Saat gece yarısını geçmişken Jisung hızla evinden çıkıp Minho'nun kapısını yumruklamaya başladı. Minho uykusundan kalkıp kapıya koştuğunda bir yandan ayılmaya çalışıyordu. Kapı deliğinden baktığında Jisung olduğunu gördü ve hızlıca kapıyı açtı. Jisung sulu gözleriyle ona bakarken Minho endişeye kapıldı.
"Jisung ne oldu bebeğim? Bir sorun mu var?"
"Hyung Lola doğuruyor sanırım çok korkuyorum ona bir şey olacak diye!"
Minho hızla evinin anahtarını alıp Jisung'un evine girdiğinde Lola'nın gerçekten doğurmak üzere olduğunu görmüştü. Onu temiz bir yere yatırdıktan sonra başında beklemeye başladılar. Jisung hala ağlamaya devam ederken Minho onu sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu.
"Sakinleş Hanji, o iyi olacak merak etme."
Uzun süren bir gecenin ardından yavrular doğmuştu. Jisung sevgiyle onlara bakarken Minho da ondan farklı görünmüyordu.
"Hyung şunlara bak, çok minikler."
"Evet bebeğim, öyleler."
Lola yavrularını temizlemeye başladığında Jisung yanındaki Minho'nun boynuna kollarını sardı. Minho da ona karşılık verip ellerini belinden geçirerek yavaşça sardı.
"Bana bebeğim demen çok hoşuma gidiyor."
Jisung burnunu Minho'nun boynuna sürttüğünde sarıldığı bedenden bir kıkırdama yükseldi. Jisung'u iyice kendine çekip kucağına yan bir şekilde oturttuğunda burun buruna gelmişlerdi. Jisung yutkunup kafasını kedilere çevirdiğinde Minho onu belinden destekledi. Kutunun içerisindeki yavru kediler miyavlamaya devam ederken Jisung sanki kendi çocuklarıymış gibi ağlıyordu.
"Niye ağlıyorsun güzelim? Bak hepsi sağlıklı ve Lola da iyi."
Beraber kedilere daha geniş bir yer ayarlayarak dikkatlice yerleştirdiler. Beklenmedik bir şekilde kapıdan içeri giren Soonie'ye dönmüştü gözler.
"Sen nasıl geldin buraya aptal kedi?"
Minho kedisini kucağına çekip burnuna öpücüklerini sundu. Soonie Minho'nun dudaklarını yaladıktan sonra kucağından indi ve yavruların yanına yaklaştı. Lola yanına gelen kediyi görünce miyavladı.
"Ama çok güzeller."
Jisung daha çok ağlamaya başladığında Minho kahkaha atıp karşısındaki minik bedeni yeniden kolları arasına aldı. Saçlarını okşadığında Jisung kafasını Minho'nun göğsüne sürttü.
"Dördüncü kedimsin Hanji."
Jisung kıkırdayıp bedene iyice sokulduktan sonra dudaklarını çene hattına sürttü. Minho'nun vücudu titrediğinde etkilendiğini anlamıştı. Yavaşça kendini geriye çekti ve sırıttı.
"Hyung orada mısın?"
Minho kafasını sallayıp kendine geldiğinde Jisung kıkırdayıp ayaklandı. Peşinden Minho'ya elini uzattı ve onu da ayağa kaldırdı.
"Ellerin soğuk Hanji, üstüne kalın bir şeyler giymelisin."
"Kazaklarımın hepsini yıkamaya attım ve mecbur bunu giyiyorum hyung, süper zeka Lola dolaba girip üzerlerine işemiş."
Minho üzerindeki hırkayı çıkarıp Jisung'un omuzlarına bıraktı.
"Neden daha önceden söylemiyorsun?"
Elini burnuna götürdüğünde burnunun da üşümüş olduğu hissetti.
"Burada bekle."
"Hyung gerek yo-"
"Sus geliyorum."
Minho kendi dairesine geçip birkaç tane sweatshirt ve hırka getirdi.
"Hyung ben ne yapacağım bu kadar kıyafeti? Sadece yıkamaya attım."
"Üşürsün olmaz sonra hasta olursun."
"Beni düşündüğün kadar kendini de düşünseydin keşke."
"Suratın Soonie'yi fırlatmama son üç saniye."
Jisung ağzını fermuar yaptığında Minho güldü ve elindeki kazalardan birisini başından geçirdi.
"Bu saatte uyandırdım seni de hyung özür dilerim."
"Özür dileme Hanji doğru olanı yaptın. Güzelce dinlen bir sıkıntı olursa beni ararsın."
"Teşekkürler, iyi geceler hyung~"
"İyi geceler bebeğim~"
Jisung içeri girip kapıyı kapattığında hızla çarpan kalbine anlam yüklemeye çalışıyordu. Ona bebeğim demesi çok hoşuna gidiyordu inkar edemezdi, zaten bunu ona söylemişti ama bu kez daha farklı hissetmişti. Üstündeki kazağı burnuna çekip kokladığında içi huzurla doldu. Sonunda aklındaki sorunun cevabını bulduğunda ellerini saçlarından geçirip yatağına ilerledi.
"Hay amına koyayım ya!"
~~~
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
