jimin yardım mı edecekti bana yoksa bana mı öyle geldi.

"Gerek yok ben yaparım. "

"Ben edeyim o zaman lisa hem canım da sıkılıyor. " diye Soo bin konuşunca ne yapacağımı şaşırdım.

"Sen otur yerine ve bir ihtiyacın olmadığı sürece kalkma." Soo bin dişlerini sıkıp

"Jimin kırıcı oluyorsun ama yeter." Bence de jimin çok kırıcı olmaya başladı.

"Kırıcı falan değilim gerçekleri söylemek suç mu ? "

"YETER ! NEDEN BENİ ANLAMIYORSUN SANA DEĞİŞTİĞİMİ SÖYLEDİM BEN ARTIK ESKİSİ GİBİ DEĞİLİM NEDEN BENİ ANLAMIYORSUN."

" O SESİNİ KES SOO BİN SEN KİMSİN DE BANA BAĞRIYORSUN..." Soo bin ağlamaya başlayınca hemen jimine döndüm

"Bağırma yeter görmüyor musun ağlıyor neden bu kadar kırıcı oluyorsun."Jimin bu sefer çatık kaşlarla bana bakıp

"Sen karışma."Soo bin hıçkırıklarını daha fazla tutamayıp ağlayarak salonu terk etti..hemen jimine dönüp

"Karşındaki bir kadın her ne yapmış olsa da bu muameleyi haketmiyor. "

"Lisa sana karışma dedim o daha fazlasını hak ediyor bu yaptığım az bile." İnanmıyormuş gibi jimine bakıp sonra da sinirden hafif gülümseyip

"Lütfen kusuruma bakma ben senin burda mafya olduğunu ve benimde senin tutsağın olduğumu unutmuşum. İstediğini yapabilirsin umrumda değil ve şunu da unutma ki senden nefret ediyorum. "

Uzuuuuuun aradan sonra merhaba😆 okul yüzünden yazamıyorum kusura bakmayın oy ve yorum atmayı da unutmayın lütfen.

İnstagram hesabım; hediye.erts01 bana burdan ulaşabilirsiniz 😁

Acımasız Mafya JiminDonde viven las historias. Descúbrelo ahora