Paralel Evren

1.2K 85 105
                                    

Ellerinin arasındaki direksiyonu sıkarken bir yandan da yanındaki koltukta oturan kızına yandan yandan bakışlar atıyordu Doruk. Kızının arkasından görünümü bile tıpkı Asiye'ye benziyordu. İnatçı kıvırcık saçları, dik burnu, kocaman gözleri, gür kirpikleri ve o insanı büyüleyen dolgun dudakları ile tıpkı annesinin kızıydı. Hani derler ya hık demiş burnundan düşmüş işte öyleydi Beste. Annesinin kopyasıydı. Büyüdükçe daha da güzelleşiyordu. Huyları ise aynı babasıydı. Babası gibi zeki, kıvrak zekalı, uyanık ve çok iyi yalan söylüyordu. İşte buna sinirlendi Doruk. Kızı onu da ayakta uyutuyordu.

Bir kaç dakika öncesine kadar arabanın içinde bağırış çağırışlar olmamışçasına ölüm sessizliği vardı sanki. Evin önüne geldiğinde babasının garaja park etmesini beklemeden indi Beste. Çünkü babasına çok kırgındı. Doruk aniden çıkan kızına daha çok sinirlenerek park etmeye uğraşmadan arabasını durdurup kızı gibi sinirle içeri girdi. 

"Beste buraya gel, kime diyorum Besteeee."

Önüne gelen karısı Asiye ile anlık bakışları ona kaysa da yine yukarı merdivenlerden odasına çıkan kızının arkasından baktı. 

"sanki nereye kadar kaçaksın hanımefendi. Kime diyorum ben ya burada bostan korkuluğu muyum ben. Babayım kızım ben tabi ki de kızacağım. Alooo Besteee" 

 Asiye delirmiş gibi bağıran kocasını sakinleştirmeye çalışsa da bir türlü onun dikkatini çekemiyordu ki. En son aklına gelen fikirle parmak uçlarına yükselip dudaklarını kocasının dudaklarına bastırdı. Doruk dudaklarına değen baskı ile şaşırırken anında tüm siniri uçmuştu sanki. Asiye onu iyi tanıyordu. Onu nasıl hır modundan mır moduna geçireceğini iyi biliyordu.

Geri çekilirken Doruk yüzündeki kocaman gülümseme ile karısına bakıyordu.

"aşkım biraz sakin kalabilir misin acaba. Beste zaten iki gözü iki çeşme odasına koşarak gitti" 

 "senin kızın varya senin kızın hepimizi ayakta uyutuyor deli edecek beni" 

 "hıhh yine benim kızım oldu demek. Ne oldu ne yapmış benim kızım" 

 Doruk ne zaman Beste ile tartışsa Asiye'ye senin kızın derdi. Bu değişmez kuraldı. 

 "ben bu gün işimden erken çıkayım güzeller güzeli kızımızı alayım okuldan dedim bana arkadaşı Deniz ile dışarıda olacağını söyledi. Tamam dedim. Sonra işten eve gelirken ne göreyim sahilde Beste hanımı herifin biri ile el ele gördüm"

Asiye mimiksiz bir şekilde Doruğa bakarken Doruk karısının böyle dümdüz bakmasından rahatsız olmuştu.

"e ne var bunda Doruk." 

 "ne demek ne var Asiye. Yalan söyledi işte hani denizle beraberdi." 

 "hayatım Deniz o oğlan olmasın. Hani çift cinsiyetli bir isim ya" 

 Doruk o an daha sakin bir şekilde düşününce haklı buldu o an Asiye'yi. 

 "bi dakika ya sen yoksa biliyor muydun. Yani Deniz denen o dallamayı" 

 Asiye kocasının koluna girerek girişte ayakta kaldıkları için içeri salona doğru yürüttü. Koltukları oturunca Doruk duyacaklarından korktu ilk defa.

"Doruk, aşkım. Beste artık 19 yaşında farkındasın demi. Kızımız sırf senden, benden bizden kopamadığı için İstanbul dışında bir yeri kazanmak istemedi. Ne yalanı ne dolanı. Sana denizle olacağım demiş ama Denizin erkek mi kız mı olduğunu söylemedi diye yalan söylemiş olmaz ki." 

 Doruk duydukları ile biraz içerlenmişti. Kızının üzerine fazla mı gitmişti ki. Ama ne yapabilirdi ki, onun bakmaya kıyamadığı güzeller güzeli kızına elin herifi dokunuyordu nasıl deliye dönmezdi. 

"Beste çok güzel bir genç kız olmadı mı sence de" 

 "ya Asiye sen de damarıma damarıma mı basıyorsun"

Asiye yine sinirlenmeye başlayan kocasının ellerini ellerinin arasına almıştı bu sefer. 

 "Doruk biz seninle biz olduğumuzda kaç yaşındaydık 17, 18. Kızımız sadece hayatında ilk defa babasının dışında bir erkeği kalbine almak istedi. Sevmek sevilmek istedi tıpkı annesi gibi. Ona bunu çok görme sevgilim. Bırak o da sevsin, sevilsin" 

 Doruk Asiye'nin dediklerine hak veriyordu ama kabullenmiyordu işte. Doruk arkasına yaslanıp sahilde Besteyi korkutarak arabaya bindirmesi, ona arabada bağırmasını düşününce kızını ne kadar üzdüğünü düşündü ve kendine kızdı.


_________


Akşam üzeri Kadir ve Melisa, Ömer ve Ayşe gelmişlerdi oturmaya. Büyükler aşağıda otururken çocuklar yukarıdaydı. Eslem Sare kendisinden bir kaç yaş küçük kuzeni Ömer dayısının kızı Zehra ile odasında takılırken kardeşi Mustafa Yiğit de ikiz kuzenleri Ege ve Efe ile takılıyordu. Aklı sabahtan beri odasından çıkmayan ablasında olsa da çok düşünmemeye çalıştı. Alışmıştı babası ve ablasının bu hallerine. Babası paylaşamıyordu onları. O huyunu öğrenmişti ama ablası dik başıydı işte. Babası ile sürekli inatlaşıyordu. Alırdı gönlünü onun babası. Kahramanlarıydı onların bir kere.

"yahu abi şu kızın üstüne fazla mı gidiyorsun acaba. Sonuçta siz de çok genç yaşta aşkı buldunuz."

"ya Melisa sende başlama Allah aşkına. Bizle bu bir mi"

"neden olmasın. Ne farkı varmış acaba."

Bu sefer Ömer Doruğun üzerine gidince Doruk sessizce nefes alıp öne doğru eğilerek konuştu.

"biz yıllardır birbirimizi tanıyordu zaten. Çocukluğumuzdan beri olan bir şeydi. Bunlar ne kadar tanıyorlar da sanki birbirini"

"ulan it herif sanki senin kızını çocukluğundan tanıyan biri olsa sende izin vereceksin. Kesin kesersin kızıma yan gözle baktı diye"

Ömer Doruğun kafasının arkasından bir şaplak atarak sinirle konuştu.
Doruk bir anda Ömer'in dediklerini söylediğinde kaşları çatıldı.

"harbi ya. Düşündüm de kızımı yıllardır seviyorum diyen biri çıksa yakınlarından harbi delirirdim sanırım"

Herkes o an kahkaha atarken, kapının pervazında onları gizlice dinleyen bir yürek, kırık ve korkak bir kalp vardı.
Ege izlediği dayısından gözlerini çekip bakışlarını kaçırdı.

Yıllardır içinde tuttuğu sevdanın bir kez daha imkansızlığı ile karşı karşıya kalmıştı.


Selaammmm. Hazır elimde böyle bir bölüm var dedim kısa mısa, atayım dedim.

Keyifli okumalar diyeceğim ama baya kısa da olsun ya. Maksat değişiklik

BercesteWhere stories live. Discover now