bir

3.2K 182 210
                                    

kartal asi adamdı. dediğim dedikti. çok şey yaşamıştı yaşamasına, ama hislerini dışarı vurmayı pek sevmezdi. zamanında çok canı yanmıştı. aynı şeylerin tekrarlanmasını ise asla istemiyordu. kuytu köşe bir mahallede herkesin abisi konumunda olan kartal'ın eli pis işlere de yatkındı. daha doğrusu bunun doğasında olduğuna inandığı için yaptıklarını bir seçim değil, zorunluluk olarak görürdü.

çok kez göz altına alınmış fakat delil yetersizliği ile salınmıştı. arkasında iz bırakmayı sevmezdi. mahalledekilerin ona ihtiyacı vardı. kimseyi yarı yolda bırakmayı sevmezdi, çünkü yarı yolda bırakılmıştı.

şimdi ise yine buradaydı. olmayı sevmediği yerde. elleri kelepçeli bir şekilde parmaklıkların ardında otururken bu sefer yerine suçu üstlenecek kişiyi bekliyordu. o hapis yatamazdı. zaten yattırmazlardı da. kartal abisi içeri girmesin diye hapis yatacak çok insan vardı.

kartal oturmuş bir an önce oradan çıkmayı düşlerken kapı açıldı. tanıdık çatık gözler görüş alanına girince duraksadı. bu o muydu? yoksa aklı ona oyun mu oynuyordu. bu benzettiği kaçıncı kişiydi. yine yanılıyorum diye düşünüp ayaklandı. ama bu sefer farklıydı. o gözler de ona tanıdık bakıyordu sanki. yutkundu.

''kartal çaka.'' oydu. sesinden tanımıştı. bu sefer yanılmıyordu kartal. siniri tüm bedenini ele geçirirken onu tanımıyor ayağına yatmaya karar verdi. kendisini çok yükseklerde görmesine izin veremezdi. eski bir defterdi kapandı gitti demişti. kendi düşüncelerine saygılı olmalıydı.

gülümseyerek parmaklıklara yaklaşırken komiser de ona doğru adımladı. artık aralarında sadece soğuk demir parmaklıklar vardı. kartal belli belirsiz nefes verdi. nefesi titriyordu. ''ne belaymışsın be kartal. git diyorum, yıllar sonra burnumun dibinde bitiyorsun.'' dedi efe alayla.

kartal yıllar öncesinde yaşadığı duyguları yad ederken oyununu bozmamak istedi. ''ne anlatıyon lan, kimsin sen?'' dedi kelepçeli eliyle parmaklığı kavrarken. efe pek inanmışa benzemiyordu. ''sen beni unutabilir misin kuşum? çok mu düşündün bu numarayı?''

kartal sinirle komiserin gözlerine baktı. tuttuğu parmaklığı şiddetle yumruklayıp arkasını döndü. ''aa yapma ama, canın acıyacak. kıyamam.'' dedi efe. bu kadar ruhsuz olduğuna inanmak istemiyordu kartal. ne olursa olsun yılları geçmişti birlikte. şimdi ise ona düşmanıymış gibi konuşması yaralıyordu onu. ama efe'nin bunu bilmesine gerek yoktu.

kartal kafasını arkaya yaslayıp güldü. ''efe tekin!''diye bağırdı dalga geçercesine. ''senin gibi bir orospu evladını nasıl unutabilirim ki?'' dedi cümlenin sonuna doğru ciddileşen sesi ile.

efe dalgayla karışık çattı kaşlarını. ''devlet memuruna küfür etmek ha! kim bozdu lan senin ağzını?'' kartal daha fazla devam edemeyeceğini anladığında kalktığı yere geri oturdu. kelepçe bileklerini çizmişti. bir an önce ellerini çözsün de şu piçi yumruklayayım diye sabırsızlıkla bekliyordu. ''ellerim kaşınıyor komiser!'' dedi yüzü yere bakarken.

efe çok eğleniyor gibiydi. aslında ise içini anlamsız bir hüzün sarmıştı. ama bunu karşısındaki adama belli etmemeye ant etmişti. ağır hareketlerle açtı kapıyı. çıkan ses ile kartal yüzünü yerden kaldırdı. ''buraya tayin oldum. galiba çok göreceğim nursuz yüzünü.''

efe cebinden anahtarı çıkarıp kartal'ın yanına vardı. ''sen benim güzel yüzüme kurban ol lan, maymun.'' efe samimi bir şekilde gülümsedi. ama yüzündeki gülümsemenin farkında bile değildi. kartal'ın kelepçelerini açarken bileğinde oluşmuş kızarıklıkları göz ardı etti.

kartal kelepçeleri açıldığı gibi ayaklandı. efe sırıtarak kartal'ın yanına gittiğinde kartal yüzüne bir tane geçirmemek için arkasında yumruklarını sıkıyordu. yapacak çok işi vardı. bu pezevengin burnunu kırmak, burada daha fazla durmasına değmezdi.

efe kartal'ın önü açık gömleğinin yakasını sirkeledi. ardından kulağına uzanıp fısıldadı. "sarışınları seviyorum diye mi girdin bunca zahmete?" efe kurduğu cümlenin ardından kartal'ın saçlarını karıştırdı.

sarı saçlı adam dudağını dişleyerek gözlerini kapattı. bu bardağı taşıran son damlaydı. isterse on yıl versinler yine de bu piçin dudağını patlatacaktı. arkasında sıktığı yumruğunu karşısındaki adama yarınlar yokmuşçasına geçirdi. bunu beklemeyen komiser yalpalasa da yere düşmedi.

zayıf görüntüsünün aksine oldukça güçlü bir adamdı. kartal da bunu zaten biliyordu. zamanında az yumruklarını konuşturmamışlardı. bu nedenle gelecek hamleyi de biliyordu kartal. sol yumruğu daha güçlü olan efe hareketlendiğinde kartal onu çoktan durdurmuştu. havada tuttuğu yumruğa baktıktan sonra sırıttı. dalga geçme sırası ondaydı. "senin gerçek sarışına ne oldu efe?" tuttuğu yumruğu açıp parmaklarına baktı dikkatle. "yüzük falan göremiyorum, hani? nerede?"

efe öfkeyle elini çekti ondan. "eski defterleri açma kartal, sıkma benim canımı!"

kartal karşısındaki adamı taklit edercesine kulağına eğildi. "öyle göte, böyle yarrak."

efe duyduğu cümle ile şok olduğunda, kartal bunu fırsat bilip hızlıca orayı terk etti. kendini emniyetin bahçesine attığında ise küçük bir küfür savruldu ağzından. eşyalarını almamıştı.

pıtı pıtı geri dönüp eşyalarını rica etmek istemiyordu. şerefsiz efe illa gidecekti. o gittiğinde alacaktı eşyalarını.

havanın soğumasıyla birlikte üşümeye başlayan kartal artık beklemekten sıkılmıştı. tam ayaklanıp içeri gireceği esnada merdivenlerden inen efe ile kesişti bakışları. ardından elindeki poşete baktı.

hızlıca yanına gidip poşete uzandıysa da efe daha kuşuyla oynamak istiyordu. hem daha yeni başlamıştı, aklında çok güzel oyunlar vardı. "a-a!" dedi efe poşeti havaya kaldırdığında. "bir kere öp, veririm."

kartal kahkaha atmaya başlasa da içinde fırtınalar kopuyordu. efe'nin bu kadar acımasız olduğuna inanmak istemiyordu. onu geçmişi ile vuracak kadar mı karaktersizdi bu herif?

"komser, şu poşeti ver bakalım yolumuza. işim gücüm var." efe samimiyetsiz bir şekilde dudağını büzerek poşeti arkasına aldı. "neymiş işin kuşum? götünü mü siktireceksin?"

kartal bu sefer sinirlenmemişti. darmadağın olmuştu. yüzü düşerken kırgınlığını saklamaya çalışmamıştı bile, lakin buna gücü yetmezdi. tıpkı o geceki gibi acıtmıştı canını. kartal bunu hatırlamak istemiyordu.

karşısındaki adama son kez baktı. "yazıklar olsun sana efe." dedi kendinden bile beklemediği bir ciddiyetle. bu sefer efe de duraksadı, fazla ileri gittiğini biliyordu. ama kartal'ın bu denli zoruna gideceğini düşünememişti. gerçi düşünmüş olsa da söylerdi de...

kartal efe'nin boşluğundan faydalanarak elindeki poşeti alıp hızlı adımlarla ilerledi. arkasından gelen seslenişi ise duymamıştı bile. hissettikleri çok yoğundu. utanmasa ağlayacaktı.

onu bu kadar etkilemesine izin verdiği için kendine küfür etti kartal. ve dile getirmese de yemin etti. bir daha bu adama asla taviz vermeyecekti. karşısına çıktığı anda yüzünü kanlar içinde görmek istiyordu. intikamını lafla değil, yumrukları ile alacaktı.

çünkü ne olursa olsun kartal hala efe'nin ruhunu incitmek istemiyordu. güzel yüzü dağılsa ise gram sikinde olmazdı.

"görüşeceğiz senle komser!" dedi sırıtarak. "görüşeceğiz."

ilk bölüm diye kısa oldu yoksa 2k kelime altı yayınlamayı sevmiyorum. elbette bu bölüm beni gaza getiren canım arkadaşıma geliyor sinanxosman aşkıma<3

fearless // kartal x efe Where stories live. Discover now