17

54.4K 5.5K 9K
                                    

"Hayır bak olaya çok yanlış bakıyorsun..."

Jungkook, Namjoon klasikleşen cümlesiyle konuşmaya başladığı gibi gözlerini devirip midesindeki hiç durmayan aksine düşündükçe daha da artan kıpırtılarla başını ayakkabılarına eğerken belinin üzerinde bağladığı ellerini oynayarak sertçe yutkundu bir kez daha.

Jimin, Namjoon ve kendisi aynı katta oldukları için teneffüs olur olmaz koridora çıkmış, aşağıdaki Hoseok ve Jin'in yanına inmek yerine kendi katlarında koridorun ucunda beklemeye her zamanki boş muhabbetlerine başlamışlardı. Jimin kollarını göğsünde bağlamış sırtını koridorla merdiven arasındaki cam kapıya yaslarken Namjoon yanında, Jungkook sırtı koridora dönük ayakta kendisine bakıyordu. 

Jimin'in acıları her okula geldiğinde göremese bile hissettiği beden sayesinde biraz daha azalırken içindeki kurdu daha da azalsın ve acısı bitsin diye resmen göğsüne pençelerini geçiriyor, Jimin'i ele geçirerek gözlerinin etrafta gezinmesine sebep oluyordu. Hoş, Jimin o bedeni görse bile kurduna rağmen yanına gitmezdi orası ayrı. Kesinlikle Jimin'i çok sinir etmişti son konuşmalarında. Jimin ise ona bunu bir şekilde ödetmeye kararlıydı. 

Jungkook...

Jungkook'un aklıysa dünkü konuşmalarındaydı hala. Taehyung'u görmemişti okula geldiğinden beri. Onun için her teneffüse çıkmış, kantine bahçeye bile gitmişti ama görememişti. Öğlen sonu olmuştu. Gelmediğini bile düşünmüştü ama 'gelmiş, gördüm ben' diyen Namjoon'la tüm depresif hali son bulmuştu.

Mesaj atmayı düşünüyordu ama o zaman da sarılmaya çok meraklı olduğunu düşünürdü belki Taehyung. Eh, öyleyse bile Taehyung'un bilmesine gerek yoktu bunu.

Ya da sarılırlar diye Jungkook'un vücudunu iyice iki kere yıkadığını, kıyafetleri yumuşatıcıyla yıkayıp ütülediğini bilmesine gerek yoktu mesela. Kokusu konusunda başta endişe etse bile parfüm sıkmayıp Taehyung'un feromonlarının kokusunu almasını istediğini bilmesine de gerek yoktu. Sonuçta küçük detaylardı bunlar.

Jungkook'un aklını karıştıran daha başka konular vardı.

Annesini bir kenarıya bırakmıştı Taehyung'la konuştuktan sonra. Sanki Taehyung sadece boş ver dese bile annesini düşünmemeye hazırdı ama onun yerine Taehyung ona yaklaşık iki saat karmaşık duygularla dolu bir ağlama serüveni yaratacak güzel bir konuşma yapmıştı.

Jungkook Taehyung'u omega sanarak ilk görüştü tutulmuştu. Yalan değildi. Taehyung ilk görüşte yerle bir etmişti Jungkook'u. Bunca yaşına binlerce omegaya rağmen ilk defa hissettiği bir sürü duygu yaratmıştı sadece uzaktan ve gittikçe ilerleyen sohbetlerle.

Taehyung yine haklıydı. Jungkook'un kurdu bunca yıldır başka omegaların yanında ya sakin duruyor ya da hırçınca onlardan uzak durması için sıkıntı çektiriyordu. Annesinin baskıları ise cabasıydı bu stres ve yaşadığı uykusuzlukların.

Yanlış hissettirmeliydi.

Taehyung Jungkook'a çok yanlış hissettirmeliydi ama olmuyordu bir türlü. Aksine sonunda doğru yolu, hatta kişiyi bulmuş gibi hissettiriyordu. Bu Jungkook'u gerse bile gerek arkadaşlarının desteklemesi gerek de kurduyla yaşadığı mutlu ve heyecanlı anlar bu gerginliğini uçurup gidiyordu. Annesi ve düşüncelerini kafasında bir kenarı kaldırmıştı adeta. Bu iyi hissettiriyordu.

Kendisi ve kurdunun istediği şekilde düşünmek, yaşamak bu kadar kısa sürede bile çok iyi hissettiriyordu. Hem Hoseok haklıydı. Kalpler araya girdikten sonra türün hiçbir önemi yoktu.

Şu sıralar onu tek geren Taehyung'du.

Taehyung ve onun ne hissettiği. Jin'e okuttuğu konuşmalarının ufak bir kısmında Jin 'flört ediyorsunuz' dese bile hala gergindi. Lisa olayı vardı bir kere, ne olduğu bilmiyordu tam olarak. Ya da hiç karşı karşıya gelmemişlerdi tavırlarını, davranışlarını, bakışlarını görememişti. Bunlar Jungkook için önemliydi.

delta? oh shit. |bangtan ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin