14.Bölüm ~ "SEN ? "

197 5 1
                                    

Ahmet Ferdayı kucakladığı gibi arabaya doğru koştu. Ferda ellerini Ahmet'in boynuna sardı ve kafasını boynuna koydu. Gözünden damlayan yaş Ahmet'in boynundan yavaşça köprücük kemiğine doğru aktı.

Tugay Ahmet abisini gördüğü gibi arabanın kapısını açtı ve şoför koltuğuna doğru koştu.
Ahmet Ferdayı hiç kucağından indirmeden oturduğu koltuğa. Ferda ağzını bıçak açmıyordu. Ahmet başına bir öpücük kondurdu Ferda'nın.
A: Hiçbir şey olmayacak Ferda merak etme tamam mı ?
F: Ben hiç mutlu olamayacak mıyım Ahmet ?
Tam diyorum her şey düzeldi Ahmetle, kızlarımla, doğacak bebeğimle mutlu bir aile olacağız illa bir şey çıkıyor. Eğer bu bebeğe bir şey olursa ben toparlanamam Ahmet anlıyor musun ?
A: Olmayacak Ferda bir şeyy şşşş.

Ferda kasığına giren ağrıyla inledi. Elini kasığına koydu ve gözlerini kapatıp başını sağa sola salladı.
Ahmet gözlerini şaşkınlıkla açıp Ferda'nın gözlerinin içine baktıktan sonra bakışlarını karnına indirdi. Ne kadar Ferdaya bir şey belli etmemeye çalışsa da içi içini yiyordu Ferdaya, bebeğe bir şey olma ihtimali...

Hastaneye geldiklerinde Tugay hemen indi ve Ahmet'in kapısını açtı. Ahmet hızlıca indi ve "Sedye" diye bağırdı. Birkaç ay önce hastaneye geldiğinde Ferdayı kaybetme tehlikesi vardı şimdiyse hem Ferda'yı hem de bebeğini kaybetme tehlikesi...

Ferda'yı sedyenin üzerine bıraktı ve hızlı adımlarla sedyenin arkasından ilerledi. O arada hemşirelere bilgi veriyordu.
A: İki buçuk aylık hamile, ne olduğunu anlamadık bir anda kanaması başladı.

Ferda ellerini karnına koymuş sessiz ve çaresizlik içinde ağlıyordu. Acil müdahale odasına geldiklerinde hemşire eliyle durdurdu Ahmet'i.
Hemşire: Bundan sonrasına giremezsimiz beyefendi, müdahale edildiğinde gerekli bilgiyi doktorlar verecektir.
Kafasını salladı ve "Teşekkür" dedi.

Hastane koridorunda elleri belinde ileri geri yürümeye başladı. Elini saçlarının üstüne koyup arkaya doğru sürükledi. Derin bir nefes alıp kendine gelmeye çalıştı. Kızlara haber verse mi diye düşündü ama endişenlendirmek istemedi. O arada telefonu çaldı, arayan Ayşem'di. Birkaç saniye telefonun ekranına baktı. Burnundan derin bir nefes aldı ve açtı.

A: Alo kızım.
Ay: Baba nerdesiniz sabahın köründe yoksunuz evde merak ettik.
A: Eee bir işimiz vardı da annenle onu halledicez.
Ay: Baba bu saatte ne işi Allah aşkına sesinde bir tuhaflık var ne oldu anneme mi bir şey oldu yoksa ?
Dedi sonra sonlara doğru sesi endişeli bir ton alırken.
A: Kızım annenin kanaması oldu da hastaneye getirdim.
Ay: Neee nasıl şimdi iyi mi ? Doğru söyle bana baba.
A: Ben de bilmiyorum doktorun çıkmasını bekliyorum.
Ay: Tamam biz geliyoruz hemen.

Telefonu kapattılar. Kapı açıldı ve doktor çıktı. Ahmet hemen doktorun yanına ilerledi.
A: Nasıl doktor ?
D: İyi şimdilik, Ferda hanımı şu an odaya alıyoruz o uyanınca daha ayrıntılı konuşuruz geçmiş olsun.

Ahmet daha bebeğin durumunu soramadan doktor gitmişti ya da kötü bir haber duymak istememişti o yüzden sormamıştı doktora. Ferdayla beraber duymak en iyisiydi.
Ferda biraz sonra odaya alınacaktı. Odaya çıkana kadar Ahmet dışarda biraz hava almaya çıktı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ahmet'in çıktığını gördüğü gibi ilerlemeye başladı Ferda'nın kaldığı yere doğru. Hemşirenin çıktığını gördü ve kapıya ilerledi, tıklatıp içeri girdi. Ferda'nın gözleri kapalı, uyuyordu. Yavaşça yaklaştı kenardaki sandalyeyi çekip oturdu. Sessizce bir süre izledi. Elini Ferda'nın saçlarına koydu ve gezdirmeye başladı. Ferda uykuyla uyanıklık arasındaydı gözlerini açmadan mırıldandı.
F: Ahmet
Hiçbir şey demeden ellerini saçlarını gezdirmeye devam etti yüzüne indirdi ellerini yanaklarını okşadı. Sonra yerinden kalktı ve Ferda'nın başına bir öpücük kondurdu.

Zehirli AşkWhere stories live. Discover now