Asla İzin Vermem!

45 12 4
                                    

Zilyon' un söylediğiyle Art kaşlarını çattı ve "Ne anlama geliyor bu? O kadın neden beni arıyormuş?"  diye sordu. Zilyon "Sana bazı şeyleri anlatamam demiştim ama... Ama şimdi buna mecburum."  dediğinde Art sakinleşmeye çalışarak "Crimson' ı çağırttım birazdan ana salona gelir. Anlatacakların uzun sürer mi?"  diye sordu. Zilyon gözlerini yere çevirdi ve "Evet, biraz uzun sürecek."  dedi. Art "Öyleyse benimle birlikte ana odaya gel ve ben Crimson ile konuştuktan sonra o kadının benimle ne ilgisi olduğunu açıkla."  dedi ve bunu söyler söylemez de bir rüzgar gibi hızlı adımlarla Zilyon' un yanından geçti.

Zilyon Art' ı çok iyi tanıyordu. Kendisiyle rica eden bir ses tonu ve her zamanki gibi nazik sözcüklerle değil de emir vererek konuştuğunda sinirli oluyordu. Hatta bu Art' ın çocukluğundan beri böyleydi. On beş yaşına kadar Zilyon onun fikirlerine her itiraz ettiğinde öfke patlamaları yaşamıştı. Böyle anlarda onu yatıştırmak, bir balığa ağaca tırmanmasını söylemekle eşdeğerdi.

On beşinci yaş gününde Zilyon Art' ı halk pazarına götürerek ona pasta ve limonata almıştı. Art pastasını yerken Zilyon ücreti ödemek için kısa bir süreliğine masadan ayrılmıştı. O sırada bir adam Art' a yaklaşıp onunla konuşmuştu.

Zilyon akşam olup da Art' ın ondan özür dilemesiyle şaşkınca bu özrün nedenini sormuştu. Art ise pasta yerken bir adamın ona yaklaştığını ve adamın kendisini Zilyon' un bir arkadaşı olarak tanıttığını söylemişti. Adam Art' a aynen şu sözleri söylemişti; "Zilyon senin için elinden geleni yapıyor ve sana değer veriyor. Bu asil davranışa verebileceğin tek karşılık onu korumaya ve üzmemeye çalışmak olur."

O akşam Zilyon Art' a teşekkür etmiş ve adamın kim olduğunu düşünmekten gece boyunca uyuyamamıştı. Aklına gelen en makul seçenek efendisi Lucifer' dı ancak onun cehennemden çıkması için o zamanlar henüz erkendi. Aklına çeşitli isimler ve simalar dolmuştu ancak bir türlü o adamın kim olduğundan emin değildi.

Zilyon yıllar geçmesine rağmen o adamın kim olduğunu hala bilmiyordu. Emin olduğu tek şey adamın gerçek kimliğini bildiği ve Art' ı derinden etkileyerek davranışlarında belirgin bir değişikliğe yol açtığıydı.

Eski hatıraların ardında devinip duran puslu düşünceler Crimson' un ona seslenmesiyle dağıldı. "Bir sorun mu var? Zilyon..."  derken Zilyon bir iç çekti ve "Evet, büyük bir sorunumuz var. Kral Art seni bekliyordu, ana salona gidelim ne olduğunu orada öğrenirsin Crimson." dedi.

Zilyon Crimson' ın cevabını beklemeden geriye dönüp yürümeye başladığında Crimson omuz silkti ve peşi sıra adımlarını takip etti.

Ana salona vardıklarında Kral Art' ı pencerenin ardında düşünceli bir şekilde şehre bakarken buldular. Crimson boğazını temizlediğinde Art arkasını döndü ve "Tehlikeli bir misafirimiz var Crimson. Eli' ın emrinde, kalenin dışına küçük bir karşılama komitesi yerleştirdim. Senden de kalenin içinde önemli yerleri koruyacak askeri birliğin başına geçmeni istiyorum. Biliyorsun ikinci ve üçüncü bölük komutanları başka bir görev için şehir dışındalar. Bu yüzden bu konuda senin yardımın gerek, bunu yapabilir misin?"  diye sordu. Crimson derin bir nefes çekti ve merakla "Bu kadar hazırlık hangi tehlikeli misafir için kralım?"  diye sordu. Zilyon "Şeytan Kraliçe..."  dediğinde Crimson dehşetle ona döndü ve "Onun gibi birinin burada ne işi olur?"  dedikten sonra tekrar Kral Art' a çevirdi bakışlarını. "En iyisini siz bilirsiniz ama reddetmeniz daha makul olmaz mıydı Kralım?"  diye sordu. Art öfkeyle soludu ve "Ben de reddetmeyi düşündüm ama mektubu gönderir göndermez çoktan yola çıkmış. Buraya gelme nedeni ise..."  derken duraksadı, gözlerini Zilyon' a çevirdi ve tekrar Crimson' a döndü. "Bir adamı arıyormuş. Henüz detayları bilmiyorum ama geldiğinde öğreneceğim. Onu bana bırak ve ne pahasına olursa olsun kaleyi korumaya odaklan Crimson. Burada hazinelerden ziyade hala gizemi çözülemeyen önemli belgeler var. İçerideki muhafızlar beş katına çıkarılmalı ve başlarında durman, hepsinin uyanık olduğundan emin olmalısın. Bu yüzden sorumu tekrar soruyorum, bunu yapabilir misin Crimson?"  Crimson dişlerini sıkarak sağ elini kalbinin üzerine ve sol elini de arkasına götürüp Art' a selam durdu. Ardından "Bunun hakkında endişelenmenize gerek yok efendim. Alayı gelse de buradan en ufak bir kalemin bile çalınmasına müsaade etmem!" dedi.

AnlaşmaWhere stories live. Discover now