TANITIM

22.9K 1.9K 487
                                    

On iki...

On iki gün değildi, arada onlarca gün, saat ve dakika vardı.

Belki aylar bile geçmişti.

Sadece on iki defa gördüm onu.

Ve o da bugün ilk defa beni gördü.

Gözlerimiz öylesine göz göze gelmemişti, belki bakışlarımı hissetti, bilmiyordum.

Arkadaşları ile konuşurken çıkmaya başlamış sakallarını okşarken gülüyordu, ilk başta gözleri metronun içinde öylesine gezindi. Bakışları bana değdi, çekti gözlerini. Ama sonrasında yeniden çevirdi ela gözlerini.

Gözleri elaydı herhalde, buradan öyle görünüyordu. Yakından hiç görmemiştim, daha doğrusu onun olduğu tarafa geçmeye cesaret edemedim.

Bakışlarımı anlar ve bana iğrenerek bakar diye. Belki de döverdi.

Liseli olduğu belliydi ama aynı okuldan olmadığımıza emindim. Elinde ince boncukları olan bir siyah tespih vardı ve sürekli onu çeviriyordu. Sadece kış ayında gördüğüm için siyah montunu ve siyah okul pantolonunu biliyordum. Okul çıkışı harici metroya binmiyordu.

Siyah saçları hiç yumuşak durmuyordu, kıvırcık olduğu belliydi bu yüzden sürekli sıfıra vuruyor ve biraz uzatıp kıvırcık olduğu belli olmadan geri kesiyor gibiydi. Lüle lüle bir kıvırcık değildi.

Ela gözlerini üzerinde yelpaze gibi inip kalkan uzun kirpikleri, gözünün hemen altında nokta kadar küçük bir beni vardı ama dikkat çekiciydi. Burnu kemerliydi ama yüzüne yakışıyordu. Dudakları ise hep kuruydu. Kendine bakmadığı belliydi.

İkimiz bu kadar zıt karakterlerken beni nasıl etkilemişti bilmiyordum ama on saniyelik bakışma yaşadık diye eve gidip çılgınlar gibi dans edeceğim kadar etkilediği malumdu.

On ikinci görüşümdü, aylar oldu

Onun ise birinci görüşüydü, dakikalar geçti.

METRO 12 Where stories live. Discover now