BİR GECE SOHBETİ

184 13 0
                                    


Öncelikle hikaye bana ait değil, sadece çevirisini yaptım. Hikayenin orijinal hali Ao3 sitesinde, orijinal adı Late Night Conversation ve yazari listerinezero dır.

Özet: Marie, Xavier Enstitüsünde öğrenci olduğu ilk gece mutfakta Profesör Lehnsherr ile karşılaşır.( Erik'in Charles'a geri döndüğü bir evrende geçiyor)

Marie'nin de diğer öğrenciler kadar okulun mutfağına girme hakkı vardı.

Yataktan kalkma, terliklerini giyme ve bir bardak su aramak için koridora çıkma cesaretini bulmadan önce bunu bir mantra gibi kendi kendine yaklaşık yirmi dakika tekrarladı.
Okul çok sessizdi. Sınıf arkadaşlarının çoğu muhtemelen uyuyordu ve uyanık olanlara gelince...
peki, hiç ses çıkarmadığı sürece, kimsenin dikkatini çekmeyeceğini umuyordu. Diğer öğrencilerden biriyle sohbet etme düşüncesi susuzluğunun sıkıntısını arttırdı. Yeni bir okula başlamanın bu kadar zor olacağını ya da dışlanmışlar arasında bile kendini dışlanmış gibi hissedeceğini tahmin etmemişti.
Koridor boyunca parmak uçlarında yürüdü. Yurt kanadından kaçıp mutfağı boş bulduğunda sinirleri biraz yatıştı. Başardım , diye düşündü, sanki And Dağları'na ulaşmış gibi. Kendine bir bardak su doldurdu ve yüzünde gururlu bir gülümsemeyle masaya oturdu. Mutfağı neredeyse kendisininmiş gibi hissetti ve geldiğinden beri ilk kez Xavier Enstitüsü'nün bir odasında oturdu ve oraya aitmiş gibi hissetti.

Ya da en azından Profesör Lehnsherr mutfağa girene kadar öyle hissetti.

"İyi akşamlar Mari. Yoksa Rogue'u mu tercih edersin?" Yıpranmış cübbesinin kemerini sıktı ve kadının dibinde belirdi. İpek pijaması onu daha az korkutucu yapmıyordu, geç saat onun otoriter havasını bozmuyordu. Pembe tüylü terlik giymiş olsaydı da yine Marie korkudan sinmiş olurdu.
"

Sadece bir bardak su alıyordum," diye geveledi ve gitmek için ayağa kalktı ama Profesör Lehnsherr ona oturmasını söyledi. Muhtemelen bir emir olması gerekmiyordu ama ona emrediyormuş gibi geldi. Marie ilk fırsatta odadan dışarı fırlamaya hazırmış gibi sandalyeye tünedi.
"Bir fincan çay için bana katıl," dedi ona ve kadın başıyla onayladı. Sanki hayır diyebilirmiş gibi.

Profesör Lehnsherr memnun görünüyordu ve caydanlıga gitti. Ocağı açarken, "Profesör Xavier benden ona bir fincan çay getirmemi istedi," diye mırıldandı. "Korkarım kendini pek iyi hissetmiyor. O kel ve dik kafası yüzünden. Ona kaç kez şapka takmasını yoksa üşüteceğini söyledim bilmiyorum ama beni dinlemiyor. Şimdi gecenin yarısında hapşırarak ve öksürerek yatıyor. Sanki vebaya yakalanmış gibi." Bunun üzerine Profesör Lehnsherr Marie'ye baktı ve ağzı kıpırdamasa da neredeyse onun gülümsediğini düşündü. "Fakat bu okulda hasta olduğunda Profesör Xavier'den daha sinir bozucu olan tek bir kişi var ve ne yazık ki o kişi benim, bu yüzden sanırım eleştiremem."

Marie onun bir tepki beklediğini hissetti, ama bir tepki veremeyecek kadar gergindi, bu yüzden bardağından bir yudum aldı. Ona bu kadar yakın olmak sinir bozucuydu. Bir sınıfın arkasından, bunun televizyondaki adam olduğunu unutmak kolaydı, münazaraları kasıp kavururken ve başkanla tartışırken onu büyüleyen; canavar ve devrimci olarak adlandırılan, ona kendini kötü hissettiren bu adamdı. Bir yerlerde biri onun için, mutantlar için savaşıyordu, arkadaşlarının ve ailesinin savaşmayacağı gibi.
Profesör Lehnsherr, aralarından seçim yapmasına izin verdiği çeşitli çaylarla birlikte dolaptan birkaç fincan çıkardı.
Kendine bir papatya çayı poşeti seçerken, "Demek ilk haftanı atlattın," dedi. "İkinci dönemini atlatacağını mı düşünüyorsun?" Başını salladı, görünüşe göre bu onu yatıştırmak için yeterli bir cevap değildi. "Derslerini seviyor musun?" sordu.

"Seviyorum" diye mırıldandı.
Açıkçası, bu kabul edilebilir bir cevap değildi.
"Diğerlerinden daha çok sevdiğin bir ders var mı?" sesi alaycı bir şekilde geliyordu "Ve eğer benim dersimi söylersen, beni memnun etmek için yalan söylediğini anlarım."
"İngilizce dersinde Çavdar Tarlasında Çocukla okuyoruz. Kitabı çok beğendim."
Çaydanlık ıslık çaldı ve Profesör Lehnsherr iki kupaya sıcak su doldurdu. Kitap hakkında hiçbir yanıt vermedi ve Marie korkudan kıpkırmızı oldu: Profesör Lehnsherr ile ilk konuşması ve o yanlış bir şey söyledi. Muhtemelen kitabı sevdiği için onun olgunlaşmamış ve aptal olduğunu düşündü. Fen derslerini sevdiğini ya da kendisini zeki gösterecek başka bir şey söylemeliydi ya da uyarısını görmezden gelmeli ve ona gerçeği söylemeliydi: en çok onun dersini sevdiğini -

Oh Dear Diary...(Cherik)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt