two

95 27 3
                                    

chapter two : my marina

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

chapter two : my marina

"Eren yavaşla."

Mikasa Eren'in arkasından koşarken seslendi. Sinirden kulağı hiçbir şey duymayan oğlan Armin'e zorbalık yapan çocukları dövmek için hızını daha da arttırmıştı.

Sokağı döndüğünde köşede Armin'i yere oturmuş başında ise akbabalar gibi dikilmiş üç çocuk gördü. Bağırarak en yakınındakine yumruk attı. Neye uğradığını şaşıran çocuk karşılık veremeden bir diğer yumruğu da karnına yedi.

"Seni küçük-" yumruktan burnu kanayan oğlan Eren'in arkasında dikilmiş Mikasa'yı görünce dili tutuldu ardından diğerleriyle birlikte arkalarına bakmadan kaçtı.

"Haha iki yumruk yiyince nasıl da tavuk sürüsü gibi dağıldılar." Eren zaferle gülümsedi. Ama yerde oturmuş üzgün çocuğu görünce gülümsemesi soldu. Eğilip elini uzattı.

Armin dolmuş gözleriyle uzatılan ele baktı ve ne kadar zayıf olduğunu düşünerek elini tutmadan atağa kalktı.

"Armin o zorbalar sana yine mi bulaştı." Mikasa sakin sesiyle konuştu. Armin başını salladı.

"Onlara denizci olmak istediğimi söyledim ama benimle dalga geçip denizci olamayacak kadar güçsüz olduğumu söylediler." burnunu çekip eliyle gözlerini sildi.

Üvey kardeşler birbirlerine bakıp iç çektiler.
"Hadi Armin beni takip et." Eren önden ilerleyip arkasında iki şaşkın yüz bıraktı. Kız olan Armin'in kolundan tutup çoktan aralarına mesafe koyan Eren'in peşine düştü.

Çok geçmeden deniz kıyısına geldiler. Etrafta gemiye yük taşıyan denizcilerin sesleri vardı. Bir kayaya oturup denizin huzurlu sesini dinlediler.

"Armin denizci olmak güçle alakalı değildir, denizcilik cesaret ister. Onca hırçın dalga ya da denizdeki bilinmezlik hepsi cesaret gerektirir. Ve sende olan o cesaretin üç ahmaktan daha fazla olduğunu biliyorum. Sırf onlar dedi diye kendini güçsüz ilan etme, ben sana güveniyorum bir gün istediğin gibi okyanusa açılacaksın kimse seni durdurmadan o dalgalara meydan okuyacaksın."

Eren sözünü bitirip gözleri dolmuş Armin'in elini tuttu. "Biz hep senin yanında olacağız, Armin."

Üç arkadaş deniz kıyısında birbirlerine söz verdi. Bir gün üçü de özgürce dalgalara meydan okuyacaklardı.

× × ×

1637

"Hadi babalık bana bir iyilik yap ve şu kokuşmuş domuzun yerini söyle."

Tahta sandalyede bacak bacak üstüne atmış karşındaki adamı ikna etmeye çalışıyordun.

"Bak çocuk sana ka-"

"Bana çocuk deme demiştim." kılıcını adamın boğazına dayamış, ani bir hareket yapıp öldürmemek için zor duruyordun.

"Son kez soruyorum söylüyor musun, yoksa kafanın uçmasını mı tercih edersin?" adamın alnından akan terler tek tek yanağına düşmeye başladı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

cursed treasure | erwin smithWhere stories live. Discover now