Uzun Süren Bekleyiş Ve Hayal Alemi

19 6 1
                                    

Babamı beklemekten sıkılmış karşıdaki duvara gözlerimi dikmiş hayal kuruyordum.
Elimdeki baltamı bir sağa bir sola savuruyor etrafımdaki düşmanları bir duvardan diğerine atıyordum,o sırada karşımda beliren baş düşmanım İvar,ben ne olup bittiğini anlamadan elimdeki baltayı kapmış ve bana savurmuştu. Kalkanımı kullanarak ilk denemeyi başarısızlıkla sonuçlandırmıştım. Fakat İvar durmak bilmiyor ha bire üzerime saldırıyor,benim baltam ile beni alt etmek için çabalıyordu. Kalkanımı parçalamak üzereydi. Ufak bir çelme ile beni yere serdi. Gerçekten güçlüydü ve dayanıklıydı. Fakat yanımda onun bilmediği bir silah taşıyordum. Bu silah benim içimdeydi,ruhumda derinliklerimde saklıydı. Sadece belirli zamanlarda kullanabiliyordum. Bu güç istediğim her yaratığa dönüşebilmemi bana lütfediyordu. Sihirli kelimeleri söyledim "ദയവായി കഥ ഇഷ്ടപ്പെടുക". o anda zümrütten bir ejdere dönmüştüm. İvar şoke olmuş şaşkın ve dehşete düşmüştü. Yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Tam ağzımdan alevler püskürterek İvar'ı öldürüyordumki bir kar tanesi olup Sovyet askerlerine zaferi getirmiş ve birbirlerine çok benzemelerine rağmen asla aynı olmayan milyarlarca kar tanesi arasına karışmıştım. Bir kaç dakika sonra üzerimden Alman tankları geçmiş ve beni paletine yapıştırarak Nazi Almanya'sına,Avrupa ya doğru götürmüştü. Sadece bir saniyeliğine gözümü kapatıp açtığım süre zarfında I. Dünya Savaşı'nda, 1915 te Çanakkale mevzilerine çatışırken bulmuştum kendimi. Bir başka seferinde ise göklerde uçan bir kartal bazen ise orta çağda büyücüler ile uğraşan bir kraldım hangi ülke veya hangi imparatorluğa kral veya imparator olduğumu bilmiyordum. Fakat rahipler den aldığım bilgiye göre hazinemizden para çalınıyor ve çalınan bu parayı ise büyücülerin çaldığı rahipler tarafından doğrulanıyordu. Bir anlığına hayal aleminden çıkıp dünya ile iletişime geçtim. Duvarda asılı olan saat 15:31 i gösteriyordu. Buda demek oluyor ki babam evden çıkalı yaklaşık olarak 2 saat olmuştu. Oysaki bana bir gün gibi gelmiş zaman geçmek bilmemiş ti. Fakat babamın geleceğine dair inancım tamdı. İçeriye giren ışık ortama ayrı bir hava katıyordu. Perdenin hafif sarımtırak rengin den dolayı içerde göz dinlendirici bir ışık filtresi oluşmuştu. Bu ışıkta babamın küçük ve düzenli odası çok daha küçük ve çok daha kalabalık görünüyordu. Çok sıkılmış ve aşırı acıkmıştım. Annemi istiyordum. Sıcaklığını,nefesini hissetmek sesini duymak yaptığı yemeğin tadına bakmak istiyordum. Onu her geçen gün daha çok özlüyordum.

Tek DilekWhere stories live. Discover now