5. Ahu Gözlü Güzel

1.2K 136 14
                                    




Eve gelir gelmez kendi dairesini es geçip üst kata çıktı. Abilerini özlemişti, gece yarılarına kadar çalışan İlyas ve İlhan abilerini görmesi pek mümkün olmuyordu ama bu saatlerde eve yemeğe geliyorlardı. Konuşması gereken konular vardı hem de bir saat erken kapatmıştı terziyi sırf abilerini görmek için. Önce İlhan abisine uğradı. Yengesi kapıyı açar açmaz dokuz aylık yeğeni Ömer emekleyerek kapıya yaklaşıyordu. "Aşkım," diye çığlık atıp eve girip yeğenini kucağına almıştı. Üç senelik evli olan İlhan ve Nuran'ın oğulları henüz çok küçüktü. Halasını görünce gülücükler saçan Ömer, diş çıkartıyordu ve salyalarını halasının her yerine bulaştırmıştı. Minik elleri halasının şalında, yüzünde geziniyordu. Ahu da öperken yiyordu bebeği. "Abim nerede?" diye sordu yengesine.

"Mutfakta gel," diyen Nuran'ı takip ederken hâlâ Ömer'i öpüyordu.

"Seni göresim geldi, ne biçim abisin sen? İnsan bir bacım var der."

Çorbasını içen İlhan karşısına oturan kardeşine gülümsedi. "Hadi kız oradan, ne yumurtlayacaksın acaba."

"Valla özledim ama bir iki şey de söylerim."

"Öt bakalım."

Nuran da iki kardeşin ortasına oturdu. "Kesin anneni şikâyet edecek."

"Melek gibi anamın çekemediniz gitti. Gelini görümcesi anama düşman."

"Aşkım, annen bir melek, ona lafımız yok," derken Ahu'ya göz kırptı Nuran.

"Abi, annem beni delirtiyor. Bugün terziye görücü getirdi, asla vazgeçmiyor. Kurtarın beni! Anam melek ama sadece oğullarına, ben hayatımda oğullarına bu kadar düşkün ana görmedim." Terziye getirdiği kadının yanında Poyraz'ın annesinin olması kaç puandı? Hayaller yeşil gözlü dev, gerçekler görücü.

"Aha bir tane de burada var," diyen İlhan, karısını işaret ediyordu. "Oğlum da oğlum, anamın oğlu da benim."

"Oğlumun eşine sorun çıkarmayı düşünmüyorum aşkım," dedi Nuran.

"Ya canım," dedi İlhan. "Yirmi sene sonra konuşalım bu konuyu. Sorarım ben sana, nasılmış diye."

Kadın iki elini pes dercesine açtı. "Ay İlhan, her şeyi de bilirsin."

"Aşkımdık, şimdi İlhan mı olduk?"

"Abi, yenge!" diye cırladı Ahu. "Sorun benim burada. Annemle konuşmanız lazım."

Yemeğini yemeye devam eden İlhan başını salladı. "Bir çıtlatırım. Sen de evlen kızım."

"Abi!" diye cırladı tekrardan. "Anamla konuş, ben İlyas abime gidiyorum."

Yeğenini son kez öperek annesine verdi. "Görüşürüz, kalkmayın." Onları bırakıp üst kata çıktı. Kapıyı açan Ceren'i öperek geçti koridoru. İlyas abisi de mutfaktaydı. Ailecek masayı donatmış yemek yiyorlardı. Ceren'in kız kardeşi beş yaşındaki Beren'i tepesinden öperek boş sandalyeye oturdu.

İlyas abisi biraz sertti, onunla İlhan abisiyle konuştuğu kadar rahat olamıyordu. "Abim," dedi cilveyle. Salatadan bir çatal aldı.

Otuz beş yaşındaki karizmatik bakışlı abisi ona bakıp göz kırptı. "Hayırdır?"

"Ay, kime gitsem hayırdır diyor. Abilerimi özleyemez miyim?"

Ceren kıkırdadı. "Hala benim tablet?"

"Ah, tablet. Ceren'e tablet alayım diyordum. Anne babası müsaade ederse?"

Suzan kaşlarını kaldırdı Ahu'ya. İlyas da duymamış gibi yaptı. "Ama abi, halayım ben, yeğenime bir hediye almayayım mı?"

Mor Salkımlı Sokak (kitap olacak) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin