1.Bölüm;Evden Kurtuluş

7 1 1
                                    

Uyarı: Bölüm ful yazım yanlışı ve noktalama hatası içerir. Kusura bakmayın... Sjsjajakajasuhsh

Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım. Hiç şaşırmadım doğrusu. Çünkü günün sonunda ya karokolda yada hastanede oluyordum. Birden aklıma annem geldi. En son kanlar içinde yerde yatıyordu. Kolumdaki serumu çıkarır çıkarmaz dışarıya fırladım. Bir hemşirenin kolumdan tutmasıyla durdum.
Hemşire "Odanızda olmanız gerekiyor."
Ceren "Çekilin benim annemi görmem lazım."
Hemşire tam itiraz edecekken ilerideki odada annemi gördüm. Başında doktor ve bir tane hemşire vardı. Hızlı adımlarla cama yaklaştım. Bir dakika bir dakika... Doktor anneme kalp masajı mı yapıyordu. Yanındaki kalp atışlarını gösteren cihaza baktığımda düz çizgi vardı. Ellerimi cama koyup vurmaya başladım. Bir yandan da hüngür hüngür ağlıyordum.
Ceren "ANNE BENİ BIRAKMA."
Bir süre sonra doktor geriye çekildi. Hüzünlü gözlerini bana çevirdiğinde kafasını iki yana sallıyordu. Kapıyı açıp içeriye daldım. Hemşire annemin yüzünü kaptıyordu.
Çok sert bir şekilde ittirip engel oldum.
Ceren "Kapatma annemin yüzünü."
Hemşire "Lütfen anlıyorum acınız çok büyük ama lütfen işimi yapmama izin verin."
Büyük bir kahkaha attım.
Ceren "Anlıyor musun? Pardon ama siz kimsiniz ki beni anladığınızı söylüyorsunuz. Siz hiç hayatınız boyunca dünyanın en mutsuz ve acı dolu hayatı yaşarken mutluymuş rolü yaptınız mı?, babanızdan şiddet gördünüz mü? Ve en kötüsü babanızın annenizi öldürdüğüne şahit oldunuz mu?"
Doktor "Hemşire hanım bırakın annesiyle vedalaşsın."
Doktor ve hemşire odadan çıktıktan sonra annemin yanına oturdum. Elini tuttum çok soğuktu.
Ceren "Anne ellerin niye bu kadar soğuk."
Cevap vermemişti.
Gözyaşlarımın arasından konuşmaya devam ettim.
Ceren "Anne niye benimle konuşmuyorsun küstün mü bana?"
Yine hiçbir cevap yoktu. Biraz sarstım ama uyanmamıştı.
Ceren "Anne uyan ama artık özledim seni."
Yine kalkmamıştı.
Bende yanına uzandım.
Ceren "O zaman beraber uyuyalım. Uyanınca beni kaldır olur mu?"
Üşümesin diye sımsıkı sarıldım.
Daha sonra içeriye tekrardan hemşire girdi.
Hemşire "Artık anneni almam gerekiyor."
Ceren "Biraz sessiz olur musunuz annem uyanacak."
Hemşire "Hanım efendi anneniz öldü."
Ayağa kalkıp bağırmaya başladım.
Ceren "Benin annem beni bırakmaz."
Anneme dönüp baktım.
Ceren "Anne öldü diyorlar sana, uyan artık ölmediğini göster şunlara."
Ve her şey 2 dakika içinde gerçekleşti. Beni tutmak için bir hemşire daha girdi odaya. Diğeri annemin üstünü örttü tekrar. Bağırıp ağlıyordum. Ama hiçbir işe yaramıyordu. Artık anlamıştım annem beni bırakmıştı. Bacaklarım daha fazla bedenimi taşıyamadı ve dizlerimin üzerine düştüm. Bu kadar acı bedenime ağır geliyordu. Artık yapayalnız kalmıştım. Bugün annemle birlikte kalbim ve bedenim de ölmüştü. Sadece ruhum hayattaydı artık. Hiçbir şeyi hissetmiyor, işitmiyordum. Sadece ben ve acılarım vardı.
Hemşire beni yatağa yatırıp serum taktı.
Gözlerim kapanırken kapıda beni izleyen birini gördüm. Daha sonrası yine koca bir karanlık...
......................................................................
(2 saat sonra)
Gözlerimi açtığımda kendi odamda yatarken buldum kendimi. Yavaşça doğruldum. Her yerim ağrıyordu. Bütün olanlar aklıma gelince tekrardan yaşlar dökülmeye başladı gözümden. Kalktım ve her ihtimale rağmen kapımı kilitledim. Daha sonra duş almak için banyoya girdim. Suyu en sıcak ayara ayarladım. Suyun içine girdiğimde üstüme hafif bir rahatlık geldi. Suyun altında 20 dakika durup düşüdüm. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bu evde artık o canavarla tek başımaydım. Ve gün geçtikte daha da öldürecekti beni. Bir anlık karar ile hızlıca çıktım duştan. Odama gidip hızlıca giyindim. Dolaptan valizi açıp kendime birkaç parça eşya aldım. Ve annemin fotoğrafını. Bütün gerekli eşyalarımı koyduktan sonra valizi kapattım. Zemin katta oturduğumuz için şanslıydım. Yada öyle sanıyordum. Tam pencereden kaçacakken odamın kapısı sert bir şekilde açıldı ve içeriye babam girdi. Hızlıca yanıma gelip saçımdan sürükleyerek içeriye soktu. Vuracağını anladığım an elimle yüzünü kapattım. Sert bir şekilde yumruğunu defalarca karnıma geçirdi. Acı içinde kıvranırken birden kapı çaldı. Yanımdan ayrılıp kapıyı açtı. Genç benim yaşlarımda bir çocuk duruyordu. Bir dakika bu çocuğu ben hastane odasında da görmüştüm. O an içimden bir his o çocuğun benim kurtuluşum olduğunu hissettim. Odamdan babam beni fark etmeden çıktım. Ve çocuğun beni fark etmesi için elimi kolumu sallamaya başladım. Kısa bir süreliğine gözlerimiz kesişti. Gözlerinin içine bakıp kurtar beni diye haykırdım. Fakat o gözlerini üzerimden çekip gülümseyerek babama baktı . Daha sonra babamla sarılıp evden çıktı. Babam kapıyı kapatır kapatmaz beni gördü ve hızlı bir şekilde üstüme yürümeye başladı. Yüzüme vurduğu tokatın şiddetiyle yere düştüm. Daha sonra saçımdan tutup kaldırdı ve içeriye sürükledi. Odaya girince ardından kapıyı kapatıp beni sertçe yatağa fırlattı. Acı dolu çığlıklarımla kafamı yatağın köşesine çarptım. Daha sonra sandalye aldı. Beni üstüne oturtturup sıkı bir şekilde bağladı ve odamdan çıkıp kapıyı üstüme kilitledi.
Aniden pencere camımın kırılma sesiyle kafamı o tarafa çevirdim. O gelmişti.
Ceren "Sen-"
Barış "Sessiz ol hemen seni burdan çıkarmam lazım."
Hiç sesimi çıkarmadan beni kurtarmasını bekledim. İlk önce beni sandalyeden kurtardı. Daha sonra yerde duran valizimi alıp beni hızlı bir şekilde pencereden dışarıya çıkardı.
Biraz yürüdükten sonra evden iyice uzaklaşmıştık. Beni yan tarafımızda duran banka otutturdu.
Ceren "Sen kimsin ve bana niye yardım ettin. Seni kapı da babamla konuşurken duydum. Benim o halimi gördün ve hiçbir şey yapmadan çekip gittin. Sonradan vicdan mı yaptın?..."
Barış "Sana her şeyi anlatacağım. Bana güvenebilirsin."
Ceren "Başka çarem yok zaten. Şimdi şöyle bana kimsin sen, niye yardım ettin bana."
Barış "Tamam ilk olarak kendimi tanıtayım. Ben Barış Güven 21 yaşındayım. Bir mesleğim yok. Ve seni korumak için elimden geleni yapacağım korkma."
Ceren "Babamı nereden tanıyorsun. Ayrıca sana neden güvenmem için bir sebep ver bana."
Barış "Bak babanla babam çocukluk arkadaşı ve bende senin bu halini görene kadar babanı çok severdim. Her zaman ziyaretine giderdim. Seni o gün ilk kez hastane odasında gördüm. Ve bana acı dolu gözlerle baktın. Yüzün tanınamaz haldeydi ve her yerin mosmordu. İlk baş asla Recep amcanın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermedim. Beni kendi oğlu gibi görüp seven birinin bu kadar kötü bir şey yapacağını nasıl düşünürdüm ki. Ama bugün seni gördüğüm an anladım bir terslik olduğunu baban bir şey anlamasın diye seni görmemiş gibi yaptım. Daha sonra odanın penceresinden bir süre izledim. Seni öldüresiye dövdüğünü ve sandalyeye bağladığını gördüm. Daha sonrasını biliyorsun seni evden çıkardım."
Sadece bir anlığına kendimi çok güvende hissettim. Söyledikleri samimi gelmişti. Zaten güvenmekten de başka şansım yoktu. Her şeyden öte o beni hapishanemden kurtarmıştı.
Ceren "Her şey için sağol."
Barış "Rica ederim."
Aklımda tek bir soru vardı. Şimdi ne yapacaktım. Evet o evden ve babamdan kurtulmuştum. Fakat hayatıma nasıl ve nerede devam edecektim. Gerçi bunun benim için pek de bir önemi yoktu. Çünkü hayat kavramı benim için bir şey ifade etmiyordu.
Barış "Hadi gel gidelim hava çok soğudu."
Ceren "Benim gidecek bir yerim yok. Sen git ben bir şekilde başımın çaresine bakarım."
Barış "Hiç itiraz istemiyorum bana geliyorsun."
Ceren "Ailen..."
Barış "Tek yaşıyorum."
Biraz düşündükten sonra bunun iyi bir fikir olduğuna karar verdim. Çok üşüyordum ve dinlenmeye ihtiyacım vardı."
Ceren "Peki gidelim."
Gülümseyerek ayağa kalktı. Bende tam ayağa kalkacağım sıra başım döndü. Düşeceğim anda kolumdan tuttu beni.
Barış "Yavaş ol ufaklık."
Hayatım boyunca belki ilk defa içten bir şekilde gülümsedim. Yavaşça koluma girdi. Ardından yürümeye başladık. 15 dakika sonra çok tatlı bahçeli bir evin önünde durduk. İncitmemeye çalışarak kolumdan çıkıp kapıyı açtı. İçeriye girer girmez yeşil renk içimi rahatlattı. Evin her yeri yeşilin farklı bir tonunu taşıyordu.
Barış "Sen istersen bir duş al. Bende senin yerini hazırlayım."
Başımı olumlu bir şekilde salladım. Banyonun yerini gösterdikten sonra ortadan kayboldu. Valizimi alıp banyoya girdim. Ve alışkanlığım yüzünden kapıyı kilitledim. Suyu açıp en sıcağı açtım. Ve suyun altına girip dakikalarca hiçbir şey yapmadan öylece boşluğu izledim. Bir süre sonra suyu kapatıp dışarıya çıktım. Ve Kedili pijamalarımı giydim. Kapının kilidini açıp dışarıya çıkacağım sırada çok sert bir şekilde bir şeye çarptım. Geri çekildiğimde çarptığım kişinin Barış olduğunu gördüm.
Ceren "Kusura bakma dalgınım biraz."
Barış "Önemli değil. Gel sana odanı göstereyim."
İlerki odanın önünde durdu ve kapıyı açtı. İçeriye adımımı atar atmaz ağzım açıldı. Tek kelimeyle harikaydı. Odanın içi yemyeşildi. Ve her tarafı led ışıklarla kapalıydı. Tam yatağın üst tavanında kocaman bir ay ve yıldızlar vardı. Hayran dolu bakışlarla Barış'a döndüm.
Ceren "Oda çok güzel aynı hayellerimdeki gibi çok teşekkür ederim."
Barış "Bir şey değil ufaklık. Ben şimdi çıkıyorum güzelce dinlen. Bir şey olursa seslenmen yeterli. Hemen yan oradayım korkma."
Başımı sallayıp hafifçe gülümsedikten sonra odadan çıktı. Bende kendimi yatağa bıraktığım gibi gözlerimi kapattım. Dinlenmeye ve uzun bir süre uyanmamaya ihtiyacım vardı...

Evet arkadaşlar ilk bölümü perşembe günü saat 22.00 da yayınlamayı düşünüyordum. Fakat dayanamadım. Biraz kısa bir bölüm olsa da oldukça içime sindi. Söz diğer bölümleri daha uzun tutmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz... Sizi çok seviyorum bir sonraki bölüme kadar hoşçakalın...
Bölüme oy verip bol bol yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Fikirleriniz benim için çok değerli.

Sorular;
1.Soru; Sizce barış gerçekten ceren'i koruyacak mı?
2.Soru; Siz cerenin yerinde olsaydınız, Barış'a güvenir miydiniz?

Cevapları bekliyorum...

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Dec 21, 2021 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

AcılarımDonde viven las historias. Descúbrelo ahora