BÖLÜM 13: DARBE VE İNTİKAM (FİNAL)

503 25 44
                                    

FİNAL BÖLÜMÜ İLE HEPİNİZE MERHABA ARKADAŞLAR. BU BÖLÜMÜ OLABİLDİĞİNCE NET VE HIZLI GEÇMEK İSTEDİM. ÇÜNKÜ BENİ BİRAZ RAHATSIZ EDEN BİR ANI. BU HİKAYEYE TADINDA BİR SON VERELİM. KISA SÜRE SONRA "ASKERİM" ADLI YARI GERÇEK YARI KURGU HİKAYEMİZ İLE BİRLİKTE OLACAĞIZ. SİZLERİ SEVİYORUM. KEYİFLİ OKUMALAR.

Günler geçiyor, Mert benden daha uzak, sessiz ve mesafeli olmaya başlıyordu. Facebook üzerinde aynı anlarda, saatlerce online oluyorduk. Ancak ne selam veriyor ne de hal hatır soruyordu. Ben de "sen yazma ben sana ulaşırım" dediği andan beri sessiz kalmayı tercih ediyordum. Canımı yakan bir şeyler oluyordu adını koyamadığım. Daha işin ucuydu bu ve benim haberim yoktu. Takıntı halini almasa da, her girdiğimde online olup olmadığını kontrol ediyordum. Mert bunu bana yapmaz diye düşünüyordum her seferinde. Umudumu kaybetmek istemiyordum. Bir kez daha sırtımdan vurulmayı kabul edemeyecek kadar yara almıştım geçmişte. Tekrar alacağımı ve bunu Mert gibi bir adamdan göreceğimi aklımın ucundan geçirmiyordum.

Bir süre onu kendi başına bıraktım. Ama yine her an kontrol ediyor ve online olup yazmadığını gördükçe içim içime sığmıyordu. Bir süre sonra artık tahammül edemedim ve yazmaya karar verdim:

"Selam"
"Selam, nasılsınız?"

Benimle sizli konuşan biri vardı sohbetin diğer ucunda. Hemen kendimi toparladım ve saçma bir şey yazmamak için dikkatli oldum.

"Mert, sizli bizli mi olduk yahu?"
"Şey, ben kız arkadaşıyım. Mert yanımda. Ben yazıyorum da ondan."
"Hmm anladım. Kendinize iyi bakın. Selam söylersiniz kendisine."
"Tabi söylerim. İyi akşamlar."

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Az önce kız arkadaşı ile yazışmıştık resmen. Her an biraz daha şaşkınlıkla izliyordum olan biteni. O konuşmadan yaklaşık bir saat sonra telefonum çaldı. Arayan Mert'ti:

"Efendim?"
"Alo Emre. Naber?"
"İyiyim sağol."
"Ya kusura bakma. Hesabıma kız arkadaşım girmişti."
"Kusura falan bakmıyorum da, sen ne cesaretle hesabına girmesine izin verirsin ya? Farzet ki ben olmadık bir şekilde yazsaydım neler olurdu? Bu yaptığın büyük düşüncesizlik gerçekten."
"Ya tamam kızma. Sevgilim sonuçta. İstedi verdim ben de."
"Her neyse, sen bilirsin"
"Kahveye çıkıyorum şimdi. Görüşürüz."

Bu ne rahatlıktı böyle? Hayatımda en nefret ettiğim şeylerden biri, bu tip içli dışlı ve laçka ilişkilerdi. Birbirine hesap şifresi vermeleri falan çok yersiz bulurdum. O da bu konuda benim başıma gelmişti. Mert'te farkedilir değişiklik vardı. Eskisi gibi bağlı değildi. İlgisi alakası yok denecek kadardı. Bu beni içten içe çok üzüyordu.

Bir süre daha aynı şekilde ilerledikten yaklaşık 1 ay sonra bir gece mesaj geldi. Saat gecenin 12 veya 1'iydi. Mesaj Mert'ten gelmişti:

"Emre napıyorsun? Çok canım sıkkın. Gelsene konuşalım biraz."
"Hayırdır Mert? İyi misin bir sorun yok değil mi?"
"Gelince konuşuruz. Adresi yazıyorum sana."
"Tamam, giyinip çıkıyorum hemen."

Kaldıkları evin benim evime yakın olduğunu biliyordum. Nerede olduğunu ise attığı konumla bulmuş ve çok geçmeden zili çalmıştım. Kısa süre sonra kapıyı açtı. Karşımdaydı. Nereden bakılsa iki aydan fazla olmuştu onu görmeyi. Kalbimde bir sızı hissettim. O esnada başımı öne eğerek ayakkabımı çıkarıyor, yüzüne bakıp belli etmek istemiyordum. Çok geçmeden eve girdim ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Sanki her şeyi unutmuştum o anda. Belli edemedim ama onu öyle özlemiştim ki. Nefes alış verişim bile değişmişti. Beni odasına davet etti ve odaya geçtik. Aynı yatağın üzerine oturduk. Ve Mert benimle dertleşmeye başladı. Sevgilisi olan kızla cinsel ilişkiye girdiklerinden, kızın bakire olduğundan ve ilk onunla yattığından, ondan sonraki zamanlarda ise kızın evlilik bahsini açıp durduğundan uzunca bahsetti. Ayrıca kızın ona çok saygısız davrandığından ve sık sık küfürler sarfettiğinden de bahsetmeyi ihmal etmedi. Ben şaşkın bir şekilde dinliyor ve ara sıra fikir veriyordum Mert'e. Zaman öyle çabuk ilerlemişti ki anlayamamıştık. Saat 03.30 olmuştu ve ben artık kalkmam gerektiğini belirttim. Üzerime montumu giydim ve tekrar sarıldık. Bu ayrılığın çok şeyi değiştirecek bir sürecin başlangıcı olacağı aklımdan bile geçmiyordu. Eve dönüp ne mutlu ne de mutsuz denecek bir halde sabahı sabah etmiştim...

DARBEWhere stories live. Discover now