35.9K 571 156
                                    

Koltuğa oturdu ve beni de kucağına yatırdı.

Kesinlikle, Demir'den daha rahat!

Toprağın vücudu, Demir'inkinden daha yapılı. Eheheh. Normal yani, daha rahat olması.

Şu an hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Kafamın ağrımasını istemiyorum. Sadece ailemi görmek istiyorum.

Sürekli dizi izleyeceğim bir kere ben! Rahatsız etmeyin oğlum beni nç nç nç.

1 saat geçti galiba. Ve neredeyse hiç sıkılmadan Sürekli Dizi izledik. Toprak'ta sevdi. Eğlendim, yalan yok.

"Hadi bakalım, uyku vakti." Demir.

"Ama benim uykum yok ki babacığım." Toprak kıpırdamazken, bende göğsünde yatmaya devam ettim. Demir, bana cevap vermeden mutfağa, galiba, gitti.

Toprak, beni kucağına aldı ve kalktı. Merdivenlere doğru giderken, son umutla konuştum:

"Babacığım, uyumasam olmaz mı?"

"Olmaz, miniğim." Ilmız mınığım. Bok olmaz, istesen olur işte.

"Ama uykum yok ki.." Vazgeçmesi umuduyla, sevimli bir şekilde konuşmaya çalıştım. Umarım 70 yaşında, bukalemun sesi çıkarmamışımdır..

Bana cevap vermeden, koridorda durdu. Yüzünü bana çevirdi ve ağzını açıp, konuşmaya başladı:

"Babacıkla beraber mi uyumak istersin yoksa tek mi?"

Ne diyeceğim oğlum ben buna?

Uykum yok diyorum gelmiş, nasıl uyumak istersin, diye soruyor.

"Tek, babacığım." Madem siz beni seviyor ve benimle birşeyler yapmak istiyorsunuz, o zaman benim dediğim olacak. Olmazsa nah yapar, yaptırırım.

"Peki." Hiçbir şey söylemedim ve odaya gitmesini bekledim.

Yavaş yavaş güya benim olan odaya adımlamaya başladı. Kapının önünde durdu ve merdivenin olduğu tarafa döndü.

"Demir, neredesin?" Toprak. Seslenmesiyle, 0,01 saliselik bir irkilme yaşasamda şu an iyiyim.

Koridoru ezberlemeye çalışıyorum. 2 dakika daha gelme.

"Geldim, geldim!" Demir. İyi bok yedin. Birde mutlu mutlu, sekerek geliyor.

Toprak kapıyı açıp odaya girdi, tabii bende hâlâ o rahat olan kucağındayım.

Demir arkamızdan kapıyı kapattı. Koltuğa oturup beni kucağında yan yatırdı.

"Kahvaltısını sen yaptırdın, izin ver sütünü ben içireyim." Toprak.

"Bu adil olur ama aşkta adalet diye bir şey yoktur." Demir.

"Sadece sütü verin, içeyim ve uyumayayım. Olmaz mı babacık ve babacık?"

Tamam, 'babacık ve babacık' demem çok saçma ama konuştukları konu daha saçma.

Alt tarafı bir süt aq, aşk ne alaka?

"Düzgün konuş Elif."

"Cümlemde bir yanlış göremiyorum babacığım. Nerede yanlış yaptığımı söyler misin?" Ben sizinle uğraşmasını çok güzel bilirim!

"Biz senin okul arkadaşların değiliz, güzelim. Bizimle bu tarz konuşamazsın. Ne yapmaya çalıştığını biliyorum ve uyarıyorum eğer devam edersen ceza alırsın!" Toprak. Sesini hafif yükseltti. Bana, sesini, yükseltti?

Ceza kadar kafana s\k düşsün. Man kafalı.

Hiçbir şey söylemedim.

Seme olan Topraktı. Ve bu en kısa yoldan, sıçtım demekti.

Demir, elindeki sütü Toprağa uzattı. Toprak'ta alıp direk ağzıma getirdi. Elimle biberonu engelledim.

Toprak kaşlarını çattı.

"Demir babacığım içirsin. Onun kucağı daha rahat." Asla değil ama bu kimin umurunda. Bu malın kucağında durmaktan iyidir.

Demir'e ellerimi uzattım. Beni bir çırpıda kucağına aldı. Demir harbi iyi tutuyor. Şu geri zekâlı kucakta biri nasıl tutulur bilmiyor. Mal.

Toprağa bir bakış attım. Morali bozulmuş gibi duruyor. Aman bana ne, bağırmasaydı.

Demir, Toprağın yanına oturdu. Toprak elinde tuttuğu biberonu Demir'e uzattı. Bende odaya bakıyorum o sırada. Pembe pembe ne biçim oda lan bu.

Bizim dingiller ne yapıyor?

Demir, Toprağın bileğini tutmuş, biberonu ağzıma yaklaştırıyor?

Hayırdır amk.

Harbi üçlü yapıyoruz.

Biberonu ağzıma soktular ve Demir elini çekti. Tadı güzelmiş. Biberona elimi uzattım ve tuttum. Toprağın elini çekip, kendim içmeye başladım.

Kısa bir sürede bitirmiştim. Biberonla içmek harbi zevkli bu arada hahah. Alya'nın biberonundan zamanında az mı içtim be..

Toprak biberonu elimden alıp kenara bir yere koydu. Demir, beni, kafam omzuna gelecek şekilde kucağına aldı. Bir nevi ayakta duruyorum ama hâlâ kucağındayım. Sırtımı ovmaya başladı.

Ne yapıyor lan bu dingil?

"N'apıyorsun babacık?"

"Gazını çıkarmamız lazım güzelim."

"Yok ki."

Cevap vermedi ve sırtımdan yuvarlak çizmeye devam etti.

5 dakikadır gazımı çıkarmaya çalışıyor. Ya yok benim gazım falan.

Tamam, anladık en babacık sizsiniz.

Ama bu nedir arkadaş!

Benim uykum geldi ama bu hâlâ gaz çıkarma peşinde.

"Babacık yok benim gazım falan."

"Bence de yok." Toprak.

"Ama olması gerek." Demir.

"Gerekseydi, olurdu babacık. Ama bak yok, demek ki neymiş; olması gerekmiyormuş."

"İyi, pekâlâ bu seferlik böyle olsun. Uyku vakti güzelim." Demir.

"E ama uykum yok ki, babacığım." Öğğ, kusucam şimdi. Kim bu konuşan, nenem falan mı?

"Ama uyumak zorundasın küçüğüm." Ayağa kalktı ve beşiğe doğru ilerledi. Bende sadece göz devirdim.

Kıt lan bunlar. Uykum yok yrram.

Aslında var gibi. Çünkü olmasa esnemem di mi?

N'ptınız, sütün içine ilaç mı attınız? Aman ne zekice, bravo!

Beni beşiğe yatırdı ve üzerime ince, 'pembe' bir şey örttü.

Bak pembeden nefret etmem ama bu kadar da sevmem hani. Her şey pembe amk.

Demir alnıma bir öpücük kondurup geri çekildi. Toprağı görmemle arkamı döndüm.

Bakın, anlamayan kıt kafalılar olabilir. Olabilir yani niye olmasın. Her neyse, ben, şu an, bu durumu kabul etmedim. Sadece ailemi görebilmek ve kaçabilmek için öyleymiş gibi davranıyorum. Tamam mı? Ayrıca bulmuşum 2 tane yakışıklı adamı, niye tadını çıkarmayayım?

Anlaşılmayan bir yer? Yoksa devam.

Yanağıma bir öpücük kondurdu ve kafasını boynuma soktu.

"Bana bağırılmasından nefret ederim." Dedim ve gözlerimi kapattım.

"Sana bağırmaktan nefret ediyorum." Kokumu içine çekti ve Demir'in yanına gitti.

Bende kendimi, tek aşkım olan uykuya teslim ettim.

Daddy's GirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin