2.BÖLÜM "BIRAK BENİ "

5.5K 183 45
                                    

Ellerini çektiği an yere düşen
Hakan'nın ağzından dökülen inlemeyle, canının çok yandığını anladım.

Korkumu bir kenara bırakıp, Hakan'a doğru bir adım atmamla, tekrardan yerime sabitlenmem bir oldu."Eğer ki o ite bir adım daha atmaya cesaret edecek olursan, hiç iyi şeyler olmayacak."

Yeşillerimi, siyahlarına dikmemle sabah ki gördüğüm Demir'den eser olmadığını yeni fark ediyordum. Sinirden ateş saçan siyahları, sıktığı dişleriyle kasılan çenesi, çatık kaşları, ellerinde ve beyaz gömleğinde Hakan'a ait olan kanlar...

Akşamın serini kendini belli etmiş olsada Demir'in şu an ki görüntüsü, Hakan'a yaptığı şey ve buz gibi sesi, korkudan titriyen bedenimin aynı zamanda terlemesine neden oluyordu.

"Neden Hakan'ı dövdün? Ne hakla beni tehdit edebiliyorsun?"
Her ne kadar bedenim bana ihanet edip, ayakta duracak gücü kendinde bulamasada, korkuma yenik düşmeyip, kendimden emin ve olabildiğince güçlü bir ses tonuyla konuşmaya çalıştım.

Bana doğru yürümeye başlayınca, korkum iyice gün yüzüne çıkmış, bedenim kasılmış, ellerim daha çok titremeye başlamıştı. Keskin siyahlarının ellerime kaymasıyla, Demir'in de fark ettiğine emindim artık.

"Sana diyeceğim bir diğer şey ise; o şerefsizin adını bir daha ağzına almayacaksın!" Öfkesinden belli olan boyun damarları, ve bir korku filminde ki katilin ses tonuyla, yerin ayaklarımın altından kaymasına sebep olurken, devam etti. "Hakkına, hukukuna gelecek olursakta, hiç girmeyelim istersen. Yoksa sen zarlı çıkarsın."

"Ne demek istiyorsun sen?" Hayatımda daha önce hiç karşılaşmadığım biri, bugün böyle karşıma geçip beni tehdit edemezdi.

"Asel yeter! Evine git!" Sabrının son demlerinde olduğu o kadar belliydi ki. Oysa sadece cevap istemiştim.

"Abi çok oyalandık burada gitmeliyiz." Arkadan gelen sesle, bakışlarımız oraya döndü. Altı adet siyah takım elbiseli adam vardı. Neydi bunlar böyle Allah aşkına? Demir onu ilk gördüğüm yere doğru ilerlerken, hâlâ olduğum yerde durup sakin olmaya ve korkmamaya çalışıyordum. Tırnaklarımı, avuç içlerime geçirerek odağımı değiştirip canımın acısına yöneltmek istiyordum.

"Burdan kurtulduğum an belanı sikeceğim senin!! Duydun mu beni, Demir SÖNMEZOĞLU!!!" Burnundan akan kanı, silip kalkmaya çalışarak konuşan Hakan, ağzından çıkan inlemeyle elini karnına atınca, kalkma girişimine son vermişti. Sadece yüzüne darbe almadığını anladım. Demir'in hızla Hakan'a yürüyüp acımadan karnına savurduğu bir kaç tekmeyle, Hakan'nın acıdan boğuk çıkan inlemeleri ve benim çığlığım boş parkta yankılandı.

"Sen kimsin lann!! beni tehdit ediyorsun!!! Seni doğduğun güne pişman eder, yedi ceddini yok ederim orospu çocuğu!!"

Başımdan aşağı kaynar sular dökülsede, kendimi toparlayıp hızla Hakan'a doğru koştum. Demir hızla önüme geçerek, sıkmadan koluma parmaklarını geçirdi.
"BIRAK! Bırak beni! Çek ellerini üstümden!!" Bir yandan ağlıyor, bir yandan da beni bırakması için deli gibi çırpınıyordum.

"Asel yerinde dur. O ite, yaklaşmıyacaksın diyorum!!!" Kolumu sıkmasa da, bağırarak kurduğu cümleden sonra, sinirine hâkim olamayıp, kolumu sıkmasıyla, ağlamalarımın arasından kopan inleme, siyahlarını koluma çevirip, sıkmayı kesmesine ve tekrar sadece tutmasına sebep olmuştu.

"Bırak lan Asel'i şerefsiz! Dokunma lan kıza!" Her ne kadar beni korumaya çalışsada, şu haliyiyle bile güçlü görünmeye çalışarak, Demir'e kafa tutuyordu.

SİYAHIN GÖLGESİNDE  +18Where stories live. Discover now