8. Bölüm

1.4K 179 92
                                    


Bedenimi ele geçiren paniğin emaresi olarak soluk alıp verişim oldukça hızlanmış, üzerime eğilmiş olan adamın çenesine yayılıyordu. Ne denli yakın oluşumuz gözüme gözükmüyordu bile. Kelimenin tam anlamıyla panik halindeydim. Korku içimde uzun süredir kaplamadığı kadar çok alan kaplıyordu, yakınlığımıza heyecanlanacak vakti bile bulmadım. "Ne oluyor?" diye sordum titrek bir sesle. İlk defa böyle bir şey başıma geliyordu, ne yapmam ya da ne söylemem gerektiğinden emin olmıyordum.

Sonuçta her Allah'ın günü birileri peşime düşmüyordu.

Gözleri beni teğet geçerek arabanın arkasına döndü. Otoparkı hızla taramakla meşgul olan gözlerine tüm dikkatimle bakıyordum. Kimsenin olmadığına kanaat getirince yeniden bana döndü, göz göze geldik. "Önemli değil," dedi benim aksime olabildiğine düz çıkan sesiyle. Güldüm. Alay kokan bir gülücük olsa dahi Cesur'un gözlerinin yüzümde anlamdıramadığım duygularla dolaşmasını sağlamıştı.

Kısa bir an, çok kısa bir an bu duygunun adının hayranlık olduğunu sanmama sebebiyet verse de profesyonel bir biçimde yeniden kendini kamufule edebilmişti. Belki de tüm bunlar benim kuruntumdan ibaretti.

Bedenimde kol gezen korku Cesur'a odaklanmamı engellediği için "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" diye söylendim. Ses tonumu kontrol edemiyordum. Neredeyse bağırarak konuştuğumun ve tüm evrenin oksijenini ciğerlerime doldurmak ister gibi soluduğumu bilmiyordum.

Sesimin düzeyi Cesur'un kaşlarının çatılmasına sebep oldu. "Sessiz ol." Eş zamanlı olarak hali hazırda boğazımda duran ve varlığını unuttuğum elini bana hissettirdi. Umursamadan söylenmeye devam ettim. Belli ki olup bitenden haberdardı ve beni ilgilendiriyor olmasına rağmen sancılarımı görmezden geliyordu. Karşısında kıvranarak cevap beklemem hoşuna mı gidiyordu? "Adamlar benden bahsediyordu," diye söylenirken sol elimi göğsüne üst üste vurdum. "Benden. Kim bilir burada olduğumu fark ettiklerinde bana ne yapacaklardı? Sen hala bilmiyor ayak-"

Durdum. Daha doğrusu durmak zorunda kaldım çünkü sözlü uyarılarına uymadığım adam boynumu kavramış elinin baş parmağı yardımıyla susturdu beni. Parmağı, aralık duran dudaklarımın üzerinde öylece duruyorken ben kocaman açılmış gözlerle kısılmış gök mavisi gözlerini, oradan geçen ve geçmeye devam eden duygularını seyrediyordum.

"Şşt," diye söylendi uzatarak. "Bence daha fazla bağırmaya devam etmemelisin." Zaten hali hazırda dört nala koşan kalbim henüz yeni yeni farkına vardığım yakınlığı ile daha beter atmaya başladı. Deyim yerindeyse, kulaklarımda atıyordu. O an kalbimin sesini duymuyor olmasını dilemekten başka bir çarem yoktu.

Cesur ise ne halde olduğumdan bir haber yüzünü daha fazla yüzüme yakınlaştırıyordu. Aramızda santimler kala her ne kadar durmasını istemesem de durdu ve başını sol omuzuna yatırarak gözlerinin önündeki yüzümü süzdü. Dudağımın üzerindeki parmağını çekmeden önce orayı okşamayı ihmal etmedi. Belli, beni buracıkta kalpten götürmekti amacı. "Aksi halde istemeyeceğin şeyler yaşanabilir."

Gecenin ayazında parıldayan gözleri gözlerime tutunsa da fazla sürmeden dudaklarıma indi. O an aslında dolgun dudakları arasından sıyrılan sözlerin anlamını anlamış oldum.

Oysa ima ettiği şeyi ne kadar istediğimi bir bilseydi...

Cesur, içimden geçenleri tüm şeffaflığıyla görebiliyor gibi gülümsedi. "Hadi, bir an evvel gidelim buradan." Sertçe yutkundum. Ritmik bir şekilde hareket eden adem elmasımın avucuna yaptığı baskı hissedilir düzeydeydi. "Sonra istediğin gibi söylen, bağır."

Son sözlerinin ardından elimi kavramasına izin verdiğim gibi beni otoparkın sol köşesine doğru götürmesine de izin verdim. Onlarca soru işaretinin yerinde yeller estiği gibi korkum da yerinde değildi. Heyecan duygusu ile yer değiştirmiş beraberinde beni de sessizleştirmişti. Tabii bu sessizlik çok uzun soluklu değildi. Cesur'un büyük ve temkinli adımları bir kez daha binmiş olduğum siyah arabanın önünde durdu. Benim için kapıyı açarken temkinli gözleri yine etraftaydı. Hareketleri ise gözlerinin ve benim aksime olabildiğine normaldi. Belli ki şu an olan şey her ne ise tüm ayrıntılarından haberdardı lâkin bunu dile getirmeme dahi izin vermiyordu.

KelebekWhere stories live. Discover now