Yıldızlardan Korkan Gökyüzü

11 7 0
                                    

Korkak bir insanı istediğin kadar parmağında oynatabilirsin. Kalmak için hep çırpınacaktır. Nefessiz bile kalsa.

Aradığım ilham bu olabilir miydi? Ansızın karşıma çıkan ve kim olduğunu bilmediğim bir adam. Bunu düşünecek vaktim yoktu çünkü beynim, adamın neden benimle ilgilendiğini düşünmekle meşguldü. Bu soru diğerlerinin aksine benim de merak ettiğim bir şeydi. Sapık mıydı? Olabilirdi. Bu düşünceyle kafamı çevirip tekrar zincire yasladım. Bedenimi sanki çok bir şey değişecekmişçesine ondan uzak olan tarafa çektim. Ortamdan uzaklaşmayı düşünsem de peşime takılma ihtimali, kaçarsam kovalama ihtimali daha da korkutucuydu. Kimseye güvenmiyordum.

Bunları düşünürken aklıma sabah verdiği not geldi. ''Kız, ona uzanan eli tuttu ve son kez birisine güvenebilmeyi istedi. Kız pişman olmayacak'' Hadi ama, bir nota bakıp aa bu güvenilir bir kişiymiş, demeyeceğim tabii ki de. Ama birilerine güvenebilmeyi çok isterdim doğrusu.

Aniden ayaklandı. Korku dört bir yanımı istila ederken kafamı kaldırmamaya çaba gösteriyordum. Fakat adımlarını bana çevirmediğini fark ettim. Dümdüz ilerliyordu. Toprak alandan çıkıp kaldırıma geçecekti ki ''Nereye gidiyorsun?'' dedim. Der demez pişman oldum zaten. Ne sorunum vardı benim? Kıçımı beladan kurtarmışken bok mu varda başıma sarıyordum. Adam soru duyduktan sonra durdu, sırtı dönük bir şekilde. İçimden bir ses sırıttığını söylüyordu. Emin değilim...

''Öğrenmek ister misin?'' dedi. Sesinden dalga mı geçiyor yoksa ciddi mi anlayamıyordum. İçimdeki merak duygusu kalkmam için çırpınırken mantığım reddediyordu. ''Neden tanımadığım bir adamla gecenin bir vakti geleyim?'' dedim. Mantığım kazanmıştı. İçimde küçük bir zafer verirken soğuk kanlılığımı koruyordum. ''Neden tanımadığın bir adamın gecenin bir vakti nereye gittiğini soruyorsun?'' dediğinde afalladım. Soruya soruyla cevap veriyorduk sürekli. Ve acı gerçek ise haklı olmasıydı. Sanki ruhum kalmak ve onunla gitmek olarak ikiye ayrılmıştı. Düşünmek için vaktim yoktu ama aniden saçma bir karar vermek de istemiyordum. Tekrardan ayaklanmaya başladığında ayağa kalktım. Derin bir nefes alıp yürümeye başladım; parkın çıkışına, ona zıt yönde.

Çocukça davranmanın sırası değildi. Gördüğü kelebeği merak edip izinden giden bir çocuk olmak için fazla büyümüştüm. Arkama dönüp bakma gereksinimi duymadım. Takip ediliyor olma düşüncesi kafama estiğinde adımlarımın hızını hızlandırdım. Koşmayacak kadar yavaş, yürüyor olmayacak kadar hızlı. Adamın beni parkta bulması şaşırtıcıydı. Acaba izliyor muydu kapılarımı pencerelerimi? Rastgele karşılaşmadığımızın farkındaydım ama amacını da düşünemiyordum. Daha doğrusu düşünmek istemiyordum.

Evin önüne geldiğimde soluk soluğa olduğumu yeni fark etmiştim. Hiç vakit kaybetmeden apartmana girdim ve merdivenlerden üçüncü kata kadar çıktım. Kapıya yaslanıp tek ayak üzerinde botumun fermuarını açmaya çalıştım. Sıçtığımın botu neden inat ediyor açılmamakla? Sinirlenip daha sert çekiştirdim fermuarı. Fermuarın aniden açılmasıyla kafamı duvara vurmam bir oldu. Bugün iyi bitmeyecekti sanırım. İyi bitmeyen gecelerin sabahları iyi olur muydu?

Kendimi daireme attığımda montumu çıkarıp derin bir oh çektim. O yorgunlukla odama bile gidemeyip kendimi salondaki koltuğun üzerine attım. Akşamdan kalma yorganımı da üstüme örttüm. Ne kadar da yorulmuştum. Son yarım saatteki entrika, tek aksiyonu yemek yapmak olan ben için fazlaydı. Taciz edilmediğim için tanrıya binlerce kez teşekkür ediyordum. Söz veriyorum artık daha iyi bir insan olacağım.

Göz kapaklarım kapanıklık ile açıklık arasında gidip gelirken gözlerime bir şeyler ilişti. Banyonun kapısı açık kalmış, el yıkama lavabosu ve aynası gözüküyordu. Rahatsız olmuştum. Odamdayken kapıyı kapatıp yatardım hep. Salonda yatacağım zaman da salon ile irtibatı olan kapıları kapatırdım. Ama şu an o kadar kendimde değildim ki ayağa kalkıp banyo kapısını kapatmaya halim yoktu. Gözlerimi hafifçe kapatacakken aynada bir insan silueti belirdi. Kaşlarımı çatıp yanlış mı görüyorum diye aynaya daha çok odaklandım. Evet bir insan siluetiydi, ama daha çok gölge gibi. En azından penceremden sızan ay ışığıyla en fazla bu kadarını ayırt edebiliyordum. Kim bilir belki de akşam izlediğim korku filmlerindendir, diye düşünüp uykuya daldım.

Webtoon Çıkmazı (Güneşten Gelen Adam)Where stories live. Discover now