Büyük evde sadece Elizabeth'in çığlıkları yankılanıyordu. Elindeki büyük dondurma kutusunun içindeki küçük kaşık düşmemek için yaşam savaşı veriyordu. Sonunda kaşık yere düştü ve yatağın altına kaçtı.
Elizabeth giyindiği saçma sapan, üzerinde bal kavanozu olan tişörtünün yukarı çıkmasına izin verirken son kez çığlık attı ve kendini Honey'in yanına yatağa attı.
"Yani... Sonuç olarak öpüşme olmadı mı?" dedi heyecanla. Honey sinirle göz devirse de arkadaşının aptal bakışlarıyla karşılaşınca güldü.
"Kaşığın yere düştü, git yeni bir kaşık al sen." dedi Honey Elizabeth'i başından savmak için. Elizabeth kaşığının yokluğunu fark edince yanaklarını şişirdi ve ofladı. Odadan çıkarken Honey'e göz kırptı ve kalçasını salladı. Honey onun bu aptallıklarına gülerken telefonuna bildirim düştü.
Merakla telefonunu eline aldı. Gelen mesajı görünce heyecanla nefesini tuttu.
BETH! BETH! ÇABUK BURAYA GELMELİSİN. ÇABUK!"
Sesi boş koridorda yankılanırken arkadaşının hızlı adım seslerini duydu. Kapının eşiğinde, ağzında dondurma ile dolu olan kaşığıyla duran arkadaşının meraklı bakışlarını görünce gözlerini kapatıp telefonu Elizabeth'e çevirdi. Tek seferde okudu ve ağzı açık kaldı. Kaşık yeri boyladı.
"Aman tanrım! Basbaya sana yürüyor. Senden çocuklarım olsun istiyorum diyor." dedi Elizabeth abartırken.
Bir mesaj daha düştü ekrana.
Tom H.
İyi geceler Honey
Bana görüldü atmanın sebebi mesajı görür görmez çığlık atıyor olman mi? :)
Ne çığlık atması, Beth gelinlik bakmaya başladı bile.
Tamamen dalga geçiyordu.
Damat benim değil mi? Hemen hazırlanıyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Olmuş mu?
Honey birkaç saniye durakladı. Ağzı açık kalmıştı. Kapattığı fotoğrafı bir kez daha açtı ve galerisine düştüğünden emin oldu. O sırada ise Elizabeth saçma sapan bir şekilde dans ediyordu. Honey ona aldırmadı.
Sakin ol Honey, kalbine mi indi?
Hey!
Görüyorsun ama yazmıyorsun.
İyi misin?
Çok tatlısın.
Ehm. Şey. Hiçbir şey olmamış gibi davranacağım.
Sen bilirsin. Aslında sana yazma amacım farklıydı. Arada kaynadı gitti.
Bana anlattığın kitap var ya. Gurur ve Önyargı. Öyle heyecanlı ve bayılarak anlattın ki çok merak ettim. Kitaplığıma baktım ve ilk baskilarindan bir kitap buldum.
Düşündüm ki, bu seni mutlu eder.
Hediyemi kabul edersen hafta sonu buluşup onu sana verebilirim.
Tom!
Sen ciddi misin?!
Çok çok çok çok iyisin.
Off, çok mutlu oldum şu an.
Teşekkür ederim, tabii kabul ederim.
Beni çok sevindirdin.
Mutlu olmana çok sevindim. Keşke yanında olsaydım da nasıl mutlu olduğunu görebilseydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İşte böyle. Ama sana fotoğraf attığım için biraz poz vermiş olabilirim.
Her zamanki gibi çok güzelsin.
Çok teşekkür ederim. Sende çok güzelsin Tom.
Ben mi? :))
Ay, pardon. Yani çok yakışıklısın. Baya bir yani.
İltifatin için çok teşekkür ederim Honey ama şu an gitmem gerek. Almam gereken bir ödül var. İstersen birazdan beni televizyonda izleyebilirsin.
Ah, izleyeceğimden emin olabilirsin. Sana iyi eğlenceler ve bol şans.
"O şu an kızarmış bir patatese benziyor."
Elizabeth Scarlett'ı aramış, bütün durumu ona aktarmıştı. Şu an Honey ve Tom'u çekiştiriyorlardı.
"Öpüşmelerine az kaldı diye yorumladım." dedi Elizabeth utanmaz bir şekilde gülümserken. Hâlâ Scarlett ile konuşuyordu.
Honey sinirle yastığını Elizabeth'e fırlattı ve kumandayı alıp televizyonu açtı. Birkaç kanal geçince televizyondaki o programı bulabilirdi. Arkasına yaslandı ve parmağını ağzına götürdü. Parmak kenarlarını kemirirken gözleri televizyona kilitlenmişti.
Kalbi çok hızlı, gerçek ritmini bozmuş bir şekilde atıyordu. Bu hiç normal değil diye mırıldandı, hiç normal değil.
‡‡‡‡
Bir öpüşme takıntılısı daha. Elizabeth... Elizabeth'i yazarken baya gülüyorum. Çok sevimli.
Tom baya flörtleşiyorsun. Honey safım hiçbir şey anlamıyor.
Elsa ve Apple Pie'a da bölüm attım. Onları da koşun okuyun. Yorum atmayı unutmayın.
