Selam Kızıl Ülkenin Değerli Sakinleri!
Uzun ama aslında Kızıl Gece dolu bir aradan sonra yeniden sizinleyiz.
Kızıl Gece için yazdığım ennnn uzun bölüm. Umarım seversiniz.
Sermest~ Kayıp
Keyifle okuyun.
🖤
Açılan gözlerimin beni kurtardığı kabus, yaklaşan cehennemin kanlı canlı elçisiydi.
Göğsümün yeni bir nefesle dolamayacak kadar kasıldığını hissediyordum. Boğazımdan iniltiye benzeyen sedalar firar ediyordu.
Sırtımı koltuktan ayırdım, dizlerime eğildiğimde, araba yavaşladı. Onun bakışlarını sırtımda hissediyordum ama henüz sesini duymama izin vermemişti. Parmaklarım gerdanımdaki kolyeyi sardı, siyah su damlasının bana gösterdikleri boşuna değildi, biliyordum. Yola baktım, saniye saniye yaklaşıyorduk! Önümüzde birçok su birikintisi vardı ama bir tanesi büyükçe ve az öncesinden tanıdıktı. Onunla birlikte düştüğümüz su birikintisiydi! Avucumu torpidoya vurup telaşla doğruldum.
"Arabayı durdur."
"Ne?"
"Durdur arabayı!"
Tekerleklerin bir su birikintisine girdiğini fark ettiğim an parmaklarım yanımdaki kapının kulpunu sardı, gözlerim büyüdü.
"Durdur şu lanet arabayı! Durdur!"
Arabayı ani bir frenle durdurması ve kolunu önüme uzatması eş zamanlıydı. Bedenim frenin etkisiyle savrulurken, bariyer görevi gören koluyla yanımdaki kulptan tutunmuştu.
Kulpta elim vardı.
Kulpta ellerimiz vardı!
Avucu altındaki elimi bir kıskaç gibi sarmıştı. Sert parmak boğumlarını elimin ince derisinde tümüyle hissediyordum. Hararetle yükselen göğsüm koluna dayanırken, başımı seri bir yanıt bekleyen bakışlarına çevirdim.
"Derdin ne senin?"
Gayri ihtiyari kalkan parmağım karanlık yolu gösterdi. "Gördüm, biraz ileride senin için kurulmuş bir kumpas var."
Sol kaşı diktatör bir tavırla havaya kalktı. "Ne kumpası? Yine ne saçmalıyorsun?"
"Yine saçmalamıyorum!" diye bağırdım. Birileri tarafından inanılmamak, ciddiye alınmamak bende travma yaratmıştı. "Sen bana inanmıyorsun, yine!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GECE +18
FantasyÖlüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan a...