Bölüm 15 -SOĞUK

5 0 0
                                    


Suskunluğumuzu koruduğumuz yolculukta sessizliği kamçılayan şey açtığım camdan içeri dolan rüzgar sesiydi. Bora Berzan arabaya bindiği dakikadan itibaren hiç konuşmamış, yüzüme dahi bakmamıştı. 

Bir an Cem'in ona önemli bir şey demek istediğini hatırladım fakat sorsam da söylemeyeceği için sessizce camdan bakmaya devam ettim.  Bugün yaşadıklarım öyle zordu ki, amcamla yüzleşmek, günahlarımla yüzleşmek gibiydi. Korkunç ve acı dolu. 

Kolumu camdan sarkıtarak, çenemi omzuma yasladım ve soğuk rüzgarın yüzüme daha sert çarpmasına izin verdim. Bir süre öylece durdum ve soğuğun beni düşüncelerimden koparmasını bekledim. Sadece soğuğu düşündüm, buz gibi soğuğu. 

Soğuk olmak istedim, insanlara, Berzan'a, kendime, her şeye buz gibi olmak istedim. Canımı yakan herkese buz fırtınası olmak istedim, kendimde dahil. 

Önce zevk veren soğuk, gittikçe yakmaya başlamıştı. Yüzümde ve kolumda küçük iğneler batıyormuş gibi bir his oluşmuştu. Cam birden hareketlenince irkildim ve hızla geri çekildim. Başımı Berzan'a çevirdiğimde camı kendi tarafından kapattığını gördüm.

"Ne yapıyorsun?" dedim soğuk bir sesle.

"Hasta mı olmak istiyorsun?" diye konuştu bakışlarını yoldan ayırmadan. Çenem kasıldı. Çok umurunda olduğunu sanmıyordum. "Sana ne?" 

"Sabaha kadar başında kim bekliyor sonra?" O kadar sakin konuşuyordu ki bu beni dahada gıcık ediyordu.

"Hasta olduğum için sabaha kadar başımda beklediğinİ hatırlamıyorum." dedim yan profiline bakarken. 

"Sabaha kadar başında beklemem için hasta olmana gerek yok hasta olduğunda, korktuğunda, kriz geçirdiğinde, intihar ettiğinde..." bakışları beni bulduğunda sustu. Ne yani sabaha kadar başımda mı beklemişti. Hem de defalarca kez. 

"Neden?" diye sordum hiç düşünmeden. 

Bakışlarını tekrar yola çevirdi. "Bir neden arama çünkü yok." dedi. Nasıl bir neden olmazdı. Bunları yapan bir insan belki endişelendiği için, belki değer verdiği için, belki de en kötüsü acıdığı için yapardı.

Hiç bir şey nedensiz değilken, bir nedeni olmaması çok anlamsızdı.

Önüme döndüm ve cevap vermedim. Araba yavaşlamaya başladığında bir restorana girdiğimizi fark ettim.  Arabayı park ederken gözleri dikiz aynasına kayıp duruyordu, hızlı hareket etmeye başlamıştı. İlk önce torpidodan silahını daha sonra arka koltuğa fırlattığı spor ceketini alarak arabadan indi. Üzerinde siyah eşofman altı ve siyah tişörtü vardı. Benim yüzümden emniyete böyle gelmişti. Pardon kendisi yüzünden. Arabanın önünden dolanarak benim tarafıma geldi ve kapımı açarak arabadan inmem için kolumdan tuttuğunda, tuhaf bakışlarımı gizleyememiştim.  Ne yapmaya çalıştığını anlamak için dikkatlice yüzünü inceledim. Çehresini kaplayan gerginlik beni rahatsız etti, başka bir olayı daha kaldırabileceğimi sanmıyordum. 

Ceketini omzuma atıp kapüşonuyla başımı örttü. Hasta olmam konusunda biraz abartmıyor muydu?

Dikkatlice etrafa göz gezdirdi. Benimleyken hep böyle diken üstünde oluyordu fakat bu sefer farklı bir şeyler seziyordum. Cem defalarca onu uzaktan takip ederek izlenip izlenmediğini teyit etmiş, bir soruna rastlamamıştı. Zaten bir savcıyı takip etmek aptallık olurdu.

Restorana girdiğimizde tam masalara doğru ilerliyordum ki Berzan kolumdan tuttu. "İlk önce lavaboya gideceğiz." dediğinde kaşlarım çatıldı. Benim ihtiyacım yoktu. "Sen gidebilirsin..." cümlemi devam ettirmeme izin vermedi ve beni sürüklemeye başladı. Burayı biliyor olmalıydı ki hiç zorlanmadan lavaboyu buldu fakat beni kendisiyle birlikte erkek lavabosuna sokunca şaşkınlıkla ona baktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin