3 || "Bozkırın aşkları"

1K 42 14
                                    

Yine olsa da izlesek dediğim sahnelerden birini daha elimden geldiğince kaleme almaya çalıştım. Önceki bölümün devamı olarak düşünebilirsiniz bunu.

Kenan, Veysel ve Cemile'nin tanışma hikayesini merak etmiştir. Veysel her ne kadar söylemekten kaçınsa da Cemile'nin ve Kenan'ın ısrarıyla anlatmaya karar verir...
•••

" Bozkırın aşkları "

Günü her zamankinden daha güzel yapan, Veysel'in kahvatısı ve onun etrafındaki sıcacık aile sohbetiydi. Kahvaltı öncesinde Cemile'nin Veysel hakkında bahsettikleri Kenan'ın moralini bozsa da sonrasında kardeşler arasındaki sarılma, yüreğine birazcık da olsa su serpmişti. Geçmişe müdahale etmesi mümkün değildi, geçmişten kalan yaraları tamamen silmek de öyle ama ondan kalan yaraları hafifletebilirdi. Doktor Kenan'ın iyileştirmekte en zorlanacağı yaralar da muhtemelen Veysel'in ruhundaki yaralar olacaktı.

Cemile ekmek bandığı menemenden bir parça alıp ağzına attı. Veysel'den pek de leziz şeyler beklemese de kafasında onu mutlu etmek için söyleyeceği iltifat dolu cümleleri sıralamıştı bile. Ama hiçbir şey düşündüğü gibi olmadı. Şaşkınlıkla kaşlarını yukarı kaldırıp Veysel'e dikti gözlerini.

"Veysel'im... sen bu kadar güzel menemen yapar mıydın?" Veysel gururla gülümseyip arkasına yasladığında Kenan keyifle sırıtıp lafa atladı.

"Nasıl yani? Bunca zaman sana hiç yapmadı mı Cemile?"

"Yok Kenan abi, nerdee! Veysel mutfağa pek girmez ki. Arada böyle hastalanırsam filan bir çorba kaynatır, getirir. Çok da güzel yapar ama onda da mutfağın halini görme," dedi gülerek.

"E aşk olsun Cemile'm, bu kadar şikayetçi olduğunu bilmiyordum valla." Cemile şirince gülümseyip Kenan'a baktı göz ucuyla. Sonra yüzündeki gülümsemeyi yalandan soldurup "E ama öyle. Senin mutfağa girmen için benim hastalanmam lazım," dedi hafiften dudak bükerek. Bunun ufak bir oyun olduğunu anlayan Kenan ikisini büyük bir keyifle izliyordu. Veysel yerinde doğrulup Cemile'ye döndü.

"Aman aman, ağzından yel alsın güzel gözlüm. Hastalanma sen," deyip Cemile'nin avuç içini öptü. "Sen iste ben hep yaparım." Cemile şirince gülümseyip kahvaltısını etmeye devam etti. Sanki günlerdir yemek yememiş gibi daha iştahlıydı bu sabah. Yağmur'un hastalığı onun da bünyesini alt üst etmişti.Gecelerdir uyku uyuyamadığından ne doğru düzgün iştahı kalmıştı ne de yemek yemeye mecali.

Az önce Veysel'e sorduğu soru için "Ben aldım cevabımı," dedi Kenan aniden.

Bu kahvaltı abisi için hazırlanmış.

Kenan'ın yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Kardeşiyle uğraşmak, gün geçtikçe daha keyifli bir hal alıyordu onun için. Yıllarını birlikte geçirdiği üvey kardeşi Barış'la hiç böyle anlarının olmadığını anımsadı o an. Hayatı boyunca Barış'ı zaptetmek dışında hiçbir etkileşimi olmamıştı kardeşiyle. Hiç öyle karşılıklı oturup iki kelam edebileceği bir abi-kardeş ikilisi olamamışlardı. Haylazlık peşinde koşup oyunlar oynadığı oyun arkadaşı olamamıştı ya da lisede hoşlandığı kızı anlatıp tavsiyeler alabileceği sırdaşı olamamıştı hiçbir zaman. O da çok yarım kalmış, aslolan kardeşlik hissiyatını çok aramıştı. Onun da yarım kalmışlıkları Veysel'le birlikte zamanla tamamlanacaktı.

Veysel, Kenan'a pot kırmaması için kaş göz işaretleri yapıyor, arada gizliden gizliye Cemile'yi gösteriyordu. Cemile çatalını tabağının kenarına bırakıp Veysel'e baktı.

"Ne cevabı?" Veysel'in sesi inceldi bir anlığına. Yalan söylemeyi beceremezdi. Hele Cemile'sine yalan söylemeyi hiç beceremezdi.

"Yok bir şey gülüm, abim öyle kendi kendine..." Devamını getiremeden Yağmur'un sesi geldi içeriden. Bu kurtarıcı serzeniş Veysel'i biraz olsun rahatlatmıştı. Cemile masadan kalkarken Veysel Kenan'a bakıp kaşlarını kaldırdı. Kenan için hava hoştu, keyifle sırıtıp çayını yudumlamaya devam etti. Kısa bir süre sonra Cemile kucağında kızıyla oynayarak masaya geri döndüğünde Veysel kucağına almak için iki elini Yağmur'a doğru uzattı.

Gönül Dağı || İçimizde Kalanlar (One Shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin