about you

866 102 14
                                    

"tamam. çıktım ben!"

minho, kapıyı kapatıp anahtarı cebine koyduktan sonra yürümeye başladı. ayakkabılarının kurumuş yaprakları ezdiği sesi dinlerken çalan telefonunu açtı.

"neredesin güzelim?"

gülümsemesine engel olamazken cevap verdi. "çıktım şimdi gelirim iki dakikaya."

hyunjin'le yaşadıkları büyük krizin üstünden yaklaşık üç ay geçmişti. hyunjin, minho'nun güvenini geri kazanmak için elinden geleni yapmıştı. başarmıştı da.

minho, hyunjin'in ona yalan söylemesini belki içinde bir yerlerde affedemiyordu ama onu gerçekten sevdiğini biliyordu. bu da geri kalan her şeyi unutmasını sağlıyordu zaten.

sokağın köşesinde bekleyen hyunjin'in arabasına bindi.

"selam tatlım."

hyunjin minho'nun yanağına büyük bir öpücük kondurduktan sonra konuştu. "çok özledim seni."

chuseok bayramı yüzünden yaklaşık bir haftadır görüşememişlerdi. ikisi de memleketine gitmişti.

"bende özledim."

minho emniyet kemerini taktıktan sonra kendisine tatilinin nasıl geçtiğini soran hyunjin'e neler yaptığını anlattı.

hyunjin'in arabanın camından esen rüzgarla esen saçlarını izledi. beraber hyunjin'in saçının bir kısmını mora boyamışlardı gitmeden önce, biraz aktığını fark etti.

kafasını koltuğa yaslayarak hyunjin'e döndü. heyecanla anlattıklarını dinledi. yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadı.

mutluydu.

ve sonuncusu, minho'nun hyunjin hakkında en çok sevdiği şey, kendine aşık etmesiydi.

son

you make me love you, hyunhoWhere stories live. Discover now