😇

16 6 2
                                    

"Bak, sana bir hikaye anlatacağım;
Bir zamanlar krallığın birinde bir kral güzel prenses için ziyafet verir. Kapıda bekleyen asker kralın kızını görür ve bir çırpıda aşık olur. Fakat kralın kızının basit bir kapı görevlisiyle ne işi olabilir? En sonunda asker prensese ulaşır ve artık onsuz hayatının bir anlamı olmadığını söyler. Prenses askerin aşkından etkilenir. 'Eğer balkonumun altında hiç hareket etmeden yüz gün yüz gece bekleyebilirsen senin olabilirim' der. Asker kabul eder ve prensesin balkonun altına gider. Bir gün, iki gün, üç gün, yirmi gün, otuz gün. Her gece prenses dışarı bakar ama o kımıldamaz bile. Yağmurda, rüzgarda, karda. O hep oradadır. Kuşlar kafasına pisler, arılar sokar ama o kımıldamaz. Doksanıncı günden sonra taş kesilmiş bir vaziyette gözlerinden akan yaşları zapt edemez, uyumaya bile dermanı kalmamıştır. Tüm o günlerinde prenses onu camından seyreder. Ve doksan dokuzuncu günün akşamında asker sessizce çekip gider oradan. Bu hikayenin ne anlama geldiğini sorma; çünkü ben de bilmiyorum; eğer bir gün anlarsan sen bana söylersin.

(bir gün)
Eğer bir gece daha kalsaydı prensese sahip olabilirdi ama sözünü de tutmayabilirdi; o zaman askerin kalbi parçalanıp kederinden ölebilirdi. Bu yüzden doksan dokuzuncu günün akşamında ayrıldı; böylece prenses hep orada kalacaktı.

Fırtına 🌬

Alıntı hikayeler💫Where stories live. Discover now