4

15.2K 718 198
                                    

Şuan ne mi yapıyorduk ? Yanımdan bir saniye bile ayrılmayan iki koruma ile hastanedeyik.
Doktorun koluma bakması için doktoru bekliyorduk.
Evet cidden yanımdan ayrılmıyorlardı benimle birlikte onlarda doktoru bekliyordu.

En son hatırladığım şey kolumda hissettiğim büyük bir acıydı ondan sonrası karanlık. Gözlerimi ise arabada açmıştım. Babam o kadar da vicdansız değilmiş demek çok isterdim ama beni bu hale o getirdiği için böyle birşey demek tabikide mümkün değildi.
Kapının açılıp içeriye doktor girmesi ile düşüncelerimden sıyrılıp bakışlarımı doktora çevirdim.

" Hasta kim ? " düz sesi ile direkt sorduğunda öne atıldım.

" Ben " dedim.

" O halde sedyeye geç bakalım. Sizlerde dışarı çıkın lütfen " korumaları kastettiğini elbette biliyordum.
Oturduğum berjerden kalkıp sedyeye doğru yöneldim.

" Çıkamayız, ne yapıyorsan yap ve gidelim" bu sefer korumalardan biri konuşmuştu doktor tam bir şey derken hızlı davranıp konuşmasına izin vermedim.

" Sorun değil, onları tanıyorum zaten " çok iyi tanıdığım söylenemezdi elbette ama daha fazla gerginlik yaşamamak için böyle demiştim aslında.

Doktor bir şey demeyip yanıma gelip bileğimi yavaşça kendine doğru çekip bileğime dokunmaya başladı. En ufak bir dokunuşu bile canımı fazlasıyla yakıyordu. Sağ elim ile gözlerimi kapatıp dokunmasına izin verdim . İçimden ise 'sen bunlardan daha kötüsünü atlattın, bence dayanabilirsin' diyordum.

"Filmlerine baktığımda çok net bir şekilde çatlak olduğu gözüküyor nasıl bu hale getirebilirdin bileğini ? "

Sorduğu soru ile elimi gözlerimden çekip doktorun suratına bakıyordum aptal aptal ve verecek cevabı da tabiki, tam dudaklarımı aralamış cevap verecektim ki uzun boylu olan koruma cevap verdi .

"Yere düştü, zaten hemen buraya getirdik "

Başından beri anlamalıydım zaten, babamın işiydi bu. Bire bir ezberletmiştir ne diyeceklerini tabikide.

" Birazdan hemşire gelecek ve kolunu alçıya alacak. 1 aydan kısa bir sürede çıkarabiliriz alçıyı. Geçmiş olsun "

Doktora teşekkür ettikten kısa bir süre sonra hemşire geldi ve kolumu alçıya aldı. Alçıya alırken canım haddinden fazla yanmıştı. Ağrım olur diye de ilaç yazmıştı birde. Şimdi ise arabadaydım ve eve gidiyorduk 2 koruma ile.
Yanıma telefonum olmadığı için müzik dinleyemiyordum ve benim arabada çok canım sıkılırdı.Kafamı korumalara doğru uzatıp

"Radyoyu açabilir miyim ?" Sorduğum soru ile biraz durdu ve arabayı kullanan koruma onaylar bir şekilde kafasını olumlu anlamda salladı.
Alçılı koluma dikkat edip sağ elim ile radyoya uzanıp rastgele bir kanal açtım ve şansa bakın ki en sevdiğim şarkı çalışıyordu şuan..

Alec Benjamin ; Let Me Down Slowly

Kafamı cama yaslayıp hızla akıp giden yolu izledim

Kısa bir sürede eve gelmiştik ama araba yolculuklarında çok sıkılan ve bunalan birisi olduğum için sanki saatler sürmüş gibi gelmişti.
Arabadan inip bahçe kapısına doğru yöneldim.
Bugün hava gerçekten güzeldi, hafif esen rüzgar sanki tenimi okşuyordu.
Arkama dönüp baktığımda ise hâlâ iki koruma beni takip ediyordu, yanımda bu korumalar varken tabiki de kaçmak gibi birşey yapmazdım elbette.
Onları umursamayıp evin girişine doğru yöneldim, yanımda bir koruma belirdiğinde anlamayan bakışlarla ona bakıyordum. Cebinden bir anahtar çıkarıp kapıyı açtı ve geçmem için omzumdan itttirdi.
İçimden her ne kadar şuan sövüyor olsamda, bunları dışımdan söyleme gibi bir hata yapmayacaktım. Malum diğer kolumu da onlar kırabilirlerdi.

EREN [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin