Bölüm 3=APTAL!

487 24 5
                                    

Multimedia=Mira Oral ve Ece Erez
Şarkı dinleyerek okumak isteyenleriniz varsa şarkı tavsiyesi cem adrian- herkes gider mi
Keyifli okumalar.
***
"Artık yapamam. Artık senin hislerine karşılık veremem." Dedim ağlayarak ve ayağı kalkarak.
Koşar adımlarla kapıdan çıkacakken birisine çarparak durdum.
"Çekilsene önümden APTAL! Beni görmüyormusun." Dedim yakışıklı çocuğun gözlerine bakarak.
Evet çok yakışıklıydı ama şuan bunu düşünemeyeceğim. Ben çarptığım yakışıklıya bağırırken arkadan bana arkadaşlarımın seslenmelerine aldırış etmeden karşımdakini hızla iterek koşmaya başladım çünkü şuan kimseyle konuşmak istemiyorum.

Aras yine herşey güzel gidiyor derken karşıma çıkıp herşeyi mahvettin. İki buçuk yıl önce yaptığın gibi...

Şuan nereye gittiğimi bilmeden koşuyorum boş caddede. Nerede olduğumu anladığımda ise yine beni yargılamadan , konuşmadan beni dinleyebilecek tek kişinin yanına geldiğimi anladım. Şuan mezarının başında gözyaşlarıyla beklerken ne kadar çaresiz ve aciz olduğumu bir kez daha anladım. Her bir olayda annemin mezarının yanına gelmek zorundamıyım sanki?

"Anne" dedim ağlamaklı bir sesle.
"Neden beni bırakıp gittin anne. Biliyorum şuan beni duyuyorsun. Cevap veremesende beni duyduğunu biliyorum. Sekiz yıl oldu anne. Sensiz tam sekiz yıl. Beni ve babamı bırakıp gittin. Biz sensiz ne yaparız bunu hiç düşündün mü giderken? Sana ne kadar kızsamda bir yanım sana kıyamıyor anne. Cevap vermeden , hareketlerimi sorgulamadan , sıkılmadan beni dinleyen tek insansın. Ama yinede bu senden nefret etmediğim anlamına gelmez. Senin yüzünden en çokta kendimden nefret ediyorum. O günden sonra doğumgünlerimden de nefret eder oldum ben. Bunu özellikle o gün yapmak yapmak zorundamıydın!" Diye bağırdım son cümlede. Şuan o kadar acı çekiyorum ki...
•-•FLASHBACK•-•
8 YIL ÖNCE
"Harika görünüyorsun" dedi Ece gülümseyerek.
Aynada kendime bakarken bende ona gülümseyerek karşılık verdim. Bugün benim doğumgünüm. 10 yaşına giriyorum. Annem bile bugün çok mutlu. Onu mutlu ve ağrısız görünce bende mutlu oluyorum. Annemin tam olarak ne gibi bir hastalığı var bilmiyorum ama yakında bizi bırakıp gidecek gibi hissediyorum. Babama annem neden sürekli acı çekiyor , neyi var diyorum ama babam bunlar için daha küçük olduğumu söylüyor.

"Hadi çocuklar..." diye bağırırken annem , biz çoktan aşağıya koşmaya başlamıştık.
Okuldaki ve yakın çevremizdeki bütün arkadaşlarım gelmişti doğumgünü partime.
Parti çok eğlenceliydi ama fark ettim ki annem yoktu. Onu aşağıya çağırmak için odasına girdiğimde yatmış olduğunu gördüm.

"Anne!" Dedim ama beni duymadı. Bende sesimi duyurmak için yanına gittiğimde onu yatağında uykuya dalmış ve elinde haplarla gördüm. Bunu yapamaz. Bunu bana ve babama yapmamalı. Ben annemi hala izlerken odanın kapısı açıldı. Gelen babamdı.
"Meleğim neden aşa-. neden ağlıyorsun." Dedi babam ağladığımı görünce.
"Baba,gitti. Annem gitti." Dedim hala ağlayarak. Babam koşarak annemin yanına geldi. Babam annemle ilgilenirken annemin yastığının yanındaki mektubu gördüm. Alıp okumaya başladım.

"Sizi yalnız bırakmak zorunda kaldığım için özür dilerim. Biliyorsunuzki hastalığım her geçen gün biraz daha ilerledi ve bu durum benden çok sizi etkilemeye başladı. Sizin üzülmenizi daha fazla izleyemezdim. Tğm hayatınızı mahvetmek istemediğim için bunu yapmak zorundayım. Çünkü ben ölünce iki gün ağlar sonra hayatınıza devam edersiniz. Sizi böyle bir günde bu şekilde bırakmak istemezdim. Lütfen beni affedin ve bensiz hayatınıza devam edin. İkinizide çok seviyorum. Lütfen bu günleri , bu acı günleri unutup hep mutlu günlerimizi hatırlayıp gülün. Kendine ve kızımıza iyi bak anıl."
***
Mezarlıktan ayrılıp evimin önüne geldiğimde karşıma bir köpek çıktı. Allahım bu köpek ne kadar büyük böyle. O köpek bana mı yaklaşıyor? Sanırım tek çare komşumuz Arda'dan yardım istemek.

"Arda! Arda yardım et!" Diye bağırdım.
O sırada köpeğin arkasında onu gördüm.
"O köpek senin mi?" Dedim biraz rahatlayarak.
"Sence" dedi o pis sırıtışıyla.
"Çek o zaman Arda. Köpekleri sevmediğimi ve korktuğumu biliyorsun."

"Tamam. O zaman..." dedi ve köpeği bıraktı.

"Arda seni geberticemmm!" Dedim köpek bana doğru koşarken. Hayır yaaaa... Bu köpek çok korkunç ama...
Köpek birden üstüme atlayıp yüzümü yalamaya başladı.
"Arda köpeğinde senin gibi çok şakacı yani önce korkutuyor sonra güldürüyor. Kalıbının köpeği değilmiş." dedim kahkaha atarken. Ardaya sinir olmama rağmen beni güldürmeyi başarmıştı.
"Eeee. İşimiz seni güldürmek." dedi köpeği üstümden çekerken.
"Sağol. Çok teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Beni her zaman güldürdüğün , yanımda olduğun için ve en önemlisi benim arkadaşım olduğun için." Dedim ağlamaklı bir sesle.
"Yine mi oraya gittin sen?" Dedi azarlar bir sesle.
"Evet"
"Peki sen bana söz vermedin mi ha? Birdaha birşey olursa , canım sıkılırsa falan ilk sana gelicem oraya gitmeyeceğim diye hı" dedi ona verdiğim sözü hatırlatarak.
"Verdim. Ama gittim. Bu seferki gidişim eskilerine benzemiyordu ama. Çünkü bu sefer niye üzgün olduğumu anlatmadım. Yani hala sözümü tutuyor sayılırım." Dedim son cümlemde gülümseyerek.
" Bu sefer niye gittin peki. Ne oldu?" Dedi yanıma otururken.
Bende olup biten herşeyi anlattım.
"İşte böyle oldu."
"Üzülmeye değmez." Dedi alaya alarak.
"Biliyorum."
"O zaman neden hala üzülüyorsun?"
"Annemin beni bıraktığı gün aklıma geliyor." Dedim üzgün bir sesle.
"Üzülmeye değer şeylerle gel bana. Annen seni bıraktıysa bu onun kendi hatası be dostum."
"Beni sinir ediyorsun ama senin gibi bir dostum olduğu için şanslıyım"
"Bak hala üzülmeye devam edeceksen köpek hala burda."
" Sakın yaaaa... her yerim salya oldu. Pis köpek. Tamam insanı eğlendiriyor ama hem çok korkunç hemde pis. Iyyy." Dedim yüzümü buruşturarak.
"Amam mirayı üzüyorsun." Dedi köpeği severek.
"Neee! Köpeğine benim adımı mı verdin!" Dedim bağırarak.
"Seni çok sevdiğim için tamamen canım benim."
"Çok gıcıksın. Benle bir köpeği nasıl eşit tutarsın." Dedim bağırıp ayağa kalkmaya çalışarak.
"Otur otur. Şaka yapıyorum. Senle bir köpeği eşit tuttuğumu nasıl düşünebilirsin? Daha bir isim bulamadım. Bu sefer beraber koyarız diye düşündüm." Dedi kolumdan tutup geri yerime yani yola oturturken.
"Gerçekten beraber mi koyucaz adını?" Diye sordum hevesle.
"Neden olmasın. Sen benim arkadaşım değilmisin. Tabikide köpeğimin adını sende koyabilirsin. Bu arada o bir erkek ona göre isim düşün."
"Ben gay sanmıştım. Sağol iyi oldu söylediğin" dedim omzunu sıvazlayıp alayla konuşarak. Ama beni dinlemiyor gibiydi.
Arkamda sabit bir yere bakıyordu. Bende arkamı dönüp baktığı yere baktım. Bu Arda'nın ikizi Emre. Evet Arda'nın bir ikizi var ve adı Emre. Ama ben Arda ile daha iyi anlaşıyorum. Emre ile pek iyi anlaşamam. Ama o kavga mı etmiş? Yüzünde birkaç yerde morluk vardı. İyide Emre çok iyi dövüşür nasıl dayak yiyebilir.
"Emre ne oldu sana böyle!" Diye bağırarak yanına koştuk. Arda Emrenin sol kolunu kendi omzuna atarak Emre'nin yürüyüşünü kolaylaştırıyordu. Sanırım birazda sarhoştu.
Bende sağ kolundan tutacaktım ki benim uzanmamla onun beni ittirmesi bir oldu.
"Bana ne olduğu seni ilgilendirmez!" Dedi boğuk bir sesle bağırarak.
"Emre ne yapıyorsun?" Dedi Arda ben hala Emre'ye şaşkın şaşkın bakmaya devam ederken.
"Mira sen eve git şimdi. Sonra konuşuruz." Dedi Arda bana dönerek.
Tamam Anlamında başımı sallayabildim sadece. İyide ben ona ne yaptım kii. Neden bana bağırdı şimdi.

AŞKIN APTAL HALİ...Where stories live. Discover now