Şeytanın Avukatı #5 "Atan Kalpler"

87 4 22
                                    

Medya: Büyük Grimsborough Gölü, 1961, Grimsborough

Araba, Üniversite otoparkını Grimsborough Koruluğu'na bağlayan otoyalda ilerliyordu. Stadyum'dan çıkan dışında, bölgeyi koruluğa ve Grimsborough Gölü'ne bağlayan tek otoyol buydu ve King, kızı patikalardan götürmek istememişti.

"Beni kesecek daha ıssız bir yer bulamadın mı?"

"Seni bu maviş gözler dışında hiç kimse kesemez." diye cevap verdi King göz kırparak.

Donna gülümseyerek tekrardan cama döndü. "Salak."

"İşte geldik." Arabayı otoyolun kenarındaki toprak yola çekerek motoru durdurdu. İkisi de arabadan inerken King bagaja koyduğu malzemeleri almaya başladı.

"Koruluğun böyle bir girişi olduğunu hiç bilmezdim." dedi Donna.

"İnsanlar genelde ya Tarihi Merkez'den ya da Üniversite'deki bisiklet yolundan girdikleri için, şehir dışına çıkan bu otoyoldakini çoğu kişi bilmez." diye izah etti King. Bir yandan bagajda birbirine girmiş eşyaları topluyor öbür yandan Donna'ya cevap veriyordu. En sonunda elinde bir piknik sepetiyle bagajı kapattı. Elini kızın beline atıp girişe doğru yöneldiler. "Hadi."

Çoğu kişinin, koruluğun bu kısmına uğramamasına rağmen halen insan yapımı olduğu belli olan ince patikalar vardı. Demek ki doğanın nadir ve bilinmedik güzelliklerini yakalayan tek kişi King değildi. Bir yandan önüne çıkan dalları çekip öbür yandan yere düşmüş olanlara takılmamak için çabalayarak ince patikalardan geçtiler. Bakıldığı zaman burası tam bir labirent gibiydi ama Donna korkmuyordu. Yanında King vardı çünkü. Ona güveniyordu.

"Hazır mısın? Ben diyene kadar gözlerini açmak yok ama."

"Samuel yerde bir sürü kök var, ya takılıp düşersem."

"Korkma, düşersen ben seni tutarım." dedi King güven veren sesiyle.

Gözlerini sımsıkı yuman genç kız, başını yavaşça tamam anlamında sallayıp yavaş adımlar ve King'in telkinleriyle kendisine gösterilen yöne doğru ilerdi.

Bir köşeyi döndükleri zaman, korunun kuş cıvıltıları ve yaprak hışıltılarının yanında duyulan başka bir ses, şiddetini arttırmaya başlamıştı. Donna, çok uzaktan geldiği için ilk baş ne olduğunu anlamasa da yakınlaşınca bunun akarsu sesinden başka bir şey olmadığını fark etti. Samuel gerçekten de nerelerde gezeceğini biliyordu.

"Tamam, şimdi açabilirsin."

Genç kızın, gözlerini açar açmaz gördüğü manzara karşısında resmen ağzı açık kalmıştı. Şaşkınlıkla etrafına bakarken, "Samuel burası... burası çok güzel." diyebildi sadece.

Nilüfer yaprakları ve sazlıklar ile bezenmiş, suyu dupduru, masmavi, Grimsborough Gölü'nün aksine küçük olmasıyla resmen koruluğun sık ağaçları arasında kendini gizlemiş bir gölet; bütün ihtişamı ve huzur verici güzelliğiyle karşısında duruyordu.

Göletin hemen yanında, boyu neredeyse ağaçlara ulaşan bir tepecik; tepeciğin yukarılarında ise adeta insan yapımı bir odacığı andıran inimsi, geniş bir oyuk vardı. Gölün etrafındaki büyük ve yassı taşlar, basamakları geniş bir merdiveni andırırcasına, çoğunlukla büyükten küçüğe olacak şekilde dizilmiş, gölün etrafından tepecikdeki oyuğa doğru bir merdiven gibi çıkıyordu. Bütün bu manzara Donna'ya cennetten bir köşeyi andırmıştı sanki.

Samuel, kızın elinden tutarak hafif tümsek patikadan inmesine ve yassı taşların üzerinden oyuğa kadar çıkmasına yardım etti. Ardından kolunu oyuğun içindeki iki adet kayanın arkasına atıp bir torba, onun içinden de büyükçene bir battaniye çıkardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 22, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Criminal Case: Şeytanın Avukatı (The Devil's Advocate)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin